🪐 Kolay Kırılır Duruma Gelmek Bulmaca
Dağılıpparçalanacak hale gelmek,dağılıp parçalanmak,inhilal. Deriyi kullanılabilecek duruma getiren yapısı,hafif,kullanışı kolay bir tür
Darduruma gelmek, küçülmek; azalmak: Nedemek.org kelime araçları kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanımı kolay kelime yardımcılarıdır. Kelime
Sudoku, popüler bulmaca türünün Android sürümü. Yılların eskitemediği oyun olarak adından söz ettiren Sudoku artık mobil platformda da yerini aldı. Android platformuna özgü olarak geliştirilen başarılı mobil oyunda birbirinden farklı sudoku bulmacalarını çözebilir, zamanınızı değerlendirebilirsiniz.
Apple Worm, Yılan oyunları tarafından desteklenen bir 2D mantık oyunudur. Solucan alanı kara delikten terk etmek zorundadır. Bazen çukurların üstesinden gelmek için daha uzun olması gerekir. Elmayı topla ve çıkış yolunu bul. Her seviyeden kaçmak için solucan Yardım. Kara deliği bul ve oraya gitmeyi dene. Kolay değil
Bitkinbulmaca, bulmaca-cevaplari.com sitemizde tüm resimli çengel bulmaca, kare bulmaca ve diğer bulmaca sorularını bulabilir ve arama bölümünden bulmaca cevapları ulaşabilirsiniz bulmaca çözerken bilmediğiniz cevaplara ulaşarak bunları öğrenebilir ve kendinizi geliştirebilirsiniz ayrıca bulmaca çözmek Alzheimer riskinizi azaltır, Stresi azaltır, Sözlü becerileri
Olmak Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek. Bir şeyi elde etmek, edinmek. Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak. Yitirmek, elinden kaçırmak. Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur. Gerçekleşmek ya da yapılmak. Yol açmak. Sarhoş olmak.
Yemlerdegenellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek. AĞAÇLANMAK. Ağaçlı duruma gelmek. AÇMAK. Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek.
TVnWKmq. D Grubunun kurucularından olup hat sanatından esinlendiği soyut yapıtlarıyla tanınmış ressamımız.ELİF NACİDadanma.TEBELLEŞDadı. TAYA Dağ faresi de denilen kemirgen bir hayvan.HAMSTERDağ geçidi. AŞITDağ keçisi. ELİK YAĞMURCA Dağ kırlangıcı da denilen küçük bir kuş. EBREHEDağ kırlangıcı,keçisağan.EBABİLDağ lalesi. ANEMON Dağ servisi, dikenli ardıç. SEDİR ARARDağ sırtı,dik yokuş.YURADağ sırtı,tepe,bayır.KIRANDağ sırtlarında davarların yatırıldığı düz, rüzgar almayan kuytu yer. ARKAÇDağ sırtlarında geçit veren çukur yer. BELENDağ sırtlarında,taş aralarından sızan su,küçük pınar.SIZAKDağ tavuğu. ÇİL Dağ üzerindeki yüksek geçit,dik dağ yolu.BEKENDağ veya tepelerle sınırlanmış,suları aynı denize,göle veya ırmağa akan bölge.HAVZADağ yürüyüşü. TREKKİNG Dağ.KUHDağcı.ALPİNİSTDağcılık. ALPİNİZM Dağda yaşayan ve geçimini odun satarak sağlayan kimse.ÇITAKDağdan inen sel. KAYANDağılıp parçalanacak hale gelmek,dağılıp parçalanmak,inhilal.EPRİMEKDağılma, İNFİSAHDağın alt bölümü. ETEKDağınık,derbeder. HARABATİ Dağıtıcı.DİSTRİBÜTÖRDağıtıcı.MÜVEZZİDağıtma,üleştirme.TEVZİDağlama resmi.PİROGRAVÜRDağlarda kaybolan insanları kurtarmasıyla ünlenmiş köpek soyu.SENBERNARDağlarda yetişen,rengi hafif yeşil bir çeşit yaban soğanı.KÖMÜRENDağların oluşumunu inceleyen bilim dalı.OROJENİDağların oyuk ve kuytu yerleri. KEPEZDağlık bölge.KUHİSTANDağlık yer.CEBELİSTANDaha çok Afrika’nın dağlık bölgelerinde yaşayan,uzun yada kısa kuyruklu türleri olan maymunlara verilen ad.ŞEBEKDaha çok ahşap malzemelere sürülen parlak cila.VERNİKDaha çok ayakkabı yapılan bir çeşit sağlam ve parlak kumaş.KARAMANDOLADaha çok cami avlularında bulunan havuz.ŞADIRVANDaha çok dansçılığı ve koreograflığıyla tanınan,unutulmaz “Singing in the Rain” Yağmur Altında filminin yönetmenliğini de üstlenen başrol oyuncusu.GENE KELLYDaha çok denizi ve denizle mücadele eden balıkçıları işlediği yapıtlarıyla tanınmış ,1936-1998 yılları arasında yaşamış ressamımız. ÖZER KABAŞ Daha çok gençlerin ve araştırmacıların konaklaması için yapılmış ve belirli kurallara göre yönetilen ekonomik tesisler.HASTELDaha çok hayvan postundan yapılan bir başlık türü.BÖRKDaha çok hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan saydam,renksiz,kokusuz bir madde.JELATİNDaha çok kadınların bluz üzerine giydikleri yelek. JİLEDaha çok Karadeniz yöresinde giyilen bir tür erkek ayakkabısı. ÇAPULA Daha çok mehter müziğinde kullanılan üflemeli bir çalgı. NEFİRDaha çok nemli yerlerde yetişen ve ilaç olarak kullanılan bir bitki.AT KUYRUĞUDaha çok Nil ırmağında kullanılan bir tür küçük gemi. FELUKADaha çok ormanlarda yaşayan ve yanar dönerli mavi yada mor pırıltılar saçan beyaz benekli,kahverengi kelebek.APATURADaha çok radyo için hazırlanmış,genellikle güldürü niteliğinde kısa oyun.SKEÇDaha çok sığırlara saldıran,onların kanını emen sokucu sinek.BÜVEDaha çok soyut tarzda çalışan ve 1906-1978 yılları arasında yaşayan kadın heykelcimiz.LERZAN BENGİSUDaha çok tahıl tarlalarında görülen mor çiçekli bir bitki,mavi kantaron. / Peygamber çiçeğine verilen ad BELEMİRDaha çok Türkmen oymakları arasında rastlanan bir tür kukla oyunu. KARAÇORDaha iyi. EVLADaha küçük.MİNÖRDaha sonra.BİLAHAREDaha uzun bir parçaya giriş olarak çalınan ve asıl parçaya yol göstericilik görevini yapan kısa beste.PRELÜDDahi. ÖKE Dairelerde,işyerlerinde para işlerine bakan görevli.MUTEMETDal ve budak kırpıntısı.ÇIRPIDalan., çıkar topluluğu. LOBİDaların alçalarak geçit verdiği yer. BELDalga dalga renkli çizgiler.MENEVİŞDalga, kasırga. ELLEZ Dalga. TALAZ Dalga.MEVCDalgakıranla yapılmış liman.MENDİREKDalgalı elektrik akımı veren üreteç.ALTERNATÖRDalgalı parıltılar verilmiş olan bir tür kumaş. MUAREDalgalı,kıvrımlı.ONDÜLEDalkavuk. YALAKADalla örtülü, çalı çırpıdan yapılmış kulübe,çardak. ALACIK Dallardan örülmüş büyük sepet.ÇİTENDalları çok çatallı ve sapları odunsu bir bitki türü.ÇALIDalsız budaksız ağaç. KABAŞDalyanın kapak yeri. BASARNADam üzerindeki karı atmakta kullanılan büyük tahta kürek.AYALAMADamak zevki ve içkiden anlayan,bunların tadına varabilen kimse.GURMEGASTRONOMDamar içine x ışınlarını geçirmeyen bir madde şırınga edildikten sonra damarların filminin alınması.ANJİYOGRAFİDamar sertliği. ARTERYOSKLEROZDamarlı ve yarı saydam bir taş. ONİKS Damga, mühür. KAŞEDamgalanmış , akçe haline getirilmiş madeni para.MESKUKDamıtma işinde kullanılan araç. Damıtıcı.İMBİKDamızlık dişi hayvan.MAYADamızlık erkek at.AYGIRDamızlık erkek koyun. KOÇDamla. KATREDamlarda kiriş yerine kullanılan ağaç.MEHTEKDamların üstündeki karı atmakta kullanılan büyük tahta kürek.AYALAMADamların üzerine döşenen kalın ve büyük ağaç.HEZENDanışma kurulu. ŞURADanışma. MEŞVERET .İSTİŞAREDanışman. MÜŞAVİR Danimarka dili. DANCA Danimarka, İsveç ve Norveç’in küçük para birimi. ÖRE Danimarka’nın para birimi.KRONDans adımı. EŞAPEDans düzenleme sanatı. KOREOGRAFİDansçının ayakkabılarına takılan metal plakaların vurmalı bir çalgı gibi kullanıldığı dans üslubu.KLAKETDanslı ve özel kıyafetli gece eğlencesi.BALODantel ya da nakış ipliği yumağı. KUKADantel.TENTENEDar ağızlı şişkin karınlı çoğu hasırla kaplı büyük su şişesi.DAMACANADar bir çevreye özgü dil,argo.JARGONDar geçit,boğaz.DERBENTDar sokak,dar yol,patika anlamında yerel sözcük.İRİMDar tentene. OYA Dar ve ensiz tahta. TİRİZDar ve kapalı yerlerde duyulan kaygı veya korku,kapalı yer korkusu. KLOSTROFOBİDar ve uzun kavkılı bir deniz yumuşakçası. SÜLİNEDar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. KİKDar,uzun ve hafif bir yarış kayığı,kik.FUTADar.DARAÇDarıdan yapılan şarabın kımızla karıştırılmasıyla elde edilen eski Türk içkisine verilen ad. TARASUN Datça yakınlarındaki ünlü antik kent. KNİDOS Datça yarımadasına verilen bir başka ad.REŞADİYEDava.ARANÇDavar ağılı.KOMDavar ve sığır gibi hayvanlar.MEVAŞİDavet eden, çağıran. DAİDavet etmek.OKUMAKDavranışçılık.BEHAVYORİZMBİHEYVİYORİZMDavranışı kaba,sert,gönül kırıcı olan,nadan.NOBRANDavranışları çabuk ve kesin olan.CEVVALDavranmak,ayağa kalkmak.YEKİNMEKDavul,gergef,elek gibi nesnelerin çerçevesi.KASNAKDavula sol elle vurulan ince değnek.BIZBIZDayanak, yardımcı. MEDARDayanıklı Farsça.KUNTDayanıklı ambalaj kağıdı.KRAFTDayanıklı, sağlam. KAVİDayanıklılık sağlamak veya kaymayı önlemek için ayakkabıların altına çakılan iri başlı çivi.KABARADayanılacak şey,ilke.UMDEDayanışmacılık. SOLİDARİZM Dayanma.İRTİFAKDede Korkut kitabında destan,hikaye anlamında kullanılan sözcük.BOYDedeler, atalar. ECDATDedikodu etme. NEMİME kişinin gıyabında ileri geri konuşmak. GIYBET Dedikoducu. NEMMAL Define. GÖMÜDefnegiller familyasından bir ağaç ve bu ağacın bazıları armut biçiminde olan meyvesi.AVOKADODefnegillerden bir ağaç ve bu ağacın içinde kokulu bir yağ bulunması dolayısıyla bahar gibi kullanılan kabuğu.TARÇINDefterler.DEFATİRDeğer,tutar.SEMENDeğerbilir,iyilikbilir. KADİRŞİNAS Değeri bir milyon hertz olan frekans birimi.MEGAHERTZDeğerinden çok aşağı bir fiyatla alınan veya alınabilecek olan şey,kelepir.OKAZYONDeğerini, önemini yitirmiş. KADÜKDeğerini,önemini yitirmiş,eskimiş.KADÜKDeğerli bir orkide türü.ADADeğerli bir süs taşı. AKİK.BERİLDeğerli eşya,kumaş,mücevher alınıp satılan kapalı çarşı.BEDESTENDeğerli madenler için kullanılan İngiliz ağırlık sistemi. TROYDeğerli madenlerde yasanın istediği ağırlık,saflık ve değer derecesi ölçüsü. MİYAR Değerli madenlerin saflık derecesi. AYARDeğerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası.KUYUMDeğerli olan,zebercet adını taşıyan silikat. OLİVİNDeğerli olmayan maden veya taşlardan yapılmış takı,süs eşyası.BİJUTERİDeğerli süs taşı,mücevher.GEVHERDeğerli taşlarla donanmış. MURASSA Değerli tespih taşı.Deniz filinin dişinden yapılan. NAKA Değersiz,bayağı.KIRTIPİLDeğersiz,önemsiz.NAÇİZ HORDeğirmen oluğu ABARA Değirmen suyunu başka yöne akıtmak için yapılan düzen. SAVAKDeğirmen taşına buğdayı akıtan oluk.ARDDeğirmen taşının ekseni.SEPEKDeğirmen. ASDeğirmene su veren oluğun eğimi.SEĞİRDİMDeğiş tokuş da üste verilen şey. ABRADeğiş tokuş. MÜBADELE Değiş,mal değişi,trampa.TROKDeğişenlerin özünde değişmeden kaldığı varsayılan idealist kavram.TÖZDeğişik renkli çiçekleri ve rozet yaprakları olan, dere kenarlarında da yetişen bir süs bitkisi.ÇUHA ÇİÇEĞİDeğişik alanlarda düzeltme,belirleme,ölçme,denetleme işlerinde kullanılan ve yaptığı işe göre yapısı değişen araç. ŞABLON Değişik biçim.VERSİYONDeğişik boyda , sert ağaçtan yapılmış tuşlardan oluşan bir Afrika çalgısı. BALAFONDeğişik çağları birbirine karıştırma, bir olayın çağıyla ilgili yanılma. ANAKRONİZM Değişik genetik kökenli çeşitli hücrelerden oluşan organizma.KİMERADeğişik iş kollarında gerekli olan şeyler,araç ve gereçler.LEVAZIMDeğişik kökenden gelen azınlıkları, etnik grupları ve bunların kültürel kimliklerini eğemen doku ve kültür içinde eriterek yok etme sürecinin sonucu. ASİMİLASYONDeğişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli bir taş.. KAMEDeğişik renkte boya kullanılarak,kumaş üzerine desen ve zemin basma işlemiyle bu işleme uğratılan ipekli,yünlü vs kumaş. EMPRİMEDeğişik sayıda akortlu tahta yada metal çubukların gam sırasıyla dizilmesinden oluşan iki değnekle vurularak çalınan bir çalgı. KSİLOFONDeğişik sayıda tümen ve savaş destek birliklerinden kurulu büyük askeri birlik.KOLORDUDeğişik şekillerde kesilmiş,yağda veya fırında kızartılmış ekmek.KRUTONDeğişik tonlarda boyama. RÖFLE Değişik türden hayvan veya bitkiden üremiş hayvan veya bitki,melez,kırma,azma.METİSDeğişik türlerden,çoğunlukla yabanıl ağaç, ağaççık ve çalıların deneysel yetiştirilmesine ayrılmış park veya alan. ARBORETUMDeğişim cetveli,grafik.DİYAGRAMDeğişken huylu. AYSAR Değişmesi bir doğru ile gösterilebilen anlamındaki matematik terimi.LİNEERDeğiştirgeç. RÖLE Değme, dokunma. MESDeğnek.ÇOMAKDeğnekten uzun ve kalınca ağaç SIRIKDekorasyonda ve mobilyacılıkta kullanılan,deri taklidi sentetik malzeme.SKAYDekoratif bir dikiş türü. REÇME Dekoratif demir işçiliği. FERFORJEDelege . MURAHHAS Delgeç. MATKAPDelgi veya küçük torna çevirmek için kullanılan ok yayı biçimindeki araç.KEMANEDeli Derviş ya da Kul Mustafa” da denilen Türk halk şairi. FERYADİ 1824-1904 Deli” anlamında yerel bir sözcük. ESERLİDelikanlı,genç anlamında yerel sözcük. erkekCİVANDelikli çanak.SÜZGÜDelikli kepçe.KEVGİRDelikli örgü,gözenek. AJUR Delikli tahta üzerinde taşlarla oynanan bir oyun türü.MANKALADelil,kanıt,ispat.BURHANDelilik.CİNNET.CÜNUNDeliller,belgeler anlamında eski sözcük. DELAİL Deliorman,Dobruca, Besarabya ve Ukrayna’da oturan Hıristiyan Ortodoks Türklere verilen ad.GAGAVUZDelip geçen,içe işleyen.NAFİZDelişmen,atak.DELİFİŞEKDelişmen.ZIPIRDelme.PERFORAJDelta ÇATALAĞIZ Demetçik de denilen,etli yapraklı ve pembe,kırmızı,turuncu çiçekli bir süs bitkisi.KALANCODemir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü.KALOMADemir atmış gemi. RASİ Demir betonla yapılmış yapı.KARKASDemir kiriş. PUTREL Demir şiş. SİH Demir ve sac kesmek için üzerine çekiçle vurularak yürütülen keskin araç.KESKİDemir veya tunçtan dökülmüş,yuvarlak ve boş olan içine patlayıcı maddeler doldurulup havan topu veya el ile atılan yuvarlak bir bomba türü.HUMBARADemir yada tahta üzerindeki boya,pas gibi şeyleri çıkarmakta kullanılan çelik araç.RASPADemirci aracı. ÖRS Demircilikte delik büyütmekte kullanılan araç. AÇKIDemirin simgesi. FEDemirli betonla yapılmış yapı.KARKASDemiryollarında traverslerin altına, şoselerde düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş kırıkları. BALASTDemiryollarında gündüz mekanik olarak bir kolla gece kırmızı ışıkla işaret veren alet.SEMAFORDemokrasi. ELERKİDemokratik hak ve özgürlüklerin tam anlamıyla baskı altında tutulduğu, terör ve zulme dayanan devlet yönetimleri için kullanılan söz. TOTALİTERDemre’de Yeni adı Kale yaşadığına ve Noel Baba olduğuna inanılan ve adı efsaneleşen Aziz.AYANİKOLADen dolayı,..den ötürü anlamında eski bir sözcük. BİNAENDenek taşı. MİHENKDeneme.PROVADenetleme,denetim. TEFTİŞ MURAKABEDenetleyici,denetçi.MURAKIPDeney ötesinde geçerliği olan bilgi.APRİORİDeney üstü. TRANSANDANTAL Deneyci bilgi kuramı ile psikolojide,duyuların dış nesnelere tepki göstermesi sonucunda idea’ların ortaya çıkmasından önce zihnin durumu.TABULARASADeneyimcilik.AMPİRİZMDeneylerle henüz yeterli derecede doğrulanmamış,ancak doğrulanacağı umulan teorik düşünce,varsayım,faraziye.HİPOTEZDeneysel.AMPİRİKDeneyselcilik.EKSPERİMANTALİZMDenge, ölçü. MUVAZENE.BALANSDengesini ustalıkla korurken top, bıçak, tabak gibi nesneleri havaya atıp tutarak gösteri yapan sanatçı. JONGLÖRDeniz altında kalmış bir vadinin veya vadiler sisteminin alt bölümü. RİA Deniz anası. MEDÜZ Deniz ataşesi.ATAŞENAVALDeniz avcılığında kullanılan ince daldan örülü sepet. KİRTİLDeniz ayısı da denilen ve soğuk güney denizlerinde yaşayan fok türü. OTARİ Deniz bilim.OŞİNOGRAFİDeniz derinliğini ölçme işi Batimetre. İSKANDİLDeniz dibini tarayarak deniz kabuklularını avlamaya yarayan bir balık ağı türü.ALKARNADeniz diplerinde inceleme yapmak için kullanılan araç.BATİSKAFDeniz güçlerinin tümü.BAHRİYEDeniz içinde zincirlerin birbirine dolaşması. ISPARMAÇADeniz kenarında salaş ve dam gibi barınılacak yer.KAVALADeniz kırlangıcı da denilen bir kuş.SUMRUDeniz kırlangıcı.BALIKÇINDeniz kıyısında bulunan kamışlık ve sazlık.KALAMIŞDeniz kıyısında dalga aşındırmasıyla oluşmuş sarp ve yüksek yer. YALIYARDeniz kıyısında yetişen esmer su yosununa verilen ad. FUKUSDeniz kızı. SİRERDeniz kulağı.LAGÜNDeniz kuşlarının gübre olarak kullanılan pisliği. GUANODeniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesindeki Su Altı Savunma komandolarını işaret eden kısaltma.SASDeniz limanlarını ve derinliklerini, gelgitleri, bu limanlara giriş ya da çıkış biçimlerini açıklamalı bir şekilde gösteren kitap. Bu betimlemeyi resimleyen eski deniz haritası. PORTOLANODeniz mili.KNOTDeniz suyuyla yapılan tedavi yöntemi.TALASSOTERAPİDeniz tabanında oluşan depremin yarattığı büyük dalga.TSUNAMİDeniz tanrıçası Thetis ile Zeus soyundan Pele-us’un oğlu;Phtia ülkesinin kralı.AKHİLLEUSDeniz tarafından ırmak ağızlarında yada akarsuların kazdığı derin vadilerin aşağı kesimlerinde oluşan yüksek kenarlı kıyı biçimi. RİADeniz taşıtlarını yönetmek. ABRAMAKDeniz taşıtlarının pervanesi. USKURDeniz tedavisi.TALASOTERAPİDeniz teknelerini karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç.FİLENKDeniz teknelerinin iç yanları. ALABANDADeniz ticaretinde,masraf çıktıktan sonra kazancın sermaye ve tayfa arasında bölüştürülmesi.ÜÇÜRDÜMDeniz veya denizcilikle ilgili. BAHRİDeniz yada ırmaklarda birdenbire derinleşen yer.LONGUZDeniz yolculuklarında geminin veya yükünün gördüğü zarar.. AVARYADeniz yollarını gözetmek,deniz ve hava filolarına kılavuzluk etmek amacıyla,topla silahlandırılmış hızlı bir savaş gemisi.KRUVAZÖRDeniz yosunlarından çıkarılan bir tür jelatin. JELOZDeniz yosununun ince bir cinsi.KETENCİKDeniz,göl ve ırmaklarda balık yatağı olan yer. BALIKLAVADeniz,göl ve ırmaklarda kıyılara yakın yerlerde ağ ve kazıklarla oluşturulan,balık avlama yeri.DALYANDeniz.BAHİRDenizaltılarda, tanklarda, siperlerde kullanılan ve bir engelin üstünden görmeyi sağlayan optik aygıt. PERİSKOPDenizaltında dinleme aygıtı. SONAR Denizcilerinki gibi geniş ve yatık gemilerdeki usta gemiciler. MARNELDenizcilerinki gibi geniş ve yatık yakaya verilen ad.MARNELDenizcilik dilinde aşağıda, alt anlamında kullanılan söz. Gemiyi baştan yada kıçtan halatla karaya bağlama. ABAŞO Denizcilik dilinde bir halatın ya da zincirin bir süre tutularak bırakılmaması için verilen komut.AGANTADenizcilik dilinde yelken indirmeye verilen ad.MAYNADenizcilik işletmelerinde gemi adamlarını gemilere atama belgesi. ORDİNODenizcilikte bir donanımı ters çevirme.BATİDenizcilikte bir palanganın, makaralarını, trentilerini, vatalarını sökme. ISPASA Denizcilikte bir şeyi,bir yerden bir yere çekerek götürüp getirmeye yarayan halat.VARAGELEDenizcilikte çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan.İZBİRODenizcilikte çok durgun deniz ve havaya verilen ad.BONAÇADenizcilikte eski kalafat üstüpülerini çıkarmada kullanılan ucu kanca biçiminde kalafatçı aleti.MAVUÇDenizcilikte iki halatı ek yeri kalınlaşmayacak biçimde birbirine ekleme işi. MATİZ Denizcilikte kırılmış bir direği, bir sereni geçici olarak onarmaya yarayan ve eski halat liflerinin bükülmesiyle oluşturulan bir tür tirnele, ya da gırcala. LİGADORA Denizcilikte kullanılan bir tür ince halat. LENTİYE Denizcilikte kullanılan ucu halkalı cıvata.MAPADenizcilikte küreklerin suya her daldırılışı ve çıkarılışı. Kürekleri her daldırmada sandalın aldığı yol. HAMLADenizcilikte maçuna ve başka makinelerin çevrilmesi için verilen komut. VİRA Denizcilikte mürettebatın tören için küpeşteye dizilmesi.ÇAMARİVADenizcilikte safra anlamında kullanılan sözcük.BALASTDenizcilikte sancağı, yelkeni ya da sereni direkten aşağı alma… ARİYADenizcilikte temiz,düzgün,derli toplu anlamında kullanılan terim.NETADenizcilikte topun ateşlenmesi için verilen komut.FOGADenizcilikte ve havacılıkta kullanılan radyo seyir sistemi. LORANDenizcilikte yarım serenleri sağa sola yada ortaya çevirmek için bunların ucuna bağlı bulunan donanım.ABLİDenizcilikte yedek halat. PERMEÇE Denizcilikte yelken indirme. MAYNADenizcilikte yelkenleri açtırmak için verilen komut.FORADenizcilikte yelkenleri yerlerine çekmekte kullanılan halatların genel adı.KANDİLİSADenizcilikte yelkenlerin açılması komutu.AMORADenizcilikte zincirin ırgat çalıştırılarak aşağı alınması,indirilmesi.AYBOCUDenizcilikte,çekilmekte veya indirilmekte olan bir halatı veya zinciri bir yere bağlamak için verilen komut. ABOSADenizcilikte,hareket halindeki bir halatın yada zincirin bir süre tutularak bırakılmaması için verilen komut.AGANTADenizcilikte,hep birlikte yapılan işlerde,çalışanları gayrete getirmek için kullanılan sözcük.YİSADenizcilikte,kandilisaların donatılması için çubukların üzerine açılan dikdörtgen biçimindeki batiska.LAVRADenizde açığa yada kıyılara yerleştirilen,belirli aralıklarla yanıp sönen küçük fener ÇAKAR Denizde ada.CEZİREDenizde ağır cisimleri kaldırmaya,batık gemileri çıkarma veya askıya almaya yarayan,su kesimi az,vinçli tekne yada duba. ALGARNA Denizde batmış olan bir geminin,bir nesnenin yerini ve durumunu ses dalgalarıyla saptayan sistem.SONARDenizde yada kıyıda buz tabakasıyla örtülü olan kesim. BANKİZDenizde yaşayan,Latince adı Noctulica Milliaris olan,dokunulduğunda ateş böceği gibi ışık saçan plankton.Milyonlarcası bir araya gelince geceleri bir balık veya bir kayık çarptığında ışık saçarlar. Denizde balıkların veya küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı.YAKAMOZDenizde yol göstermeye,bir tehlikeyi veya geçiş yolunu haber vermeye yarayan yüzer cisim.ŞAMANDIRADenizde yosunlu sazlı yer.ÇEPEZDenize doğru uzanan taşlık burun.KEREMPEDenize uzanan dar ve alçak kara parçası.DİLDenizin çekilmesi.CEZİRDenizin örttüğü vadi.RİADenizlerde veya tatlı sularda yaşayan,yüzücü,orta büyüklükte kabuklu eti yenilir bir deniz hayvanı.KARİDESDenizlerde yaşayan iki çenetli ve iri bedenli yumuşakça cinsi.PİNADenizlerin çekilmesiyle oluşan bölge. NERİTEL Denizlerin fiziksel,kimyasal ve biyolojik özelliklerini araştıran bilim dalı.OŞİNOGRAFİDenizlerin yeryüzünde oluşturduğu yuvar,su yuvarı.HİDROSFERDenizli yöresinde kına gecesinde gelin için okunan maniye verilen ad. OKŞAMA Denizli, Isparta ve Burdur’un dağ köylerinde dokunan bir tür kaba kumaş. MENEVREKDenizli’de “ulusal park” kapsamına alınan dağ. HONAZDenizli’nin Çardak ilçesinde bir çok kuş türünü barındıran bir göl.BEYLERLİDenizli’nin Sarayköy ilçesinde bir kaplıca.BABACIKDenk, uygun. MÜTEVAZİN Denk,eşit.HEMAYARDeoksiribo nükleik asit için kullanılan kısaltma.DNADeprem bilimi.SİSMOLOJİDeprem dalgası. TSUNAMİDeprem,rüzgar,sel gibi iç ve dış güçlerin etkisiyle oluşan,yayla,ova,koyak,çukur,dağ vs biçimlerin bütünü yüzey şekilleri.ENGEBEDepremle ilgili.SİSMİKDepresyon tedavisinde kullanılan ve yapay olarak elde edilen ilaç.NİALAMİTDerbeder, başıboş yaşayış. BOHEMDerbeder. HARABATİ Dere kenarlarında yetişen uzun saplı bir kırbaç olarak kullanılırmış.HAYITDerebeylik düzeninde bir vasala senyörce verilen toprak veya mal. FİEFDerebeylik düzeninde soyluluk unvanlarının en alt basamağı.ŞÖVALYEDerebeylik Japonyası’nda en aşağı sınıfı oluşturan halk. ETA Derebeylikte toprakla beraber satılan köle. SERF Derebeylikte,kendisine itaat edilen efendi.SÜZERENDerece,radde,durum.KERTEDergi. MECMUA Deri ciltlerde,kurt yeniklerinden dolayı meydana gelen iz.OKRADeri dokusunun anormal büyüyüp yağlanmasıyla oluşan kabarcık.ET BENİDeri hastalığı. LİKENDeri hastalıkları için kullanılan bir tür pudra.TALKDeri tüberkülozu. SIRACA Deri üzerinde tümör görünümü alan kaba yara izi. KELOYİTDeri üzerine uygulamaya özgü hamur kıvamında ilaç. PATDeri ve kıkırdak gibi hayvansal maddelerden elde edilen,katılaşıp sertleşme özelliğiyle tahta,kağıt vb yapıştırmaya yarayan bir madde.TUTKALDeri yada tahta kazımakta kullanılan ve iki ucunda da sapı olan eğri bıçak.IŞKIDeri yüzeyleri sırım yada küçük çivilerle gerilmiş,genellikle sopalarla çalınan,fıçı biçiminde çeşitli Japon davullarına verilen ad.TAİKODeri,kösele vs kesmekte kullanılan,bir ucu küt diğeri sivri ve keskin bıçak.FALÇATADeri,kürk veya kumaştan yapılmış bir başlık türü.KALPAKDeri,tırnak,saç,boynuz gibi yapılarda bulunan protein.KERATİNDeride oluşan şişkinlik,kızartı,ağrı ve ateşle kendini gösteren irin birikimi.ÇIBANDeride özellikle ellerde oluşan zararsız pürtüklü küçük ur.SİĞİLDeride, sinirler boyunca,özellikle gövde, bacak ve yüzde bir takım ağrılı fiskelerin dökülmesiyle beliren mikroplu bir hastalık ZONA Deriden yapılmış kalkan. DARAKADeriden yapılmış su kabı.KIRBADeriden yapılmış torba.DAĞARDerilerin içine batırıldığı tanenli bitki suyu. TETERİ Derin sular. ABİSAL Derin üzüntü veya acı.KAHIRDerin vadi. KANYONDerin ve doğal kuyu.DÜDENDerinin parlatılması.APREDerinin yağ bezi ve ter bezi salgılarının anormal artışı. SEBORE Derinleştirme. TAMİK Derinliği aynı olan sığ su alanı.FİLETDerinliği az metal kap. SAHAN Derinliğine, boyuna. ARİZAMİKDerinlik ölçme aracı. SONDA Derinlik., aptallık. AMAKATDerisinden kürk yapılan bir kır sansarı. FERSANDerişik nitrik asit.KEZZAPDeriye sürme yada ovma suretiyle uygulanan ve ağrıların dindirilmesine yarayan sıvı ilaç.LİNİMENTDeriyi kullanılabilecek duruma getiren kişi,sepici,tabak.DEBBAĞDeriyle kaplı bir çeşit eskimo kayığı. UMİAKDeriyle kaplı tek kişilik Eskimo kayığı.KAYAKDerlem.KOLEKSİYONDerlerin sepilenmesinde yada hayvan yaralarının iyileştirilmesinde kullanılan meşe kabuğu tozu.TETİLEDerli toplu,düzgün anlamında kullanılan denizcilik terimi.NETADers alınması gereken kısa hikaye.KISSADers verme.TAKRİRDervişlerin başlarına giydikleri,tiftikten yapılmış,ince ve hafif bir çeşit takke.ARAKIYEDervişlerin bulunduğu yer. DERGAHDervişlerin giydiği bol bir tür hırka. FERACE Dervişlerin giydiği eski ve yamalı hırka.DELKDervişlerin omuzlarına örttükleri post.RİDADervişlerin taktıkları tiftikten yapılmış ince ve hafif bir takke türü.ARAKİYEDeseni ve atkısı bozuk olan halı.ABRAŞDesenli kumaş. BASMA Desibel. DBDestan. EPOPEDestansı. EPİKDestek.PAYANDADestroyer.MUHRİPDevamlı su akan boru.MASLAKDeve semeri. HAVUTDeve yada domuz yavrusu.POTLAKDeve yavrusu. POTUK KÖŞEK DORUMTORUMDevegiller familyasından,sırtında besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan bir memeli türü. HECİNDevekuşu tüyü.OTRİŞDevenin sırtındaki tümsek,çıkıntı.HÖRGÜÇDeveyi çöktürmek için çıkarılan ses.IHDevinbilimi. DİNAMİKDevinim izlenimi uyandıran optik etkilerin ağır bastığı resim akımı.OPARTDevinimi, etkisi olmayan. EDİLGİNDevirler,çağlar.DEVRANDevlet bankasını yöneten kamu veya özel kuruluşu yöneten kimse.GUVERNÖRDevlet büyüklerinin ve zengin kimselerin buyruğunda çalışan ve onların birtakım işlerini gören kimse. KETHÜDADevlet harcamalarını denetleyen kamu kurumu.SAYIŞTAYDevlet hazinesi.BEYTÜLMALDevlet kuşu.HÜMADevlet malı, beylik. Devlet hazinesi. MİRİ Devlet memurlarının maaşlarının derece ve tutarlarını düzenleyen sistem ve çizelge.BAREMDevlet merkezinde bulunan il memuru. . AMEDDevlet tahvilleri, kambiyo ve menkul değerler üzerinde yapılan spekülatif işlemler. ACYOTAJDevlet yönetiminde akrabalara ve özellikle yeğenlere yapılan iltimas.NEPOTİZMDevlet yönetiminde seçimle gelenlere karşı son sözün yönetim ve ekonomi uzmanlarına bırakılmasına dayanan siyasal yöntem. TEKNOKRASİDevletçe koruma altına alınmış tarihi yer veya bölge.SİTDevletçe para,senet ve tahvil çıkarma,piyasaya sürme.EMİSYONDevletçe verginin kesildiğini gösteren etiket.BANDROLDevletçilik. ETATİZMDevlete ve kişilere ait ormanların,önceden hazırlanıp kabul edilmiş esaslara uygun olarak işletilmesi. AMENAJMANDevlete yada bir vakıfa kira olarak ödenen para.İCAREDevletin merkeziyetçiliğini savunan kimse. JAKOBENDevletin yada özel bir kuruluşun ödünç para almak için çıkardığı,yıllık faiz getiren yazılı senet.TAHVİLDevletler hukukunda bir ulusun hangi devlete bağlanacağıyla ilgili oylama.PLEBİSİTDevletler.DÜVELDevrimden önce Fransa’da soylu olmayanlardan alınan bir vergi.TAİLLEDevrinin sanat anlayışı içerisinde güzel bir eser meydana getirmek.İBDADevriye. GEZGEDış beslenen.HETEROTROPDış deri.EKTODERMDış evlilik.EGZOGAMİDış mahalleler.VAROŞDış merkezli,merkez dışı olan.EKSANTRİKDış ticarette,iki ülke arasında yapılan alışverişlerin karşılıklı olarak malla ödenmesi,takas.KLİRİNGDış yüz,görünüş.ZAHİRDış yüzey yada kenar,çevre.PERİFERİDışarıda kalmış ağaç kökü.ÇOTUKDışavurumcu anlayıştaki gravürleriyle tanınan kadın sanatçımız. ALİYE BERGER Dışkı görmekten duyulan aşırı korku. KOPRAFOBİDışkulak yoluyla kulak zarını muayene etmeye yarayan alet.OTOSKOPDıştan sağlanan her türlü maddeye karşı fiziksel ve ruhsal bir bağımlılık duyan kimse.TOKSİMAN Dibek. SOKU Difteri. KUŞ PALAZIDiğer bir olayın belirli bir büyüklüğüne karşılık bulan bir olayın yaklaşık büyüklüğünü bulma amacını güden işlem. REGRESİONDijital Video Disk’in kısaltması.DVDDik açıları ölçmeye ve çizmeye yarayan dik üçgen biçiminde araç.GÖNYEDik burun da denilen köpekbalığı cinsi.MAKODik taşların üstüne yerleşmiş masa biçimindeki yassı kaya.PERİMASASIDik tutularak parmakla çalınan,üç köşeli ve telli,büyük çalgı.ARPDik yerlerden inen buzullarda,derin yarılmalar nedeniyle buz parçalarının koparak aşağıya düşmesi.SERAKDik yokuş ya da uçurum. KABANDik, sarp. YALMAN Dikdörtgen bir masada oynanan minyatür futbol oyunu. LANGIRTDiken. NİŞ Dikenleri olmayan ve süs bitkisi olarak yetiştirilen bir cins kaktüs.FESTANDikenli bir bitki türü.PITRAKDikenli bir çalı. KEVENDikenli salyangoz.İSKERLETDikenli,sert pullu,kısa ve geniş,siyaha yakın esmer bir balık.ÇOTİRADikey,dikine.AMUDİDikilitaş. OBELİSK Dikilmiş fasiküllerin tümünü karton bir kapak içine koyarak yapılan hafif cilt.BRADELDikiş dikerken,iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde koruncak.YÜKSÜKDikişi gizlemek için ayakkabının taban astarına yada taban köselesine açılan yarık.HARAMADikişte hata. POT Dikişte kullanılan pamuk ipliği.TİREDikişten çıkan kitapların sırtına makine ile bez geçirme. BRAKET Dikit.STALAGMİTDikiz.ERKETEDikme kiriş bağlantılarında direnci sağlayan sargı. AMUTDil bilgisi.GRAMERDil bilimi.LENGÜİSTİKDil Bozukluğu. ASİLABİ Dil devriminin ilk yıllarında “vali” anlamında kullanılan sözcük İLBAYDil devriminin ilk yıllarında belediye başkanı anlamında kullanılan sözcük.ŞARBAYDil tutukluğu.ANARTRİDil ve estetik kurallarını tanımayıp,kapalılığa yönelen çığır.DADAİZMDil,gelenek,görenek ve kültür bakımından belli bir birlik gösterdiği halde,anayurt dışında kalmış toprağı anayurda katmayı amaçlayan milliyetçi hareket.İRREDANTİZMDil,toplum ve kültür arasındaki ilişkileri konu edinen dilbilim adı. SOSYOLENGÜİSTİK Dilbilgisinde bulunma hali.LOKATİFDilbilgisinde,günlük kullanışa uymayan sözcük ve deyimleri kullanmama yada eskiden kullanılan üsluba dönme isteği. PÜRİZM Dilde dolaşan,söylenmesi adet olan sözler.EVRATDilde tutukluk, kekemelik. REKAKET Dilek. KAMDilekçe. ARZUHALDilenci,yoksul,fakir.GEDADilenci. GOYGOYCU.SAİLDili anlam açısından inceleyen bilim. SEMANTİKDili tutuk olan,kekeme.REKİKDili veya yazılı belgeleri dil ve tarih açısından inceleme.FİLOLOJİDilim,parça.ŞERHADilimize de çevrilen Ağaca Tüneyen Baron, Sandık Müşahidi, Varolmayan Şövalye gibi romanlarıyla tanınmış İtalyan yazar. İTALO CALVİNODilsiz,sessiz.EBKEMDin adamlarının simgesi sayılan başlık. İMAMEDin adamlarının simgesi sayılan başlık.İMAMEDin adına yapılan savaş.GAZADin büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kimselerin yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili hikaye. MENKIBE Din dışı. LADİNİDin işleriyle uğraşanların mesleği. İLMİYEDin kurallarını öğretmek için yazılmış kitap.İLMİHALDin uğruna yapılan savaş.CİHATDin,yasa,töre vs bakımından işlenmesinde,yapılmasında sakınca olmayan,yapılıp işlenmesine izin verilen.CAİZDinamik. DEVİNİMBİLİMİDince çok kötü sayılan davranışlar.FÜCURDince yapılmasında sakınca olmayan,yapılması günah veya sevap olmayan.MUBAHDindar Yahudilerin başlarını örttükleri takke.KİPPADine sonradan girmiş boş inanç.HURAFEDingil. AKS Dingin halde bulunan hava ve gazların dengeleriyle ilgili yasaları inceleyen fizik dalı.AEROSTATİKDini bakımdan İngiliz kilisesine bağlı kimse.ANGLİKANDini bir sözü sürekli tekrarlama.VİRTDini ezgi veya kaynağı dini olan orkestra parçası. KORALDini tören masası. SUNAKDini,felsefi ve politik bir öğretim sistemini meydana getiren dogma ve kavramların bütünü,öğreti.DOKTRİNDinin buyruk ve yasaklarına bütünüyle uyan kimse.SOFUDinin ve din kuramlarının toplum hayatının çeşitli kesimlerindeki yerini güçlendirmeyi amaçlayan toplumsal,ekonomik akım.KLERİKALİZMDinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren kimse.ZAHİTDinin yasak ettiği şeylerden sakınıp,buyurduklarını yerine getirme,takva. ZÜHT Dinleme salonu. ODİTORYUM Dinlemek,işitmek.GUŞETMEKDinlenmiş,rahatlamış.ARAMİDEDinler. EDYANDinleyici durumunda olanların da söz alabildikleri belli bir konu üzerinde düzenlenmiş toplantı.FORUMDinleyiciler önünde, bir konuşmacı grubunun, genellikle sosyal ya da siyasal bir konuyu tartışmak amacıyla düzenlediği toplantı. PANELDinsel yada yarı dinsel bir konu üzerine bestelenen büyük ölçekli müzik yapıtına verilen ad.ORATORYO Dinsel inanışlara göre kıyamete yakın bir zamanda çıkacağına inanılan yalancı. DECCALDinsel kurallar gereğince, kirlenmiş sayılan bir şeyi en az üç kez sudan geçirip kirli sayılmaktan kurtarmak. ŞARTLAMAKDinsel tören ve kuralları., mason töreni. Ritüel. RİT Dinsel törenlerde kuran okunan on ayetlik bölüm.AŞİRDip kabuklularını ve bazı yumuşakçaları avlamaya yarayan taraklı balık ağı.DREÇDiploma,sertifika.ŞAHADETNAME.BRÖVEDiplomatlar arasında yapılan anlaşma tutanağı.PROTOKOLDipnot. HAŞİYE Dipten dallanan bir süs bitkisi. MAZIDirek tepeliği. kullanılan dört köşe ya da yuvarlak, kalınca sırık. MERTEK Direkler üzerine yüksekte kurulmuş zahire ambarı.KOÇUDirekleri pruva ve pupa yönünde geren çelik yada tekstil halat.İSTİRALYADirenme,ayak direme,üsteleme.ISRARDirgen,yaba.ANADUTDiri balık saklanan havuz.LİVARDirsekle bilek arasında biten,bileğe kadar uzamayan kısa kol veya boyu.TRUVAKAR KOLDisiplin.DÜZENCEDiskjokeyin kısa yazılışı.DJDisprosyum’un simgesi.DYDiş çıkarma. ISNANDiş diplerinde ve kaplarda oluşan kireç tabakası. KEFEKİDiş eti iltihabı.PİYOREDiş kiri,diş pası.PESEKDiş köklerini kaplayan sert madde.SEMANDişçi kerpeteni.DAVYADişçilikte kullanılan,cıva ve bakır yada cıva,gümüş ve kalay bileşiği. AMALGAM Dişi at.KISRAKDişi bizon ile boğanın çiftleşmesinden doğan melez hayvan. KATOLODişi deve. NAKA MAYA ARVANADişi geyik. MARAL BURÇİNDişi koyun.MARYADişi.ÜNSADivan edebiyatındaki süslü düzyazının 17. yüzyıldaki en güçlü temsilcilerinden biri olan yazar. NERGİSİ Divan edebiyatı geleneğini sürdüren şiirlerini “LEAMET” adlı kitabında toplamış, acıklı hayatı Behçet Necatigil’in “Ertuğrul Faciası” adlı oyununa konu olmuş XIX. yy. Türk Şairi. ALİ RUHİDivan edebiyatında abartmanın en aşırı derecesine verilen ad.GULÜVDivan edebiyatında beş mesnevinin bir araya gelmesinden oluşan eser.HAMSEDivan edebiyatında beşer dizelik bentlerden oluşan şiir türü.TARDİYEDivan edebiyatında dört dizeden oluşan ve belirli aruz kalıpları ile yazılan şiir.RUBAİDivan edebiyatında dört dizeli bentlerden oluşan şiir türü.MURABBADivan edebiyatında gazelin yada kasidenin son beyti.MAKTADivan edebiyatında içkiyi ve içkili toplantıları övmek için yazılan şiir türü.SAKİNAMEDivan edebiyatında kaside veya gazelin ilk beyti.MATLADivan edebiyatında kasidenin giriş bölümüne verilen ad.NESİBDivan edebiyatında manzum bilmece.LUGAZDivan edebiyatında meyhaneye verilen ad.HARABATDivan edebiyatında övgü şiiri.KASİDEDivan edebiyatında sevgilinin kaşı, kirpiği, bakışı için kullanılan benzetme. TİGDivan edebiyatında şarabın verdiği coşkunluğu, şarabın tasavvuftaki anlamını yorumlayan şiirlere verilen ad. HAMRİYEDivan edebiyatında şehzadelerin sünnet,kadın sultanların evlenme törenlerini anlatan yapıtlara verilen ad.SURNAMEDivan edebiyatında,dört dizeden oluşan bir şiir türü.TUYUĞDivan edebiyatının en büyük hiciv şairi. NEFİ Divan edebiyatının en uzun nazım şekli.MESNEVİDivan edebiyatının ilk kadın şairlerinden,Hace-i Zenan da denilen şair.ANİKADINDivan şiirinde her beytin son sözcüğünü, sonraki beytin ilk sözcüğü yapma biçiminde ortaya çıkan söz sanatı. İADELİ Divan şiirinde meyhaneci,tasavvufta ise tarikat şeyhi anlamında kullanılan sözcük.PİRİMUGANDivan şiirinde sakiye sesleniş biçiminde yazılmış,içkiyi,içkili eğlencenin türlü yönlerini gerçek ve tasavvuftaki anlamlarıyla konu edinen şiir.SAKİNAMEDivan şiirinde uyakta tesis adıyla anılan eliften önceki sessiz harfin harekesi. RES Divan şiirinin ölçüsü. ARUZDivan,sedir. KEREVET hokkası. AMEDiyalektik. EYTİŞİMDiyalog halinde yazılmış,genellikle eğlendirici sahne eseri SKEÇDiyarbakır ilinde,Anadolu’da bu güne değin bilinen en eski köy düzenine ilişkin bulguların ele geçtiği höyük.ÇAYÖNÜDiyarbakır ve Gaziantep yöresinde dokunan bir tür kumaş.MEYDANİDiyarbakır ve Siirt yörelerinde düzenlenen cigor şenliği sırasında yapılması gelenekselleşmiş olan bumbar dolmasına verilen ad.ZİMBİLOKDiyarbakır yöresine özgü sütle yapılan bir hamur tatlısı. NURİYE Diyarbakır yöresine özgü, bir tür yoğurt çorbası. LEBENİDiyarbakır yöresine özgü,buğday ve yoğurtla yapılarak soğuk olarak yenen bir yemek.MEHİRDiyarbakır’a özgü bir peynir cinsi.ÖRGÜDiyarbakır’da bir köprü.MALABADİDiyarbakır’ın eski adı. AMİD AMED Diyarbakır’ın Lice ilçesinde,Asur dönemine ait kalıntılarla ünlü üç mağaranın ortak adı.BİRKLEYNDiyelim ki, tutalım ki. BİLFARZDiyelim ki.BİLFARZDiyezli ve bemollü bir sesin eski duruma getirilmesini gösteren nota işareti.BEKARDiz meniski travması. MENİSKUS Dizanteri. KANLI BASUR Dizgi işlerinde kullanılan harf türlerinin bütünü.HURUFATDizginleri koyuverilmiş bir atın dört nala akını.ILGARDizi, sıra. NAF Dizicilerin harfleri içine yerleştirdikleri derin yuva. KUMPASDizleri bükmeksizin bacakları hızla hareket ettirerek kulaçla yüzme.KRAVLDoçentlik sınavı.KOLOKYUMDogma. NAS İNAKDoğa biçimlerini değil boya biçimlerini değerlendiren ve boya vuruşundan doğan görüntünün,insanın iç coşkusunu anlatmaya yeter olduğuna inanan soyut resim anlayışı.LEKECİLİKDoğa güzelliklerinden yararlanmak yada spor yapmak için oluşturulmuş konaklama tesisi.OBERJDoğa ötesi. METAFİZİK Doğa seslerine benzer seslerle yapılan sözcük ses yansıması,yansıma.ONOMATOPEDoğa yasalarıyla yada bilinen algı,duyum ve usavurma yollarıyla açıklanamayan olayları inceleyen bilim. PARAPSİKOLOJİ Doğacak çocuğu ana rahminden çekmeye yarayan aygıt.LAVTADoğaçlama tiyatro. TULUAT Doğada serbest olarak bulunmayan ama birçok cismin bileşimine giren, karbon ve azottan oluşmuş bir gaz. KİYANUSDoğada ve toplumda nitelikle ilgili değişmelerin yavaş yavaş değil,birdenbire olması.MUTASYONDoğada,kemik dokusunda bulunan,içinde flüor veya klor olan doğal kalsiyum fosfat.APATİTDoğadaki canlıların birbiriyle ve çevreyle ilişkilerini inceleyen bilim dalı. EKOLOJİDoğal baryum sülfat.BARİTİNDoğal çimento ile lavlı, kavkılı, kemikli kırıntıların kaynaşmasıyla oluşmuş kitle. BREŞDoğal demir karbonat.SİDEROZDoğal hidratlı manganez ve kalsiyum silikat. İNEZİTDoğal olarak böğürleri kalçalara doğru daralan at için kullanılan sözcük. LAĞARDoğal set. SEKİ Doğal titan oksit. ANATAZDoğal ve derin kuyu.DÜDENDoğalcılık.NATÜRALİZMDoğalgaz,elektrik gibi şeylerin kullanılan miktarını ölçen alet. SAYAÇDoğalgazın ikinci önemli bileşeni olan hidrokarbon.ETANDoğan kuşunun erkeği.BAZDoğana benzeyen yırtıcı,avcı kuş.SUNGURDoğanın bilgisine büyüsel işlemlerle varılabileceği inancı. ÖKÜLTİZMDoğayı gerçekte olduğu gibi bütün ayrıntılarına bağlı kalarak değil,ondan edinilen izlenimin ölçüsüne göre anlatan;doğrudan doğruya gerçeği,nesneyi değil de,onun sanatçıda uyandırdığı duyumları veren sanat akımı.EMPRESYONİZMDoğrama işlerini kahverengiye boyamakta kullanılan toprak boya.OMBRADoğramacı,marangoz.HARRATDoğramacılıkta kereste olarak kullanılan,sıkıştırılmış talaş ve yongadan yapılan tahta.SUNTADoğranmış ekmeği yağ ve et suyuyla sahanda pişirilerek yapılan bir çeşit yemek. ISLAMADoğru olarak kabul edilen iki yargıdan üçüncü bir yargı çıkarma temeline dayanan bir uslamlama yolu.TASIMDoğru olmayan, gerçekliği su götürür söz ve yazı. APOKRİFDoğru yolda olan,hidayete ermiş olan.MEHDİDoğru yolu arama.HİDAYETDoğru yolu gösteren kimse,kılavuz.MÜRŞİTDoğru yolu gösterme, doğru yola yöneltme. İRŞATDoğru, dürüst, kusursuz. SELİMDoğru,doğruluktan şaşmayan.MÜSTAKİMDoğru,gerçek.ÇINDoğrudan doğruya ateşte veya kap içinde susuz olarak pişirilmiş et.KEBAPDoğrudan yeni uygulanmış ıslak sıvanın üstüne yapılan duvar resmi. FRESK Doğruluğu ve gerçekliği tek yanlı olarak yalnızca hareketlerin sonuçları ve başarıları ile değerlendiren öğreti.PRAGMATİZMDoğruluğuna güvenilmez söz veya yazı.APOKRİFDoğruluğuna inanma,emin olma.İTMİNANDoğrusal yada dairesel boyutların ölçülmesinde,ölçme duyarlığını artıran,çok küçük boyutların ölçülebilmesini sağlayan düzen.VERNİYEDoğrusu,gerçekten.ELHAKDoğu Afrika’da yaşayan bir antilop.GERENUKDoğu Afrika’da yaşayan göçebe bir halk. MASAİLERDoğu Anadolu Bölgesine özgü bir halk oyunu. NAREDoğu Anadolu ile Azerbaycan’da çalınan bir çalgı türü. TARDoğu Anadolu’da bir dağ ve geçit.KOPDoğu Anadolu’da bir göl. ARIN – NAZİK – HAZARDoğu Anadolu’da çift sürülürken hep bir ağızdan söylenen türkü yada mani.HORAVELDoğu Anadolu’da çökelek peynirinin kurutulmuşuna verilen ad.ÇORTANDoğu Anadolu’da Kars yöresine özgü bir halk oyunu. ALMADEREDoğu Anadolu’da kullanılan bir tür küçük zurna. MEYDoğu Anadolu’da kullanılan bir tür küçük zurna.ÇONGURİDoğu Anadolu’da kullanılan bir tür küçük zurna.MEYDoğu Anadolu’da toplu olarak oynanan bir halk oyunu. TAMZARA Doğu Anadolu’da Van gölü ve çevresinde kurulmuş eski bir krallık.URARTUDoğu Anadolu’da yetişen ve otlu peynirin içine de konulan yabani sarımsak türü.SİRMODoğu Anadolu’da yüksek bir dağ.İSPİRİZDoğu Anadolu’dan doğarak Hazar’a dökülen bir ırmak. ARASDoğu Anadolu’nun bazı bölgelerinde oynanan halay türü bir halk oyunu. SEPE Doğu Anadolu’nun bazı bölümlerinde yaygın olan geçici kırsal yerleşme tipi.KOMDoğu Anadolu’nun dağlık bölgelerinde üretilen ünlü bir tulum peyniri.ŞAVAKDoğu Anadolu’nun Irak sınırı yakınında yüksek bir dağ. SATDoğu Anadolu’ya özgü bir halk oyunu. MEYROKİ .NAREDoğu Anadolu’ya özgü bir halk oyunu.NAREDoğu Anadolu’ya özgü,bozaş da denilen et ve nohutla yapılan bir yemek.PİTİDoğu Anadolu’ya özgü,çeşitli sebzelerle yapılan bir tür çorba.AVŞORDoğu Anadolu’ya özgü,yumurtayı tereyağı ve unla kavurarak yapılan ve kahvaltıda yenilen yemek.MURTUĞADoğu Asya’da bir ırmak. YALU Doğu Avrupa kökenli Yahudilere verilen ad.AŞKENAZİDoğu Avrupa kökenli Yahudilerin geleneksel düğün müziği.KLEZMERDoğu Avrupa ve Kuzey Asya köylülerinin,çam ağacından yapılmış konutları.İZBADoğu Hindistan’da yetişen bir bitki.HALİLEDoğu Karadeniz bölgesi’nde bir akarsu. SALAÇORDoğu Karadeniz bölgesi’nde yetişen ve yaprakları halk hekimliğinde kullanılan ormangülü.KOMARDoğu Karadeniz Bölgesi’nde yetişen, salatası, yemeği ve turşusu yapılan, pazıya benzer bir bitki.TOMARADoğu Karadeniz Bölgesine özgü ahşap tahıl deposu.SERANDERDoğu Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimlerinde yetiştirilen siyah bir üzüm cinsi. İSABELLA Doğu Karadeniz dağlarının en yüksek doruğu.KAÇKARDoğu Karadeniz dağlarının yüksek kesimlerinde yaygın geçici kırsal yerleşme tipi.OBADoğu Karadeniz kıyı bölgesinde yetişen,uzun kuyruklu,beyaz renkli bir koyun ırkına verilen ad.KARAYAKA Doğu Karadeniz yöresinde patlamış mısıra verilen ad. PAFULİDoğu Karadeniz yöresinde yetişen ve karayemiş de denilen bir meyve.LAZKİRAZIDoğu Karadeniz yöresine özgü, üzüm suyu ve mısır unuyla yapılan bir çeşit pelte kıvamında tatlı.PEPEÇURADoğu Karadeniz yöresine özgü,pekmezle yapılan aşuremsi bir tatlı.TERMONİDoğu Karadeniz’de ünlü bir yayla. VERÇENİK Doğu Karadeniz’de içine peynir bastırılan ve çam ağacından yapılan fıçıya verilen ad. KADİNADoğu Karadeniz’de özellikle Rize yöresinde dokunan çamaşırlık ince bez. FERETİKO Doğu Karadeniz’de tulum eşliğinde horon oynayarak yapılan geleneksel yayla eğlencesi.VARTAVARDoğu Karadeniz’de yetişen ve derideki tahrişleri iyileştirmekte kullanılan otsu bir bitki.LİVERADoğu Karadeniz’e özgü ipek başörtüsü. ŞAYDoğu Karadeniz’in dağlık kesimlerinde yaşayanların giydiği,bacağı çorap gibi saran bir tür çizme.SABUK Doğu kilise büyüklerine,özellikle Habeş piskoposlarına verilen unvan.EBUNADoğu kiliselerinde ermişlerin tahta pano üzerine yapılan resimlerine verilen ad.İKONADoğu masal ve efsanelerinde kötü ve korkunç cin.İFRİTDoğu müziklerinde eserler arası çalınan parça. ARANAĞMEDoğu Timor’un başkenti. DİLİDoğu ülkelerinde yaşayan Yunan asıllılara verilen ad. RUMDoğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde oynanan halay türü bir halkoyunu.LORKEDoğu ve Güneydoğu Anadolu’da konar-göçerlerin kıl çadırlarından oluşan yayla yerleşmesi.ZOMA.ZUMADoğu ve Güneydoğu Anadolu’ya özgü bir halk oyunu.DELİLODoğu ve Güneydoğu Anadolu’ya özgü bir tür köfte.KİTELDoğu ve Güneydoğu Anadolu’ya özgü,tavuk eti,sarımsak ve ekmekle yapılan bir çeşit pilav.SENGESERDoğu ve Kuzeydoğu Anadolu’ya özgü bir üzüm cinsi. SAPAKLAVİDoğum meleği.AYZITDoğum sancısı.BURUDoğum sırasında temizliğe dikkat edilmemesi yüzünden loğusanın tutulduğu ateşli hastalık.ALBASMADoğumdan altı ay sonraya kadar olan erkek yada dişi at yada eşek yavrusu. KULUNDoğurganlığıyla ünlü Frigya Kraliçesi.NİOBEDoğurmamış dişi sığır.DÜVEDoğurması yakın olan hamile. AĞIRAYAKDoğuştan fikirlerin var olduğunu ileri süren görüş.NATİVİZMDoğuştan gelen huy.HULKDoğuştan kör.DARİRDoğuştan meme ucu yokluğu.ATELİDoğuştancılık. NATİVİZMDoğuya özgü bir duyarlılıkla Batı resim tekniğini birleştirdiği, fantastik öğeler de içeren figüratif yapıtlarıyla tanınmış ressamımız. BALKAN NACİ İSLİMYELİDoktor No, Rusya’dan Sevgilerle, Yıldırım Harekatı gibi James Bond filmleriyle tanınan İngiliz sinema yönetmeni. TERENCE YOUNG Doktorlar,hekimler.ETİBBADoktorların düz bağırsak ile kalın bağırsağın alt bölümlerinin gözle incelenmesinde kullandıkları ışıklı tüp.PROKTOSKOPDoktorların kulaklarına takarak insanların iç organlarını dinlemek için kullandıkları tıbbi alet.STETESKOPDoku bozukluğu.LEZYONDoku ölümü.NEKROZDoku.NESİÇDokubilim. HİSTOLOJİDokuma tezgahı çerçevelerinin gücü tellerine takılan ve içinden çözgü ipliği geçen küçük halka.NİRE Dokuma tezgahında enine atılan iplik,atkı.ARGAÇDokuma tezgahında tarağı tutan ağaç veya metal parça.TEFEDokuma tezgahındaki dişli araç.ÇIMBARDokuma,dokumalar,tekstil.MENSUCATDokumacıların kullandığı küçük kamış.NEYÇEDokumacılıkta atkı ipliğini sıkıştırmak için kullanılan,demirden yada ağaçtan yapılmış dişli araç.KİRKİTDokumacılıkta atkıların geçirildiği uzunlamasına ipler ÇÖZGÜDokumacılıkta kullanılan unlu yada çirişli sıvı.HAŞILDokumacılıkta,atkı ipliklerinin ayrı ayrı denetlenebilmesini olanaklı kılan tezgah. JAKAR Dokumacılıkta,mekikle enine atılan iplik.ATKIDokumada çözgüler arasından enine geçirilen iplik.ARGAÇDokumalar,tekstil. MENSUCAT Dokuması kalın,sık ve yumuşak,bir tür pamuklu bez. PAZENDokunaklı,etkili.PATETİKDokunma duyusu. LAMİSEDokunmuş kumaşlardaki tarak izlerini yok etmek için bu kumaşları bir bıçaktan geçirme işlemi. Sanayide kimi metalleri ve yüzeylerini parlatma. POLİSAJDokusunda altın ve gümüş tellerin de bulunduğu ipekli bir kumaş.SÜNDÜSDokusunda çoğunlukla gümüş ve altın renginde tel bulunan kumaş.LAMEDokuz dereceden oluşan,depremlerin gücünü ölçme birimi.RİCHTERDokuz milimetre çapında,İngiliz yapısı,hafif,kullanışı kolay bir tür makineli tüfek.STENDokuzuncu İsrail kralı. YORAM Dolama. Parmak çıbanı. ETYARANDolambaçlı, eğri büğrü, çapraşık. LAMELİFDolambaçlı,dolanarak giden.YILANKAVİDolandırıcı.AYYARDolaşma,gezinti.CEVELANDolayısıyla anlatmak,ima etmek.İMLEMEKDolgun,kalın,yağlı,tıknaz.TIKIZDolmuş yapan büyük at arabası. OMNİBÜS Dolmuş yapan uçak. ÇARTER Dolu,doldurulmuş.MEMLÜDolu,dolmuş.MEŞBUDolunay, mehtap, ayın on dördü . BEDİR AYASDolunay,mehtap.AYAŞDolunayda huyu değişen. AYSARDomalan’da denilen ve patatese benzeyen bir tür mantar.KEMEDomates,taze soğan,maydanoz gibi sebzelerle yapılan bir salata.BOSTANADomates. BANADURADomatese kırmızı rengini veren organik bileşik.LİKOPENDominik’in Uluslar arası kodu.DMADomuz lahanası,yılan yastığı gibi adlar da verilen ve yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki.NİVİKDomuz lahanası” da denilen ve yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki. NİVİKDomuz yavrusu. MOZAK Domuz.BOCUKDomuza benzer bir hayvan./ Yaban domuzu. PEKARİ Don Kişot’un atının adı.ROSİNANTEDon yağı ile yağlanmış ve et kısmı temizlenmiş inek derisi.MAKETADon, şalvar. TUMAN Donanım. TEÇHİZAT Donanma. ARMADADonanmalarda personel ve yük taşımada kullanılan en büyük filika.İŞKAMPAVİYADondurulmuş krema.FRİGODondurulmuş meyve suyundan yapılan bir tür pelte. ELMASİYE Dondurulmuş yada buzlu olarak hazırlanan içecek.FRAPEDonkişot’un atının adı. ROSİNANTEDonmuş et suyu ile şeker vs den yapılan billur gibi parlak ve şeffaf bir tatlı.ELMASİYEDonmuş lav akıntılarıyla kaplı alan.LEÇEDonmuş,donuk.CAMİTDonuk, şeffaf olmayan. OPAKDost,yakın arkadaş,kan kardeşi.KANKADost,yakın arkadaş.ENİSDostlar, arkadaşlar. İHVANDostlar.YARANDostluğunda ve inançlarında içten olan. MUHLİSDostoyevski’nin “Suç ve Ceza” adlı romanının baş kişisi. RASKOLNİKOVDown sendromlu.MONGOLDoyma,doymuşluk.İŞBADökme demir, font. PİK Dökme demiri eritmede kullanılan fırın.KUPOLDökülen tohumlarla ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl. ALAZA Dökülen yaprak. HAZALDökümcülerin kullandığı ağaçtan yapılmış kalıp. SAÇULA Döl değişimi gösteren bazı bitkilerdeki eşeysiz evre. SPOROFİTDöl kesesi.AMİNOSDöl verme yetkinliğine eren,baliğ.ERİNDöl yolu. VAGİNA Döllenmesiz üreme,döllenmesiz çoğalma. PARTENOJENEZ Döllenmiş yumurtaya, gelişmeye başladığı andan cenin olmasına kadar geçen sürede verilen ad.EMBRİYO Dölyatağı,rahim.UTERUSDönbaba, Turna gagası gibi adlar da verilen ve yapraklı dalları Ege bölgesinde sebze olarak kullanılan otsu bir bitki. İĞNELİK Dönbaba,turna gagası gibi adlar da verilen ve Ege yöresinde sebze olarak kullanılan otsu bir bitki.İĞNELİKDöneç. ROTORDönek, uğursuz. ALABACAK Dönem. RAVNTDönemeç. BÜK Dönemeçlerde otomobilin iki arka tekerinin aynı hızla dönmesini sağlayan dişli aygıt.DİFERANSİYELDönence.MEDARDönence.TROPİKADönümün dörtte biri kadar olan alan ölçüsü.EVLEKDönüş,geri gelme.AVDETDönüşümcülük. TRANSFORMİZM Dört beş metre boyunda ve tek kişilik bir spor yelkenlisi.LASERDört bölükten kurulan,bir binbaşının komutasında bulunan asker birliği.TABURDört buçuk ve yirmi altı metre ölçülerindeki alanda küçük toplarla oynanan bir spor dalı.BOCCEDört büyük Yahudi peygamberinden biri. YEŞUDört dizeli bir kıtada abba biçimindeki uyak dizilişine verilen ad.SARMAUYAKDört halifenin ilki. EBUBEKİR Dört İncil’den üçüncüsünün yazarı.LUKADört Japon çiçek süsleme okulundan biri. KODört kız ve dört erkek oyuncudan oluşan sekizer kişilik iki takım arasında oynanan ve basketbol ile hentbolun karışımı olan spor dalı.KORFBOLDört kişi arasında ve 48 kağıtla oynanan bir iskambil oyunu. REVERSİDört kişilik müzik topluluğu veya bu topluluğun çaldığı,söylediği parçalar.KUARTETDört köşe kesilmiş küçük hamur parçalarından yapılan yoğurtlu çorba.TUTMAÇDört köşe kesilmiş uzun direk.DİLMEDört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı.BURÇDört köşe yelkenlerin yan yakalarına,alt tarafa doğru bağlanan halat. BORİNADört şeyden oluşan,dörtlü.MURABBADört tekerlekli yaylı bir at arabası. BRİKDört tekerlekli, içinde dingillere paralel olarak düzenlenmiş karşılıklı iki oturma sırası bulunan üstü açılıp kapanabilen çift körüklü binek arabası. LANDO LANDONDört tekerlekli,hafif,bir tür gezinti arabası.KALESKADört tekerlekli,üstü kapalı,yaylı bir tür at arabası.TALİKADört telli bağlama.BULGARİDört tempolu bir dans.FOKSTROTDört yaşına kadar olan dişi manda.EVEREDört. CIHARDörtköşe yelkenleri boğarak yüzeylerini küçültme işi. CAMADANDörtlü. KUARTET Dörtlü.MURABBADörtte bir, çeyrek anlamında eski sözcük. RUBU Döşeme , divan gibi yerlere serilen , genellikle desenli , havsız , kalın , kıl veya yün dokuma. KİLİM Döşeme gereci plastik madde. MARLEYDöşeme sıvası. ŞAPDöşemecilikte kullanılan bir dolgu ve örtü malzemesi.TAHTAPAMUKDöşemecilikte kullanılan sentetik parke.LAMİNATDöşemelik bir kumaş cinsi. ÇATMADöşemelik olarak kullanılan kadifemsi kumaş cinsi. ŞÖNİLDöviz paritesinin alış ve satış değerlerinin serbest piyasa kurallarına göre Merkez Bankasının müdahalesi olmaksızın belirlenmesi.DALGALIKURDövülmüş et,bulgur ve soğanla yapılan ızgara köfte.ORUKDövülmüş sarımsak,yumurta sarısı ve zeytinyağından oluşan soğuk sos.AYOLİDövüşemeyecek duruma gelen bir boksörün karşılaşmayı bırakması. ABANDONE Dövüşken iri koç yada teke.KÖSEMENDren. AKAÇDuacı.DAİDudak sesleriyle başlayan kelimelerin ilk seslerini güçlükle söyleyen ve birkaç kez tekrarladıktan sonra arkasını getirebilen kimse.PEPEDul kadınlar. ERAMİLDul kalan kadının sadakatini göstermek üzere kendisini kurban etmesi şeklinde bir Hindu geleneği.SATİDuman rengi. FÜMEDuman.DUHANDumanı toplayıp bacaya vermeye yarayan çıkıntı.DAVLUMBAZDumlupınar denizatlısına 4 Nisan 1953’de çarparak batmasına neden olan İsveç yük gemisi.NABOLANDDurağan yıldız.SABİTEDurgun su. RAKİT Durmadan,habire.VİREDurum. HALETDuruşma.MURAFAADuvar içindeki kapaksız küçük dolap. TAKADuvar içindeki oyuk, raf,göz,hücre. NİŞDuvar lambası. APLİKDuvar örmekte kullanılmak için kalıplara dökülüp güneşte kurutulmuş saman ve balçık karışımı ilkel tuğla. KERPİÇDuvar örülürken büyük taşların arasına konulan ufak taşlar.HELİKDuvar resimleriyle ünlü Meksikalı ressam.DİEGO RİVERADuvar taşlarının ya da tuğlalarının harçla doldurulup üzerinden mala geçirilerek düzeltilen aralığı.DERZDuvar ve tavan süslemeleri yapan usta.NAKKAŞDuvara bitişik,alçak tahta sedir,kerevet.PEYKEDuvara ya da tavana püskürtülerek yapılan bir sıva türü. FASARİTDuvarcıların doğrultu bulmakta kullandıkları şakul ipi. PERESE Duvarda açılmış olan su deliği.AVGINDuvarda suyun geçmesine yarayan delik ya da üstü kapalı su yolu.AVGINDuvardaki taş yada tuğla sırası.REDEDuvarı berkitmek için taşların arasına yatay olarak yerleştirilen direk. HATILDuvarları boyamak için kullanılan sulandırılmış kireç yada boya.BADANADuvarları kaplayıp süslemek için kullanılan ve çiçek resimleriyle bezeli pişmiş balçık levha,fayans.ÇİNİDuvarları,yontulmamış ağaç gövdelerinin üst üste oturtulmasıyla oluşturulan ve Karadeniz Bölgesinde yaygın olan ev tipi.ÇANTIDuyarga, dokunma duyusu. LAMİSEDuyarga.ANTENDuygu kapanıklığı,duyumsamazlık. APATİDuygulu,içli,hassas.SANTİMANTALDuygulu. MÜTEHASSİS Duygusal, hikayeli türkü./ Serbest biçimli, romantik, müzik araçlarıyla çalınan yada şarkı olarak okunan yapıt. BALLADDuygusal,düşçü.ROMANESKDuygusuz, kayıtsız, uyuşuk. APATİKDuyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri. İMGEDuyular aracılığıyla edinilen izlenim.DUYUMDuyuların sağladığı bildirimleri tanıyamama rahatsızlığı.AGNOZİDuyusal, ruhsal ya da harekete ilişkin çok çeşitli rahatsızlıklarla tanımlanan psikonevroz. İSTERİ Düden de denilen ve karstik yörelerde kapalı havzaların sularını toplayan oyuk.SUBATANDüdenden daha geniş olan çukurlara verilen ad. UVALADüğme ve süs eşyası yapımında kullanılan bir deniz kabuklusu. ABALONDüğümler anlamında eski sözcük.UKADDüğün armağanı. SAÇI Düğün çiçeği de denilen bir süs bitkisi. SÜTLÜCEDüğün,balo vs eğlencelerde,spor karşılaşmalarında serpilen,küçük yuvarlak pul biçiminde kesilmiş renkli kağıt parçaları.KONFETİDüğünde oyundan sonra davulcunun topladığı para. ŞABAŞ Düğüne çağrılanlara düğün sahibince verilen hediye. DÜRÜDüğünün ertesi günü.PAÇAGÜNÜDükkan kepengi.DARABADümen kolu. YEKE Dümen kullanmakla görevli bilgili ve tecrübeli tayfa.SERDÜMENDümeni ortaya alarak gemiyi bulunduğu doğrultuda yürütme.VİYADünya çapında.CİHANŞÜMULDünya ile ahret.DAREYNDünya ve dünya ile ilgili her şey.MASİVADünyaca ünlü bir çevre örgütü.GREENPEACEDünyaca ünlü Champagne şaraplarının Fransa’da bulunan başlıca üretim merkezi.REİMSDünyada da ,ahrette de işe yaramayan adam.BURDünyada yalnızca Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde yetişen bir çiçek.YANARDÖNERDünyadaki bütün canlıların yaşadığı 16-20 km kalınlığında tabaka.BİYOSFERDünyadaki bütün Ortodoks kiliselerinde kullanılan ve yalnızca İstanbul’da hazırlanan kutsal yağ.MİRONDünyalar.ALEMİNDünyamızın damı. TİBETDünyanın Yedi harikasından biri sayılan Bodrum’daki anıtmezarıyla ünlü Karya kralı.MAUSOLOSDünyanın yedi harikasından biri olan Babil asma bahçelerini yaptıran efsanevi Asur kraliçesi.SEMİRAMİS Dünyanın bütün denizlerine yayılmış bir yumuşakça cinsi.ERATODünyanın büyük bir kısmını eline geçiren.CİHANGİRDünyanın en büyük adası.GRÖNLANDDünyanın ilk nükleer denizaltısının adı. NAUTİLUSDünyanın ilk ses üstü yolcu uçağı. CONCORDEDünyanın tek kuyruksuz kedi cinsinin adı.MANDünyanın yakınından 76 yılda bir geçen kuyruklu yıldız.HALLEYDünyanın yıl içinde güneşe en uzak olduğu nokta.AFELDünyaya ait olanlar,insanlar.ALEMİYANDürbün.IRAKGÖRÜR BAKAÇDürüst,iyi ahlaklı.ONATDürüstlük ilkesine aykırı hareket edilerek tüketicilerin farkına varamayacakları şekilde, bir malın içine değersiz veya daha düşük değerli madde karıştırılması. TAĞŞİŞDüş gücü.MUHAYYİLEDüşen,düşmüş,düşük.SAKITDüşkünler evi.DARÜLACEZEDüşkünlük, tutku. İPTİLADüşkünlük,talihsizlik.NİKBETDüşman toprağına yağma için yapılan akın.GARETDüşman,hasım. YAĞI ADUDüşmanın kafasından bir tutam saçı,altındaki deri parçasıyla birlikte savaş ganimeti olarak alma eylemi.Kafa derisi yüzme.SKALPDüşmanlık duygusu,kin besleme.NEFSANİYETDüşmanlık. ADAVETDüşme.SUKUTDüşsel.FANTASTİKDüşük gramajlı küçük boy ekmek. BAGETDüşük nitelikli,kötü anlamında argo sözcük.DANDİKDüşük sıcaklıklı bir yanardağ patlaması sonucunda ortaya çıkan,huni biçimli küçük krater.MAARDüşünce ve işinde aşırıya kaçmayan,ölçülü,ılıman.MUTEDİLDüşünceden çok aşka dayanan sanat eseri.GARAMİDüşünceden çok canlı duygulara ve aşklara dayanan sanat yapıtı. GARAMİDüşünceleri şeriat ilkelerine aykırı görüldüğünden,Memlük sultanının buyruğu üzerine,Halep’te derisi yüzülerek öldürülmüş olan Türk tasavvuf şairi.14. asır. NESİMİDüşüncenin tasarlayabileceği bütün üstün nitelikleri kendinde toplayan.İDEALDüşünme gücü. KARİNADüşünme,düşünce.FİKRETFİKİRDüşünmeden,yalnız kasların hareketiyle yapılan iş,hareket .Mekanik.MİHANİKİDüşünmenin bilincini belirten Japonca bir terim.İŞİKİDüşünüleni dolaylı olarak anlatan söz. KİNAYEDüşünülenin tersini söyleyerek yapılan ince alay. İRONİDüşünüp söyleme yeteneği. NATIKA Düşünüp taşınmadan,bir çırpıda. CEFFELKALEM Düşünüş biçimi. MANTALİTEDüşürme,aşağı atma.İSKATDüz dam, taraça. ŞATU Düz dokunmuş,açık saman renginde bir tür ipek kumaş.SADAKORDüz duruma getirilmiş,sağlamlaştırılmış.STABİLİZEDüz duruma getirme,düzleme. TESVİYEDüz kanatlılardan,bitkilere çok zarar veren bir böcek cinsi,termit.AKKARINCADüz kenarlı şapka. KANOTİYEDüz nehir gemisi. TOMBAZ Düz tepeli, sarp yamaçlı dağ, masa dağ. MESADüz toprak damlarda kirişlerin üzerine serpilip toprakla örtülen hasır.FEDREDüz ve ensiz bağ. BANTDüz yada desenli bir kumaştan kesilmiş motiflerin bir başka kumaşa işlenmiş durumu.APLİKEDüz yada kıvrımlı her çeşit yumuşak kumaş vb maddeden yapılan başlık.BONEDüz yakalı,önü ilikli bir tür ceket SETREDüz yazı.MENSURNESİRDüz yazıda uyak. SECİDüz,engebesiz toprak parçası. DÖLEKDüz,ince ve sık dokunmuş bir tür ipekli.PONJEDüzce ilinde bir kaplıca ve göl ve bir kaplıca.EFTENİDüzce ilinde doğal güzelliğiyle tanınmış bir şelale. SAMANDEREDüzce ilinde,doğal güzelliğiyle tanınmış beş şelalenin ortak adı. AYDINPINAR Düzce’nin Gölyaka ilçesinde bir şelale.GÜZELDEREDüzelme,iyileşme,iyilik.SALAHDüzelten,ıslah eden.MUSLİH.MUSAHHİHDüzeltilmiş bir ağaç parçasının yüzüne paralel çizgiler çizmeye arayan marangoz aleti.NİŞANGEÇDüzeltme amacıyla yapılan değişme.RÖTUŞDüzeltme,iyileştirme.ISLAHDüzen,hile. DEK.FENTDüzeni bozma,karışıklık çıkarma.İFSATDüzenleme. ARANJMANDüzenlenmiş arazinin yüzölçümünü bulup planını yapmaya yarayan alet. TAKEOMETRE Düzenleyen. NAZIM Düzenleyici. ARANJÖRDüzenli olarak ekim yapılan arazi. EKENEKDüzensiz şekilleri konu alan geometri dalı. FRAKTALDüzensiz yaşayan,pasaklı.ÇAPAÇULDüzensiz,karışık,darmadağınık. DANDİNİ Düzgün biçilmiş uzun ve ensiz tahta ÇITA .Düzgün konuşan.ELSENDüzgün konuşma ya da gerçeği belirtme. İRAPDüzgün sarılmış halat yumağı. RODA Düzgün söz söyleme kolaylığı. TALAKATDüzgün. ONAT Düzgünlük,tutarlılık.İNSİCAM
NASIL OYNANIR? Kapat * Sağdaki harfleri, fare ile istediğiniz kareye taşıyınız. * Zorluk Seviyesi Oyunun herhangi bir anında değiştirebilirsiniz! ZOR Bu seviyede, bulmacayı tam olarak tamamlayıncaya kadar herhangi bir ipucu verilmez. Tüm kelime ve harfleri doğru yerine koyduğunuzda tamamladığınız bildirilir. KOLAY Bu seviyede, doğru oluşturduğunuz her kelime yeşile boyanarak size ek bilgi verilir. ÇOK KOLAY Bu seviyede, doğru yerine koyduğunuz her harf yeşile boyanır. Böylece bulamadığınız kelimeleri, doğru harfler üzerinden ya da doğru harfleri deneme yanılmayla bulmaya çalışarak oluşturabilirsiniz. NOTLAR * Herhangi bir hücreye tıkladığınızda ya da harf koyduğunuzda altta ilgili sorular belirginleşecektir. Ya da alttan sorulara tıklayarak ilgili hücreleri görebilirsiniz. * Başarılar. Program, Tasarım ve Bulmacaları Hazırlayan Selim Gümüş 2009
Bulmaca; oyuncuların zeka, mantık, dikkat ve hafıza gibi zihinsel yeteneklerini kullanarak çözdükleri; yazılı, sözlü veya mekanik formatlardaki problemlerden oluşan genellikle tek kişilik oyun. Türkçede zeka oyunu kavramı da sıklıkla zeka ve mantığa dayalı bulmacaları tanımlamak için kullanılır. Bulmaca, habertürk bulmaca, HT bulmaca, Hürriyet Bulmaca, Sabah Bulmaca, Bulmaca çöz, Kare bulmaca, çengel Bulmaca, Zor çengel bulmaca, Kolay çengel bulmaca, Zor kare bulmaca, Kolay kare bulmaca, Posta kare bulmaca, posta çengel bulmaca, güncel bulmaca, posta gazetesi bulmaca cevapları, bulmaca cevabı, bulmacada nedir, bulmaca cevapları, anlamı nedir, kelime bulmaca, Kelime Bulmaca Oyunu, Kelime Avı Bulmaca, Posta Gazetesi Bulmaca çöz, Bulmaca Oyunları, Kare Bulmaca çöz, Resimli bulmacalar çöz, Telefonda bulmaca oyunları, çengel bulmaca kelime oyunu, Bulmaca çeşitleri, Kelime Bulmaca çöz, Gazete Bulmacalarında sorulan özleyen göreceği gelmek bulmaca cevabı İŞTİYAK Tavsiye Konular Kurumsal Egitimler Bulmaca Bulmaca Muhendislik Okulu
Gök nar odunu Gökmumu Gökgürültüsü Gökmar odunu Gök renkli tuğ sahibi Göktaşlarında bulunan demir, nikel ve kobalt karbür Gökırmak'ın eskiçağ'daki adı Gökkuşağı ,eleğimsağma Göktaşı çeşidi Gökle ilgili, göğe ait Göksel güçlerin tanrısı Göktaşı Göklerde dolaştığına inanılan kötücül bir varlık Gökada Gökmaviden yeşilimsi maviye kadar dönebilen, donuk tonlu değerli bir taş Gök taşlarında bulunan demir, nikel ve kobalt karbür Gökkuşağına anadolu'nun bazı yörelerinde verilen ad Gökküresinde üzerinde oniki burcun eşit olarak dağıldığı kuşak Gökçeada ve kısmen çanakkale ilinde yetiştirilen bir koyun türü Gök yakut da denilen süs taşı Gök rengi gözlü Gökova körfezine verilen ad Gökova körfezi kıyısında turistik bir belde Göklerin hakanı gök gibi büyükhan Gökbiliminin, matematik ve fiziğin temel kavramlarından yararlanarak en bel Gökkuzgunumsular takımının gökkuzgungiller familyasından, başı, kanatları mavi, boyun ve karnı yeşil göçücü kuş Gökbilimde güney açısına verilen ad Gökgürültüsünden korkma Gök tanrısı Gökçe güvercin Gök mavisi ile yeşilimsi mavi arasında değişen renklerde bulunan değerli taş Gök yakut Göklerin en yüksek katı Gökbilim,astronomi Gök rengi, mavi Gökgürültüsü, şimşek ve rüzgârla başlayan kısa süreli şiddetli yağmur Gökova körfezinin güney kıyısında doğal güzelliğiyle ünlü bir koy Gök ve ışık tanrısı Gökçeada’da yer alan ve yurdumuzun batıdaki en uç noktası olan burun Gökova körfezi'nin en güzel koylarından biri Gök ve ay gibi güzel olan Gökcisimlerinin yükseltisini ölçmekte kullanılan araç Gökler Gök Göktaşlarında bulunan dir demir çeşidi Gökle yerin birleşir gibi göründüğü çizgi Gökle yerin oğlu, kyklop’lardan biri Gök, gökyüzü Gök taşlarında rastlanan nikelli demir Gökçeada'nın eski adı Göktaşı, taş meteorit Göksu'nun eski adı Gökçeada'da yurdumuzun batıdaki en uç noktası olan burun Gömlek yapmakta kullanılan, çizgili ve ince bir pamuklu kumaş Gökyüzünün güneyinde bulunan bir takımyıldız Gönlü hoş Gönen çayı'nın ilkçağ'daki adı Göktürk devletinin batı bölümünün başkanına verilen unvan Gömlek eteği Göl ayağı Gölgesi düzlemsel bir yüzeye düşen basit bir çubuktan oluşmuş ilkel güneş saati Gölge Gölcüklerin kenarlarında yaşayan ,kızıl ayaklı, küçük parlak siyah bedenli, kın kanatlı böcek cinsi Gölgesinden ürken eşek Gökyüzü Gökyüzü ve dünya Gökyüzünün büyük bir kısmını veya tamamını kapatan, çizgili, lif veya düzgün görünüşteki grimsi veya mavimsi renkteki bulut tabakası Gönül açıklığı Gökyüzünün bulutsuz hali Gölgede kalan taraf Gönderilmiş Gökyüzü tanrısı Gömlek süsü Göktürk hakanı Göl kenarlarında biten bir çeşit saz Gömlek kolunu katlayarak çevirmek Gökyüzünden yer'e düşen, ancak büyüteç ya da mikroskopla görülebilen çok küçük taş parçası Gökyüzünün açık ve bulutsuz olması Gökyüzünün en parlak yıldızlarından biri Gökteki ay Gömülmüş olan, gömülü Gönderme kağıdı Gömülü bir şeyi yerden çıkarma Gökyüzündeki en parlak yıldızı Göktaşlarında bulunan tabii silikat Gömlek astarı Gönderme belgesi Göller yöresi'ni kapsayan tarihi bölge Gönül alıcı, sevgili Gökyüzüne ait olan, gök + nil olarak da düşünülebilir Gömlek üzerine giyilen kollu yelek Gömlek veya hırka üzerine giyilen kısa, hafif giysi Gömme dolap Göl suları yüzeyinde bulunan rüzgarla yer değiştirebilen canlılara verilen ad Gölgede oturma Göktürk devletinin kurucusu bumin kağanın kardeşi olan türk hakanı Gölge oyunda çalınan zile karagöz ustalarının verdiği ad Göl bilimi Gönlün gamdan ve tasadan yanması Gönderme, gönderilme Göktürkler'in başkenti Gömlek yeni Gönderilen şeyler, gönderiler Gölleri inceleyen bilim dalı Gönderilmiş, indirilmiş' anlamına gelen sözcük Gökten inen kitaplardan her biri Göl ve akarsu içlerinde biten ot Göllerde ve irmaklarda balık avlamakta kullanılan, altı düz küçük tekne Gölgeler Gölcük Gönül alıcı davranış Gömlekler Gönlü tok Göktürkler ve uygurlar dönemlerinde kağan muhafızlarına verilen genel bir ad Gökyakut”da denilen, mavi renkte değerli bir süs taşı Gökyüzü tanrıçası Göl Gönül akışı Göktürkler'de sıradan halka verilen ad Gömlek, pantalon vb. kıyafetlerin düğmesi Gölgede kalan yan Gölgelerden korkma Gönderme, yollama Gökyüzü gibi er Gönlüne korku düşürmek Gömülü hazine Göl üzerine yapılan ilkel ev Gölde yaşayan hayvan veya bitki Gönden yapılan kovanın dikişi arasında su sızan yer Gömülü, gömülmüş Gölgelik yer Gölde suyun boşaldığı yer Göl ördeği Gömlek, mintan Göktürk ve uygur ordularında, batı kanadının komutanlarına verilen unvan Göllerden korkma Gölgede kuruması için tütün yapraklarının asıldığı üstü kapalı yer Gölgelik Gönlü rahat, sessiz, sakin Göl kenarlarından çıkarılan ve çiçekçilikte kullanılan değerli bir toprak Gönül alıcı davranış, kompliman Gönül vermiş, aşık Gönül dostu Gönül eğlendiren kimse Gördüğü önemli işlerden dolayı bir kimseyi onurlandırmak amacıyla verilen m Gönül borcu Gönül kapan, herkesi kendine bağlayan Görenekler yoluyla yerleşmişolan tutum veya davranışbiçimi Görevden almak Gönüllü uluslararası hizmet görevleri Görerek bilme Gönüllü Görenek Görevdeşlik Gönül rahatlığı Gönül isteği Göreceği gelme, özleme Göreceli Görevi sadece şarap dağıtmak olan garson Gönül eri, kalender Gördek balığına verilen bir başka ad Göre, yanında Gördek balığı Görev, ödev Görev, fonksiyon Görgüsüz yiyici Gördek Gönüllü, istekli Gönüle düşen hatıralar Gönül şenliği Görgü Görgülü olma, deneyimli olma, deneyimlilik Görevlendirme Gönül temizliği Görecelik Gönül darlığı Görgüsüz, kaba saba kimse” anlamında argo sözcük Gönül kırıcı sözler söyleyen Görev Gönül okşayıcı söz Görevlilerin çalışma, başarı, davranış gibi durumlarının işlendiği dosya Gönül, can yakıcı Gönül daralacak ve sıkıntılı yerler Görevdışılık Gönüllü ve karşılıksız yapılan Görelilik Gören, görme ile ilgili, görebilmek Gönül ayartıcı, cilveli Gönül, yürek Gönül alma Görevden alma, işten uzaklaştırma Gönül dostu, gönüldaş Gönül yüceliği Gönye Görevden alma Görgüsüz, kaba saba kimse Görgülü, terbiyeli, olgun kimse Gönül kırıcı sözler söyleyen kimse Gönül eri,kalender Gönül bağı Görgüsüz, anlayışsız Görgüsüz, sonradan görme Görüntüyü elektriksel işaretlere çeviren sistem Görünüşe göre, görünüşte Görkem, heybet Görünüşte zararsız gibi duran ve küçük bir dokunuşta patlayan bir tür tuzak Görülen, seyredilen yer Görülen iyiliğe karşı şükretmek , hoşnut olmak Görsel bir sunumu içeren özel dosya Görme Görmüş geçirmiş, yaşlı kimse Görüntüleme Gösterge bilimi Görülen düşlerden anlam çıkarmaya çalışan kitap Görünmez olma Görkem, ihtişam, şatafat, tantana Görüntüsünün yalnızca gri tonlarla verildiği ve heykel ya da kabartma izlenimi verecek biçimde işlendiği resim tekniği Görülmek istenilen ol, hasreti çekilen ol Görmüş geçirmiş esk. Görsel etki Görme duyusunun yokluğu Görünüşte, görünüşe göre Görme yollarının x şeklinde çaprazlanması Görünüş, biçim Görme sinirinin retinaya girdiği yerin ödemli iltihabı Görüntü bozulması Görüngücülük Görüş ve düşünüş derecesi Görmezlikten gelme, göz yumma Görüntünün bir bölümünü başka bir görüntüye ya da aynı görüntünün farklı bir alanına kopyalama işlemi Göründüğü gibi olmayan, sinsi Görsel sanatlar ve mimarlıkta çok renklilik Görüntü keskinliğinin ölçüsü Görme zayıflığı. gece görememe, tavukkarası denilen göz hastalığı Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif ses Görsel, işitsel Gösteri cimnastiklerinde, cimnastikcilerin, araçlı ya da araçsız olarak birbirlerinin omuzlarında, dizlerinde oluşturdukları gösterişli ve düzenli biçimler Görme kuvveti Görgüsüz Görülebilen veya dokunulanilen herhangi bir şey Görme gücünde azalma Göstergebilim Görüş ve anlayışları birbirine uyan kimselerden her biri Görmemezliğe gelme Gösterge çizelgesi Görkemli, gözkamaştırıcı Görünmeyen bir varlığın etkisi altına girdiği sanılan kimseyi çeşitli yöntemlerle bu etkiden kurtarmaya çalışma Görüldüğünde ödenmesi gereken poliçelerin üzerine yazılan terim Görünmez alem Görünen, görünürde olan Görünüşe göre olacağı sanılan Görüngü Görünürdeki gemilerle haberleşmek için bir kıyı üzerine kurulmuş işaretleşm Gösterildikçe ödenmesi gereken poliçelere yazılan ve “görünce” anlamına gel Görülen âlemin ötesi Gösteri sanatlarında oyunculardan oluşan topluluk Görülen bir şeyi veya benzerini edinme isteği, gıpta Görmede hiçbir bozukluk olmadığı halde okuma yetisinin yok olması Görünüşleri, fizyolojik yapı ve görevleri bakımından kimi mukoza kıvrımları Görünüm Görme engellilik Görülmüş, tanık olunmuş Görümce Görünmeyen alem Gösteri sırasında kafesteki yırtıcı hayvanın oturduğu tabure Görkemli Görme özürlülerin alfebesinde 'kitap' kelimesinin yazılışı Görsel imajın, uyarımortadan kalktıktan sonra da devam etmesi Görsel sanatlar ve müzik alanlarında,1960’ların sonlarında newyork kentinde Gösteri Görücü Görsel sunumu içeren özel dosya Görmeyi inceleyen fizik dalı Görsel sanatlarda figürlerin çarpıtılmış gibi gösterildiği perspektif tekni Göstererek öğretme Görünüşü ve davranışı ile korku veren iri yarı adam Görüntü işleme programlarındaki netsizlik, bulanıklık Görme bozukluklarını ölçen cihaz Görüntüleri çekmeye yarayan aygıt Görüngü bilimi Görünümü papyon şeklinde olan, sabit iki noktaya olan uzaklıklarının çarpımı sabit olan noktaların geometrik yeri Görsel olarak hazırlanan bulmacalara verilen ad Görgüsüz, kaba, anlayışı kıt kimse Görüngecilik Görüşüp konuşma Görsel sanatlar ve müzik alanlarında, 1960'ların sonlarında newyork kentinde ortaya çıkan, biçimde aşırı sadeliği ve nesnel yaklaşımı savunan akım Görme bozukluğu Gösterge Götürü pazarlık Gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan Gövdesi taze iken yenen ve marul tatında olan yabani bir bitki Gösteriş, fiyaka Gösterişli, hoş, çalımlı Gövdesi iri, bacakları ince olan insan tipi Gösterme Gövdenin, göğüs ve pelvis bölgeleri arasındaki kısmı Götürü, toptan Gövdesi erişebilen çok yıllık bir bitki Gövdede şişkinlikle beliren bir hastalık Gövde ekseni üzerinde yaprakların diziliş şekli Gösteriş, caka Gövdesi , kabuğu soyulduktan sonra yenilen veya turşusu yapılan yumru köklü, beyaz çiçekli ve otsu bir bitki Göstermeden bir şey alma Göz alıcı ve gösterişli olma, debdebe, ihtişam, tantana, haşmet, şatafat Gövde heykeli Götürü olarak Gövdesinin ortası kum saati biçiminde boğumlu, iki yüzlü japon davullarının Gösterişli, şatafatlı Gösteriş meraklısı Gövdesi düzgün olayan kimse, anlamında yerel bir sözcük Gövdeden zararlı olabilecek derecede su kaybı Gösterme, ortaya çıkarma Gövdesi hindistan cevizi kabuğundan yapılmış uzun saplı saz Gösteriş Göz ağrısı Gövdeleri halkasız, başları göğüsle birleşik, ağız yapıları ısırıcı, sokucu Götürü iş yapan Gövdeye yapışan kan Gövde damarı Gösterişli Gövdesi uzun, kol ve bacakları kısa olduğu için tıknaz görünen insanlara ve irklara verilen ad Gösteriş, kabadayılık Gösterişi seven, varlıklı kimse Göz alıcı parlak renkleri olan bir papağan cinsi Götürü iş almak Götürdüğü yük ağır olduğundan eziyet çeken deve Göz alıcı parlak renkleri olan bir papağan Gövdesi kara beneklerle kaplı bir alabalık cinsi Gövde biçiminde açık kadrolu özel bir motosiklet Gösterişi ve özentisi olmayan Gövde Göz aldanması sonucu, motifleri yere açılmış yemeği andıran döşeme mozaiği Gövdesinin çevresi 30 metreyi aşabilen bir sıcak ülke ağacı Gösteriş, şatafat Gövdesi kızıl kırmızı, ayakları ve yelesi siyah renkli olan at Gösterişli, şatafatlı, oynak Göstermelik Gösterişli, yakışıklı Göz alıcı renkli yapraklarından dolayı süs bitkisi olarak yetiştirilen bir ağaççık Gövde yapısı Götürü, kabala, toptan Götürü bir iş için ödenen ücret Gövdesi kadına, kuyruğu yılana benzeyen bir ejder Göz yaşı dökme Göz içinde olan yağ Göz doktoru Göz yaşını yanağından parmağıyla silip gidermek Göz kapağının ağır ve kalın olması Göz küresinin ön bölümünü ve göz kapağının arka yüzünü örten ince, düz, par Göz önünde bulunmama Göz önünden kaybolma Göz boncuğu Göz altı morluklarını, yüzdeki renk farklılıklarını, sivilce ve pürüzleri g Göz ilacı Göz pınarları' anlamında eski sözcük Göz veya kaşla işaret etmek Göz kapağı üzerinde oluşan küçük kist Göz yumulma Göz yaşı Göz ayn-dide Göz küresi altındaki yapılarda bir yarık bulunması biçiminde ortaya çıkan doğumsal oluşum bozukluğu Göz erimi Göz bebeğinin doğuştan yokluğu Göz doktorluğu Göz değmesi Göz kırpma Göz kapağı derisnin altında beliren ve kabartı şeklinde küçük ur Göz ve göz hastalıkları ile uğraşan bilim dalı Göz hastalıkları kliniğ Göz kararı, aşağı yukarı Göz ucuyla bakmak Göz merceğinin işığı anormal kırmasından ileri gelen ve miyopluk, hipermetropluk ve astigmatikliği birlikte içeren görme kusuru Göz çukuru Göz kapağının doğuştan kısmen veya tamamen olmaması Göz içi muayenesinde kullanılan bir alet Göz hekimliği Göz dönmesi Göz dikilen yerler Göz organında bulunan ve fotonun ilk olarak çarptığı bir çeşit protein Göz tembelliği Göz içi basıncını ölçmeye yarayan aygıt Göz kapaklarının serbest kenarlarının dış tarafa kıvrılmaları Göz tansiyonu Göz küresi Göz yummak Göz ve göz hastalıkları ile uğraşan bilim dalı, gözbilim Göz bebeğinin küçülüp öyle kalması Göz göre göre, bile bile Göz Gözalıcı Göz değmek Göz küresinin arka kısmı Göz çukurunun radyolojik olarak incelenmesi Göz yaşının durması Göz küresinin arka duvarında bulunan ağ tabakanın merkezi bölgesine verilen ad Göz bilimci Göz bebeği Göz tansiyonu, tehlikeli bir göz hastalığı Göz kapaklarının tam kapatılamadığı bir hastalık türü Gözalıcı, alımlı, cafcaflı Göz yuvarının pigment ve kan damarlarını içeren katmanı Göz kapaklarının, özellikle kenar bölümlerinin iltihabı Göz kapaklarındaki bozukluk nedeniyle gözlerin tam kapanmaması hali Göz için sürme boyası Göz bebekleri Göz yaşları Göz alıcı, göze çarpıcı Göz yumma, hoşgörü ile karşılama, tolerans Göz kapağının bir defa açılıp kapanması Göz küresinin iltihabı Göz kurtçuğu olarak da bilinen parazit Göz kapağının içinde çıkan çıban Göz ucuyla bakma Göz kamaştırıcı ışık vererek yanan fişek Göz çukuru ekseninin yönünü tespit etmeye yarayan alet Göz hareketlerini kayıt tekniği Göz ucuyla bakan kişi Göz çukurları Göz ameliyatlarında göz kapaklarını açık ve göz yuvarını sabit tutmaya yarayan alet Göz küresinin düzenli aralıklarla ve istemdışı yinelenen gidip gelme hareke Göz kararması Göz kapaklarının bitiştiği yer Göz duyumlarının kısa bir süre devam etmesine dayanarak haraket yanılsaması veren eski optik cihazı Göz yanılması Göz boyası Göz işığı, gözde canlılık Göz bebeklerinin küçülüp öyle kalması Göz yaşarmak, ağlayacak duruma gelmek Göz değmesi ve nazara karşı göz kenarlarına sürülen bir ot Gözbilimci Gözde ışık ışınlarının retinada kırılma hatası gösterdiği optik bir rahatsı Gözde billur cisim yokluğu Gözenek Göze sürme çekmeye yarayan kemik veya fil dişinden yapılmış, ince ve uzun araç Gözcü, nöbetçi Göze ait Gözde bir kırılma kusuru Gözde sürekli çapak yapan bir göz hastalığı Göze girmiş, birince sevilip beğenilen Gözdeki arpacık Göze çekirdeğinde bulunan ve kromatin tanelerini taşıyan ağ biçimindeki ipliksi yapı Gözbebeklerinin eşitliği Gözde sarıya çalan kestane rengi Gözbebeğinin doğuştan yokluğu Gözetleme yeri Gözde iris ile billur cisim arasında bulunan boşluk Gözden geçirme, araştırma Gözcülerin nöbet tutmaları için yapılmış yer Gözdeki hareket kaslarının felci Gözbilim Gözde belirli bir bozukluk olmaksızın oluşan görme tembelliği Göze düşen çöp Gözde saydam tabaka ile iris arasında kalan boşluk Gözdeki ağ tabaka Gözdeki billur cismin saydamlığını yitirerek ağarmasından ileri gelen körlük Gözde 'gümne' denilen bir dumanlı hastalık görünmesi Göze takılan mercek Gözenekli bir peynir türü Gözde çatlak biçiminde görülen şekil bozukluğu Gözetleme,bakma anlamına gelen argo bir sözcük Gözbebeğimcz Göze ait sinirlerin felci sonucu göz kapağının düşmesi ve gözün haraket ede Gözde, lensin olmaması Gözaltında olan Gözbebekleri Gözden geçiricilik; gözden geçirerek yeniden düzenleme Göze kaçan küçük böcek Göze inen perde Gözenek, küçük delik Gözde iltihaplanma Gözden kayboluş Gözbağcı, büyücü Göze inen siyahlık Gözbebeği Gözbebeği üzerindeki leke Göze çarpan, alımlı Gözdeki canlılık Gözde ağtabakada yer alan, sarı renkli küçük çukur Gözeten, koruyan Gözdeki iris tabakasının iltihaplanması Göze çekilen sürme Göze sürme çekme Gözdeki iltihaplı hastalıkların genel adı Gözetlemek Gözünü kıpırdatmadan bir şeye bakıp durmak Gözü doymayan Gözün kirpikleri diplerinde çıkan sivilceler Gözün parlak olması Gözünün birisine sürme çekip diğerini unutan ve gömleğini ters giyen kadın Gözleri görmeyen Gözün optik sisteminin çeşitli uzaklıklara uyum yaparak net görmenin sağlanması Gözeyutarlığı Gözlemler, deneyler sonucu elde edilmiş şeylerin bütünü Gözün hem iç, hem dış kaslarını birden etkileyen felç Gözün renkli olan tabakası Gözlere parlaklık vermek için kullanılan eriyik Gözleme şeklinde pişirilen hamur işi Gözle görülmeyen, mor işının ötesinde yer alan,yapay olar da elde edilip tıpta kullanılan bir işınım, mor ötesi Gözü sürmeli Gözleri görmeyen, kör Gözetmen, gözetici Gözün saydam tabakasında oluşan zarsı çıkıntı Gözle inceleme Gözünün yaşı durmayıp akan Gözleyiciesk. Gözle görülür, elle tutulur şeyler, maddiyet Gözü, gönlü tok Gözleri büyük, rengi sarıya yakın bir kuşun adı Gözün küçük olması ve görme kuvvetinin zayıf olması Gözle görülür, elle tutulur şey Gözü açık, uyanık Gözle kaşla işaret Gözünün önünü görmeyen Gözün işığı kıran kısımlarındaki eğrilik nedeniyle net görememe durumu Gözün bütün tabakalarının iltihabı Gözleri ağrılı ve kirpikleri dökülmüş kimse Gözgü Gözünü dikip dikkatli dikkatli bakmak Gözler, pınarlar, kaynaklar Gözkapağı dışa dönük kimse Gözpınarları Gözleme çevirmeye yarayan uzun saplı, ağzı düz ağaç ya da demir araç Gözün ön odasına kan dolması Gözü hareket ettiren sinirlerden birisi Gözetleme Gözün saydam tabakasında meridyenlerin eşitsizliği yüzünden net görememe durumu Gözle görülmeyen, gizli Gözle görülmeyen, yapay olarak elde edilip tıpta kullanılan bir ışınım, ult Gözükapalı Gözler Gözün renkli tabaksı Gözlem Gözleme Gözün ağındaki kırmızılık Gözü tok Gözün iç basıncının fazlalaşması ile başgösteren hastalık Gözleme çevirmeye yarayan düz tahta Gözü az görenesk. Gözün siyahının maviye yakın olması Gözleme yağlamada kullanılan tavşan ayağı Gözlerinde ve agzında çıban olan deve yavrusu Gözle görülemeyecek kadar küçük canlı mikrop Gözle görülmeyen duyu ötesi şeyleri görerek ve duyarak algılama Gözetlemecilik Gözün kırma kusuru Gözün içini aydınlatıp görmek ve gözü muayene etmek için kullanılan aynaya verilen ad Gözün ışığı kırma yeteneğinin bozulması Gözetmen,gözetici Gözlemevi Gözü muayene etmek için kullanılan ayna Gözün dış zarı altında sıvı birikmesi Gözün kenarında birikmiş tortu Gözkapağı iltihabı Gözkapaklarının kirpikli kenarında oluşan iltihap Gözü kapalı inanılan düşünce, Gözlemde kullanılan savaş gemisi Gözsüz köstebek Gözü korkan kimse Gözün en iç tabakası, ağ tabaka Gözlem evi Gözün ışığa karşı aşırı duyarlılık kazanması nedeniyle ortaya çıkan rahatsı Gözün damar tabakasının kan damarları, melânositler, bağ dokusu hücreleri ve tellerince zengin gevşek bağ dokusundan oluşan kısmı Gözün ön bölümünde yer alan saydam katman Gözucu Gözü doğuştan değil de, sonradan kör olmuş adam Gözün saydam tabakasında bir yara veya çıbandan kalan ve görmeyi yavaş yavaş azaltan beyaz benek Gözleri yaradılıştan sürmeli olan kadın Gözün çok siyah ve büyük olması Gözmerceğinin kırılma gücünü ölçmeye yarayan araç Gözleyici Gri renkli, sise benzeyen fakat yere kadar inmeyen bulut tabakası, katmanbu Gram Gözyaşı kemiği bezesi Grafik ve görüntü dosyalarını depolamak için adobe sistemi tarafından geliştirilen epsf de denilen bir dosya biçemi standardı Gramofon plağı Grafik için hazırlanmış; resim, yazı, amblem ve fotoğrafların, milimetrik kâğıt ya da resim kâğıdı üzerine, gönyeli bir şekilde kesilerek yapıştırılması Granada çingenelerinin neşeli danslarından Gözyaşı kanallarının doğuştan yokluğu Grek söylencesinde sonsuza dek ceza çeken bir kişi Gri ya da boz renkli kediler için kullanılan sözcük Gri veya sarı renkte, etçil bir sinek cinsi Gril Gram negatif mikroplara karşı etkili, penisilin türevi ilk yarı sentetik antibiyotik Gramofon Grafik sanatının amblem, afiş, kitap kapağı, pul, broşür gibi hemen her dal bülent Gözyaşı taşı Gözyuvarlarında kaş dengesinin normal durumu Gözyaşımec. Grafik öğelerininbelirli bir çerçeve içinde dengeli olarak yerleştirilmesi Grafik sanatların bütün alanlarında ürün vermekle birlikte özellikle kitap erkal Gramofon avrat”, “karartma geceleri”, “çözülmeler” gibi filmleriyle tanınmı yusuf Granit kayaçlardan elde edilen bir kil türü Gravürcülerin bakır üzerine ince çizgiler çizmekte kullandıkları alet Gribe benzeyen bulaşıcı salgın hastalık Gözyaşı ile ilgili Granit Gri rengi oluşturan türkuaz, mor ve sarı miktarları Grifonu andıran köpek çeşidi Gramerde özne Gri ve esmer, karın tarafı açık renkli, başı siyah, kuyruğu uzun çok küçük bir güvercin Granitle aynı kimyasal yapıda, içinde mikrolitler olan kayaç Grafik işlerinin mimari ve mühendislik sistemleri için çizim ve planların b Grandi ve bocurum direkleriyle donatılmış iki direkli yelkenli tekne Gramerde biçim bilgisi, yapı bilgisi Gri veya sarı renkte, etçil bir sinek cinsi, çulluk sineği Gri ve siyah renkli,organik madde bakımından zengin çamur Gramerde yükleme durumu Gramerde çıkma durumu Gözyaşı kesesinin ameliyatla çıkartılması Gri renkli,sise benzeyen fakat yere kadar inmeyen bulut tabakası,katmanbulut Gramın yüzde biri Gözyaşı Grek alfabesinin son harfi Gri rengin çeşitli tonlarını kullanarak yapılan ve oyulmuş kabartma izlenim Grenada'nın başkenti Gözüpek Gözyaşı damlası Gözyaşı bezlerinin iltihaplanması Grandi direğinin en alt sereni ve bu serene çekilen yelken Gravür, desen ya da fotoğrafın yerleştirildiği çerçeve Grimm kardeşler 'in tanınmış bir masalı Grena gurubundan kromlu ve kalsiyumlu, yarı saydam yeşil renkli kristaller halinde bulunan mineral Gözyaşı kanalcığı içinde oluşan taş Grek uygarlığı Gözyuvarının pigment ve kan damarları içeren katmanı Grenada'nın plaka işareti Gözyaşı kesenin iltihaplanması Guatamala'nın başkenti Grup halinde sopa ve çelik çubukla oynanan bir oyun Guyana'da yetişen bir ağaçtan elde edilen kokulu sakız Guatemala'da konuşulan bir kızılderili dili Gübrelik Güç, kuvvet Güç vermek, güçlendirmek Gübrelerin toplandığı yer Guzine sobası Gücünü, hızını kaybetmek, yavaşlamak, gevşemek Güç beğenir, müşkülpesent Gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan Grip, paçavra hastalığı Guatr, guşa Gücünden yararlanmak için elde edilen buhar Guiseppe verdi’nin ünlü bir operası Gübre taşımakta kullanılan büyük kızak sepeti Guyana'lı zencilerin göğüslerine sardıkları kumaş parçası Grip, ingin, paçavra hastalığı Guatemala'da bir göl Güç durumlarda, davranışlarını ahlak kuralları yada düzenli bir düşünceden çok,çıkarlarına uyacak biçimde ayarlamayı amaçlayan tutum Gut hastalığına yakalanmayan köpek cinsi Güç beğenen kimse Grönland adasının başkenti Gübreleme Grup Güce, kuvvete ait, güçsel Guyana'da yetişen ağaç türü Guyana ve brezilya ormanlarında yetişen orman ağacı Guatrın cerrahi yolla çıkarılmasına verilen ad Guatemala’daki en büyük maya kenti ve tören merkezi Gücünü iyi örgütten, iyice kurumlaşmış ve hiyerarşik bir yapıya kavuşmuş bir kuruluştan alan siyaset adamı Gurbet, dışarı yer Gücenmiş, dargın, küskün Gururlanma Güç ve kuvvet sahibi kimse Gübreye dönüşen çöplerin toplandığı yer Guatemala para birimi Gübre, tezek Güç, iktidar elde etme Gugukgillerden siyah bir kuş Gusülhane Gübre Guatemala'nın para birimi Gücendirme Gruplar halinde toplanma, birikme Grönland'ın doğusunda norveç'e bağlı jan mayen adası'nda bulunan 2277 m. yüksekliğindeki yanardağ Guyan'da ve afrika'nın tropik kesiminde yetişen, tohumları yenebilen bir bitki Gücü'de denilen ve bez tezgahında ipliği ayarlayan tarak Gübrelerini toplamak için güvercinler için yapılmış kule Gübreliğe yakın olan tarla Gulliver'in seyahatleri adlı romandaki cüceler ülkesinin adı Grönland dili Gulyabani Gurbete gönderme Gücenme, gönlü kırılma Grup, kategori Gübreli toprak, tarla Guernsey'in plaka işareti Gübreyi dışarı atmak için ahırların duvarına açılan delik Gurur Grönland’ın batısındaki deniz Gurur, kibir, büyüklük Gururlu, kibirli, kendini beğenmiş adam Guam'ın başkenti Gübre sineği Gücüyle tanınmış Gurbet Güç, takat Gücenme Gurbete gitme Gübre ve kül ölçüsü olarak kullanılan çuval Grunus domestica olarak tanımlanan, gülgillerden, beyaz çiçekli bir ağaç ve Gübre böceği Guyana'da ve amazon bölgesinde yaşayantavuksular takımından bir kuş Gut, damla hastalığı Guatamala'nın plaka işareti Güç, kuvvet esk. Grönland'ın plaka işareti Grönland çevresinde güneye akan soğuksu akıntısı Gücü tükenmiş, yorgun, bitkin Gurbette yaşayan Güç bir bölümün çevrilmesinde işi sağlama bağlamak amacıyla, bu bölümün akla gelebilecek bütün değişik açılardan saptanması Gücenmek Guyana'nın başkenti Gübrelik deniz kumu Guatr Güçlü, kararlı Güçlük, sıkıntı Güçlük, korkulacak tehlikeli durum Güdüleme Güçsüz olmaktan korkma Güğümleri parlatmak için kullanılan araç Güçlü emici özelliklerinin yanı sıra dezenfektan etkileri de olan bir miner Güçlü kuvvetli han, altınordu devletinin kurucusu batuhan Güçlü, şiddetli etki Güç,takat Güçten çok yönteme dayanan, çıplak elle japon savunma tekniği Güçlü korku Güçlük, zorluk, sıkıntı Güçlü kuvvetli Güçlü ve beyaz bir işık vererek yanan, hidrokarbonlu bir gaz, sarımsak kokulu gaz Güçlü, kanlı yiğit Güçlü, becerikli Güçlü bir masal kuşu Güçlü, kuvvetli, sağlam Güçlü, cesur Güçlü hükümdar Güçlü, zinde, canlı Güçlü ve gösterişli, iri yarı kadın Güçlükle, ancak, zorla Güçsüz düşmek, yorulmak Güçlükle, uççuca, ancak Güçlü, kalabalık soydan Güçsüz, kuvvetsiz Güçlü erkek Güçlü özgünlüğü olan Güçlü ben men + güç Güçsüz, zayıf, aciz Güçlü, sağlam Güçlü soydan gelen Güdü Güdümlü Güçsüz, çelimsiz, zayıf yapılı Güftenin iki kıtası arasına, başına, sonuna da gelebilen, sözsüz çalınan parça Güçlü metalik bir sese sahip olan, sudan kökenli bir saz Güçlü, tuttuğunu koparan Güçlü, yürekli, bahadır Güçlü yiğit Güç Güçlü ve yüksek seslemüz. Güç, zor, engelli Güçlü bir ışık ya da parlaklık nedeniyle rahatça bakamaz olmak Güçlü, saygın soydan gelen Güçlü, değişmez töreleri olan, törelerine bağlıkimse Güçlükle tutuşan, koku, duman çıkarmadan büyük bir ısı vererek yanan bir tü Güçlüğü yenip bir yeri ele geçiren Güfte dizesi Güçlendirilmiş, güçlü Güçsüz bırakma Güçlü, güzel cins at, atların şahı Güçlü ve yüksek sesle Güğüm, ibrik Güdülenme Gül demeti Gül gibi güzel iz bırakan Gülarya” da denilen bir balık Gülün adı”, “foucault sarkacı” gibi romanlarıyla tanınmış italyan yazar umberto Gülşeni tarikatında ayinler sırasında okunan şiirler Güler yüzlü Gülgillerden, dalları kırmızımtırak, çiçekleri beyaz renkte, kiraza benzer Gülen, şen Gül ve menekşe kokulu tütün Gülgillerden dikenli bir bitki Gül renkli Gül yağı yapılırken yan ürün olarak elde edilen kokulu ve renksiz bir sıvı, Gülümsemenin insan fizyolojisi üzerindeki etkilerini inceleyen, yeni gelişmekte olan bir psikoloji dalı Gülünç bir biçimde giyinip süslenen kadın Gülgillerden bir ağaç ve bu ağacın muşmulaya benzeyen yemişi Gül gibi güzel kadın Gül şarabı Gülen kimse Gülen Gülgillerden, 6-10 m. yüksekliğinde bir ağaç, kokulu kiraz, idrisağacı Gül şeklinde yuvarlak motifler Gülgillerden, 6 10 metre yüksekliğinde bir ağaç, kokulu kiraz, idrisağacı Gül dalı Gülmece Gülden yapılmış içki Gül ağızlı Gül bahçesi Gülgiller familyasından habeşistan'da yetişen almaşık yapraklı, katmerli çiçekli ve dişi organı geniş tepecikli bir ağaç Güle ait olan, gülden gelen Gülünç derecede dar ve kısa giyinmiş olan. yersiz ve zamansız davranışları olan kimse Gül seli Gül gibi ince ve narin Güllerin açtığı ay, mayıs Gülgillerden; böğürtlen gibi çalı halinde, dikenli bir bitki Gülgillerden bir ağaç Gümleyerek esen rüzgâr Gül gibi güzel Gülünce dişlerin görünmesi Güleç, güler yüzlü Gül gibi güzel canlı Gülüt Gümrük deposu Güler yüzlülük Güleç Güle güle”, “büyük adam küçük aşk” gibi filmlerde de oynayan ve geçenlerde şükran Gülyağı Gül yaprağı Güldürücü ve komik kimseler Gülgillerden, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir ağaççık, erkeç Güllerin en bol açtığı zaman Gül gibi endamlı, zarif görünümlü Güldürü Gülünç kimse Gülgillerden; kendi kendine yetişen ve üzerine armut aşılanan bir ağaç Gülüş Gülgillerden, ılıman bölgelerde yetişen, çiçekleri pembe renkli bir ağaç Güleç yüzlü Gül yanaklı Güldürücü öyküler, fıkralar anlatıp hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyerek halkı eğlendiren kimse Gülgillerden bir bitki ve bu bitkinin duta benzeyen kokulu yemişi Gül fidanı Gül suyu Güldürücü soytarı kimse Güldeste Gül renkli, pembe Gül fidanına benzer dikenli bir çalı Güllük körfezi kıyısında, milas ilçesine bağlı turistik bir köy Gül toplayan, dağıtan Gülgillerden, 2-6 m yükseklikte, kışın yapraklarını dökmeyen, çiçekleri sal Gülen, sevinçli Gül saçan, gül serpen Gül gibi pembe tenli Gülünç derecede dar ve kısa giyinmiş olan Güher ve sühel” önadlı ünlü piyano ikilisinin soyadı Gül gibi, güle ait, gülden yapılmış Güldürücü, soytarı Gülgillerden bir ağaç, kuş kirazı, ılgıncar gelin Gülgillerden, sapları sürüngen, çiçekleri beyaz bir bitki Gülgillerden; kırlarda yabani olarak yetişen bir ağaç Gül gibi güzel bir soydan gelen Gülgillerden yabani bir ağaç ve bu ağacın mayhoş yemişi Gül gibi güzel hakan Gül toplayan Gülünç şeyler, güldürücü şeyler Gül dalı, güllerin kraliçesi Gülme, gülüş Gül fidanı gibi endamlı Gülgillerden, kaplamacılıkta kullanılan yabani bir ağaç, kuş kirazı Gümüş kakmacılıkta zemine çizilmiş desenin çevresindeki boşlukları çelik kalemler aracılığıyla vurarak indirmek Gümüş bir sikke Gümüşhane'nın şiran ilçesi yakınlarında bir şelale Gümüş ispanyol parası Gümüş simgesi Gümüş parlaklığında, bilinen en hafif element Gümüş üzerine ince siyah nakışlarla oluşturulan dağlama sanatı Gümüşbalığının küçüğü Gümrük idarelerinden mal çekmek isteyen kişilerin ellerinde bulunan konşime Gümüşhane ilinde, sarkıt ve dikitleriyle ünlü bir mağara Gümüşhane'nin torul ilçesinde, doğal güzelliğiyle tanınmış bir göl Gümüş sepet” de denilen ve pembe ya da beyaz renkli çiçekler açan bir saksı Gümüş veya altından yapılmış üzengi, at eyeri Gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenir ve kolayca tel durumuna getirilir bir element Gümrük muhafazasında çalışan işçi, kolcu Gümüş balığının küçüğü Gümüş'ün simgesi Gümüşhane da bir ilçe Gümüşhane ilinde,kayak merkezi olan bir dağ Gümrüklerde mallara değer biçen eksper Gümüş balıgı Gümrüklere gelen ticari eşyanın konulduğu, korunduğu yer, ardiye Gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşması Gümüşhane-bayburt karayolunda bir dağ ve geçit Gümüş yüzey üzerine, ince kalemle yapılan bir tür bezeme Gümüş beyazlığında bir element Gümüşhane yöresine özgü süt kaymağına un katılarak yapılan bir yiyecek Gümüş tabak Gümrüklere gelmiş ticari eşyanın konduğu, korunduğu yer Gümüşhane'nin 17 km. kuzeydoğusunda yer alan ünlü manastır Gümrük vergisi Gümrüklerde mallara değer biçen görevli Gümüş üstüne özel bir biçimle işlenen kara nakış Gümüşhane’de el dokuması halı Gümüşbalığı Gümrüklerde tüccarın ticari itibarına göre açılan cari hesap Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış Gümüş veya altın tellerden meydana getirilen motiflerlerle süslü Gümüş bilezik Gümüş, altın tellerden süsleme Gümüş para Gümüşe benzeyen, gümüş gibi olan Gümrük muhafazasında çalışan görevli, kolluk Gümüş balığına benzer bir küçük balık Gümüşhane'nin kelkit ilçesinde antik bir kent Gümüş boncuk Gümüş renkte sünek bir metal Gümrük işbirliği konseyi Gümüşhane'nin torul ilçesinde, tabiat parkı kapsamına alınan 18 krater gölünün ortak adı Gümüş parçası Gümüşhane ilinde kayak merkezi olan bir dağ Gümüşhane'nin eski adı Gümüşhane'nin bir ilçesi Gümüş renginde bir element Gün geçirmek Gündelikçi esk. Gündüzleyin yenilen bir öğün yemek Güncel, şimdiki Güneş ışınlarıyla bazı hastalıkların tedavisi Güneş gibi yiğit Gümüşsü beyaz renkte bir element Güneş doğmadan az önce, ufuktaki aydınlık Güneş ışınlarınla yapılan tedavi Gündelik iş elbisesi Günahtan sakınan Gündoğusundan esen rüzgar Güneş battıktan sonra gökte kum taneleri gibi görünen karışık yıldızlar Gündüzün başlangıcı Gün içindeki ilk ibadet Güneş işığı Gün içindeki dördüncü ibadet Günahkâr, suçlu, kabahatli Gümüşhane’nin on km. uzağında, sarkıt ye dikitleriyle tanınmış bir mağara Güneş battıktan sonra işınlarının yüksek bulutlar tarafından yansıtılması sonucunda, alplerin yüksek doruklarını saran ateş kırmızısı renk Gündüz sefası Günahlar Gümüşün üzerindeki siyah işleme Gündem Güneş ışınlarının organizma üzerindeki olumlu etkilerinden yararlanan tedav Günah Gündelik elbise Güneş işığının aydınlığı, nuru Günahtan sakınma,czüht Gün Güneş işınlarının hem insan hem de bütün canlılar üzerinde etkisini inceleyen bilim dalı Gümüşhane’nin torul ilçesine bağlı 1998 yılında ”tabiat parkı” kjapsamına Gün-tün eşitliği noktalarının her yıl pek az gerilemesi olayı Günahtan dönme Günahkârlar Gündüz iyi görmeyen karmaşık gözlü Gündüz gece eşitliği Günah işlenecek yerler Gündüzleri dinlenen, geceleri aktif olan canlılar Günah ve kötü şeyler Gündüz yırtıcıları Günah işleme Gün ışığı Günah veya sevap olmayan işler Günah kazanmak Gümüşhane’nin şiran ilçesinde bir şelale Gün al yaşa, kızıl renkli güneş Günahtan sakınma Gündüz aşırı uyuklama hali Güneş çarpması Güneş banyosu yapmak için düzenlenmiş kumsal Gümüşleri haddeden çeken kişi Güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum Güneş almayan yer Gün doğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar Güneş ışığını soğurarak bitkilerde karbon özümlemesini sağlayan ve bitkilere yeşil renklerini veren madde Gümüşhane’nin kelkit ilçesi ile erzincan sınırında, içinde yüzen adası da o Günbatından esen yel Günah işleme, allahu teala'nın beğenmediği işler Gümüşün nitrik asitte ergitilmesiyle elde edilen, havaya dayanıklı, işıkta bozulmayan beyaz kristal Gün işığının içeri girmesini önleyen bir tür kumaş cinsi Günah işlenen yer Günah ve sevabları yazan melek Gün gece eşitliği Gündüzleri açık alanlarda uçan takla böceği cinsi Günahtan sakınma, züht Günce Gündüz, gün Gündoğusu Gündüzlü Gün doğmadan sabaha karşı olan zaman Gündüz vakti Gümüşhane’nin torul ilçesinde bir yayla Günaydın hüzün”, “brahms’ı sever misiniz?”, “acı tebessüm” gibi romanlarıyl françois Güneş gibi tek Güneş ile ay Güncel Güneş biçiminde yapılan mücevher Güneş görmeyen yer Gün aşırı öğütülen zahire, harman zamanı veya ilkbaharda un kalmadığı vakit azar azar öğütülen zahire Gündüz sefası kahkaha Güneş tanrısı utu’nun uyuduğu oda Güneşin doğduğu yerler,doğu tarafları Güneş sisteminde çapı yaklaşık 3 km olan küçük gezegen Güneşin doğma zamanı Güneşin doğuşundan az önceki zaman Güneşin etkinliği sonucu atmosfere girip, yerin manyetik alanıyla etkileşimde bulunan yüklü parçacıkların oluşturduğu bir işıma Güneş'in karısı Güneş odası Güneş sisteminin 1993’de keşfedilen onuncu gezegeni Güneşin sembolü Güneş saati mili Güneşte solmuş renk Güneşin doğması Güneşin ağaç yapraklarından süzülmesiyle yarı aydınlanan yer Güneşin doğduğu yer, doğu Güneşin battığı yer, batı Güneş sistemindeki bilinen küçük gezegenlerin büyüklük sırasına göre ikinci Güneş’in yıl içinde iki kez ekvator’un tam üstüne gelmesi ile gün ve gece s Güneşte kum üstünde kurutulan et Güneşin doğuş zamanı Güneşe bakarak namaz vakitlerini bildiren kimse Güneş sistemi'deki en yüksek volkan ve dağ Güneş yada ay tutulması Güneş saati Güneş sisteminin bir gezegeni olduğu sanılan büyük bir gökcismi Güneş sisteminin, 1993'te keşfedilen onuncu gezegeni Güneş tutulması Güneş ve ay tutulmalarının yinelenmesini yaklaşık olarak bir kurala bağlayan 18 yıl onbir günlük dönem Güneşin yedi rengini ayrıştıran spektroskop Güneşlik yerleri seven sarkık yapraklı olan soğanlı bir bitki Güneş sisteminde uranüs ile plüton arasında yer alan 8. sıradaki gezegen Güneş kırıcı perde Güneşi bol olan yer Güneş Güneşe en uzak gezegen Güneşle ilgili Güneşin durumunu öğrenmek için, gölgesi ölçülen dikili taş Güneş sistemimizdeki 5. gezegen Güneşi ayarlamak ve yükseltmekten sorumlu tanrı Güneşlik Güneşin doğduğu yerler, doğu tarafları Güneş yüzeyinde irakgörürlerle seçilebilen küçük, dairesel görünüşlü, kıpırtılı parçacıklardan her biri Güneşi seven az su isteyen, bol çiçek açan bir bitki Güneşin batma zamanı, akşamüstü Güneşin çevresinde en hızlı dönen gezegen Güneşin doğmasından az önceki zaman, tan, sabahın erken vakti. tan yerinde Güneş sistemini kapsamlı bir şekilde incelemiş ve 700'ü aşkın yıldızın kesin konumunu saptamış ünlü danimarkalı astronomi bilgili Güneşte oturacak yer Güneşin, yıldızların açısal yüksekliğini ölçmeye yarayan bir alet Güneşin yıl içinde iki kez ekvator'un tam üstüne gelmesiyle gün ve gece sürelerinin eşitlenmesi Güneşte keş kurutmak Güneşe uzaklık sırasında yedinci olan ve güneş çevresindeki dolaşımını 84 Güneş tanrısı Güneş'ten korkma Güneşe en yakın gezegen Güneş ve ay, güneşli yer Güneşe bakan yamaç Güney afrika’da yetişen ve bazı türleri bahçelerde süs bitkisi olarak yetiş Güney afrika cumhuriyeti’ne yerleşmiş hollandalı sömürgecilere verilen ad Güney amerika'da daha çok at, eşek ve katırlarda görülen bir hastalık Güney amerika yerlileri arasında en yaygın dil öbeği Güney amerika'da yaban hayvanlarını yakalamakta kullanılan kement Güney amerika'da kızılderili halkın ülkelerinde toplumsal ve siyasal yaşamda belirleyici bir konuma gelmesini savunan hareket Güney amerika'da küçük militan gruplarla devrim yapma anlayışına verilen ad Güney amerika müziğinde kullanılan bir tür pan flüt Güney amerika'da ağaç kovuklarda yaşayan, kuyruğu boyundan uzun, geceleri dolaşan bir maymun türü Güneşte zahire kurutmak için çamurla sıvanmış, kenarlı geniş yer Güney afrika'da yaşayan yırtıcı memeli hayvan Güney afrika cumhuriyetinde yaşayan zenci bir halk Güney amerika yerlilerinin kullandığı bir tür kaval Güney afrika’da etrafı kazık ve sırıklarla çevrili kulübelerden oluşmuş köy Güneşte veya hafif ateşte kurutulmuş et Güney afrika'nın dört eyaletinden en küçüğü Güney amerika ormanlarında yaşayan çok iri bir kuş Güney afrika cumhuriyeti'nde 1948-1994 yılları arasında, ulusal parti hükümeti tarafından uygulanan irkçı ayrımcılık sistemi Güney amerika'da tatlı sularda yaşayan yırtıcı balık Güneşten, yağmurdan korunmak için ya da süs olarak bir şeyin ön kısmına çek Güney afrika cumhuriyetinde doğmuş veya uzun süredir orada yaşayan ve afrikans dili konuşan beyaz ırktan kişiler Güneşten yayılan ısı miktarını ölçmeye yarayan alet Güney amerika kerestesi Güneşte ya da hafif alevde kurutulmuş et Güney amerika' daki titicaca gölü' nde yaşayan bir halk Güney afrika'ya ilk yerleşen hollanda asıllı kimselere verilen ad Güney afrika’da göl Güneşten ve yğmurdan korunmak için ağaç ve dallarından oluşturulan barınak Güney amerika'da irmak Güney afrika'da konuşulan bantu dili Güney afrika’da yaşayan zenci bir halk Güney afrika cumhuriyeti'nin yasama merkezi başkenti Güney afrika cumhuriyeti'nin para birimi Güney almanya'da irmak Güneştopu da denilen bir süs bitkisi Güney afrika'ya özgü,tiz ses çıkaran,üflemeli bir çalgı Güneştopu Güney amerika bataklıklarında yaşayan kalın gagalı kuşlar familyası Güney afrika cumhuriyeti’nin plaka işareti… “mattei olayı”, “isa eboli’de erancesco Güney amerika ormanlarında yaşayan, mavi ve yeşil metalik yansımalı bir kuş Güney afrika kökenli, et verimi yüksek bir keçi ırkı Güney amerika' da küçük militan gruplarla devrim yapma anlayışına verilen ad Güney amerika kemiricisi Güneşten korunmak için bir yerin üzerine gerilen bez, naylon vs.’den yapılm Güney amerika'da dağ Güney almanya`da alp taraflarında oynanan halk dansı Güney amerika'da üretilen kaliteli bir kahve cinsi Güney altay şamanlarının en büyük tanrı ülgere verdikleri ad Güney afrika cumhuriyetinin plakası Güney amerika yerlilerinin kullandıkları kement Güney amerika yerlilerinin avadanlık yapımında kullanılan kamış üzerine işledikleri desenlerin adı Güney amerika edebiyatının önde gelen adlarından biri olup dilimize de çevr ernes Güney afrika'da bir irmak Güney amerika' da yaşayan ve leşle beslenen yırtıcı bir kuş Güney amerika'da bir nehir Güney afrika'da bir nehir Güney amerika' daki and dağları' nda yaşayan yerlilerin dinsel törenlerine verilen ad Güney amerika yerlilerinin oklarına sürdükleri çok güçlü bitkisel zehir Güney amerika ormanlarında yaşayan bir maymun cinsi Güney amerika kıtasında bir ülke Güney amerika futbol federasyonu Güney afrika’ya yerleşen hollandalı sömürgecilere verilen ad Güney amerika ormanlarında yaşayan bir kuş Güney amerika kartalı Güney afrika'nın yargı başkenti Güney amerika'da bir çöl Güney amerika' nın kuzeyindeki geniş otlaklara verilen ad Güney amerika ırmaklarında yaşayan bir balık Güney amerika'da köy kasaplarında kesilen sığırgillerden sağlanan ham derilere verilen ad Güney amerika ormanlarında yaşayan kemirgen bir hayvan Güney afrika ve zimbabve’de yaşayan bir halk Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et Güney amerika kokarcası Güney afrika'nın karakteristik bitki örtüsü Güney afrika cumhuriyeti'nin yönetsel başkenti Güney amerika'da sığır çobanlarına verilen ad Güney amerika'a yaşayan, orta boylu, kısa kuyrukulu, parlak kırmızı yüzlü bir maymun türü Güney amerika'da büyük çiftlik veya hayvan yetiştiriciliği tesisi Güney abd'de önemli bir su hattı Güney amerika kıtasında bir başkent Güney afrika cumhuriyetinde karroo'nun kuzeyindeki çıplak yaylalara boer'lerin verdikleri ad Güney amerika yerlilerinin kullandığı bir tür davul Güney afrika'da, denize kıyısı olmayan bir ülke Güney amerika'da köksaplı kütüğü olan süs bitkisi Güney amerika'da yaygın olarak görülen, sürekli yeşil kalan kozalaklı ağaç Güney amerika'da yaşayan bir maymun türü Güney amerika'nın tropikal bölgelerinde yetişen palmiye Güney amerika'da yaşayan dünyanın boyu 4-5 metreye ulaşan en büyük tatlı su balıklarından biri Güney amerika'da yaşayan iki kemirici türnün ortak adı Güney amerika'ya özgü değerli bir av hayvanı olarak kabul edilen tatli su balığı Güney amerika'da yaşayan küçük yapılı maymun Güney amerika'nın tropikal bölgelerinde yetişen tüysü yapraklı palmiye Güney amerika'da yaşayan iri kemirici bir hayvan Güney amerika’da yaşayan çok iri ve zehirsiz bir yılan Güney amerika'da yaşayan, çömlekçikuşu familyasından bir kuş Güney amerika'da yaşayan, orta boylu, kısa kuyruklu, parlak kırmızı yüzlü bir maymun Güney amerika’da yaşayan bir cins devekuşu Güney amerika'nın geniş kırlarında yaşayan, oldukça ince yapılı, külrenginde büyük kuş Güney amerika'da yetişen ve odunu doğramacılıkta kullanılan bir ağaç Güney amerika'da yaşayan ve gözleri ateş renginde olan karınca kuşu Güney amerika'da yaşayan bir cins deve kuşu Güney amerika'nın sıcak ve bataklık bölgelerinde yaşayan bir kuş Güney amerika'da yabanihayvanları yakalama da kullanılan kement Güney amerika'ya özgü,fırında ya da izgarada pişirilen sığır eti yemeği Güney amerika’da büyük sığır sürülerini güden çoban Güney amerika'da yetişen ve yaprakları peklik verici ve kan dindirici nitelikler taşıyan ağaççık Güney amerika'nın en uzun nehirlerinden biri Güney amerika’da yaşayan devekuşuna benzeyen bir kuş Güney amerika'nın tropikal ormanlarında yaşayan bir kuş Güney amerika'da yaşayan uzun kuyruklu bir tukan türü Güney amerika'nın tropikal bölgelerinde yetişen,armut büyüklüğünde ve lezzetli bir meyve Güney amerika'da yaşayan bir tukan türü Güney amerika'da yaşayan ve dünyanın en güçlü kuşu kabul edilen dev kartal Güney amerika'da yaşayan jibarolar'da özel işlemlerle portakal kadar küçültülen düşman kafasına verilen ad Güney amerika'da yaşayan kızılderili bir halk Güney amerika'da yaşayan kemirici bir hayvan Güney amerika'nın tropikal bölgelerinde yetişen ağaççık Güney amerika'ya özgü, özellikle peru ve bolivya'da yaygın olan ahşap ya da bambudan yapılan nefesli bir çalgı Güney amerika'da yaşayan çok iri bir akbaba cinsi Güney amerika'da yaşayan, kuyrukları uzun ve sarılıcı, yüzü kırmızı bir maymun türü Güney amerika’da yaşayan bir cins papağan Güney amerika'daki bozkırlara verilen ad Güney amerika'nın tropıkal bölgelerinde yaşayan ve tilkiye benzeyen yabani köpek Güney amerika’da topraktan yapılan nefesli bir çalgı Güney amerika'nın tatlı sularında yaşayan arapayma balığına verilen bir başka ad Güney amerika'nın ikinci büyük gölü Güney amerika'da yaşayan bir maymun cinsi Güney amerika'da yaşayan büyük su yılanı Güney amerika’da yaşayan jibarolar’da jivarolar da denir ,özel işlemlerle portakal kadar küçültülen düşman kafasına verilen ad Güney amerika'da yaşayan, tukan ailesinden, rengarenk tüylü bir kuş Güney hindistan'daki hindu mimarısınde, bir tağınağa giriş işlevi gören yapı Güney anadolu'da, 7500 yıllarına dayanan, çok geniş bir cilalı taş ve bakır devri yerleşimi Güney asya kıyılarıyla hint denizinde yaz ve kış mevsimlerinde birbirine ters yönlerden esen geniş alanlı rüzgar Güney amerika’da yaşayan ve “tepelitavuk” da denilen bir kuş Güney kutbunda bir deniz Güney amerika’da yünü için yetiştirilen evcil alpaka türü Güney ege ve akdeniz kıyısı bölgelerimizde çipura balığına verilen ad Güney denizlerindeki adalarda konuşulan, malezya ve ingilizce dillerinden alınmış sözcüklerin karışmasından oluşmuş ticaret dili Güney denizimiz Güney amerika’da yaşayan yırtıcı bir kuş Güney hindistan'da tapınak alanı içerisinde bulunan ve ritüel banyolar için kullanılan kutsal havuz Güney anadolu'da yaşayan ve halk edebiyatı şiir türlerinden birine adını vermiş olan türkmen boyu Güney kore'nin para birimi Güney anadolu'da yaşayan yörüklerde, parmakları gırtlağa dayayarak çıkarılan ve 'boğaz çalma' da denilen ezgili ses Güney doğu anadolu bölgesi'nin doğusunda yer alan bir dağ Güney amerika’da yetişen bir kaktüsten elde edilen ve “ejder meyvesi” de de Güney pasifik adalarında, dinsel törenlerde kullanılan ağaçtan oyulmuş direk Güney doğu asya ülkeleri ve çin'de yaygın olarak bulunan etnik grup Güney fransa'da, tarn çayı üzerinde şehir Güney amerika’da yetişen kusturucu bir bitki Güney norveç'teki bir sıradağ Güney italya'da tarihi bölge Güney amerika’da yaşayan ve “patagonya tavşanı” da denilen kemirgen bir hay Güney asya mutfağının vazgeçilmez baharatı Güney duğu asya ülkelerinin uluslararası birliği Güney hindistan'da yaşayan makak türü Güney amerikada bambu ve fundalardan oluşan bir tür maki formasyonu Güney amerika’da yaşayan ve zehirli yılanları yiyerek beslenen zehirsiz büy Güney anadolu'da, dalaman ve aksu irmakları arasındaki bölge Güney anadolu'daki konar göçer türkmenler arasında göç kervanını yöneten genç kıza verilen ad Güney honduras'ta liman Güney anadolu'da yabani olarak bulunan ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen kırmızı çiçekli otsu bir bitki Güney romanya topraklarında bucegi dağları'ndan doğarak tuna nehri ile birleşen bir akarsu Güney kore halk cumhuriyetinde faaliyetlerde bulunan dini bir tarikat Güney italya'nın campania bölgesinde bulunan antik liman kenti Güney gökkürede yer alan bir takımyıldız Güney anadolu'da yaşayan türkmenler arasında yaygın olan ve 'karadüzen' de denilen telli çalgı Güney arabistan'da bir arap kabilesi Güney anadolu'da bir akarsu Güney avrupa'da yetişen bir ardıç türü Güney arnavutluk'ta bir akarsu Güney israil'de mısır, ürdün, israil arasında yer alan çöl Güney hindistan'da tamil yeni yılının kullandığı büyük hindu bayramı Güney brezilya kıyılarında görülen soğuk dalgası Güney anadolu'ya özgü, buz kırıkları ve şerbetle yapılan serin içecek Güney koreli otomobil üreticisi firma Güney amerika’nın nemli ormanlarında yaşayan kemirici bir hayvan Güney anadolu'da yaşayan yörüklerde, 'boğaz çalma' da denilen, parmakları gırtlağa dayayarak ezgili sesler çıkarma geleneği Güney amerika’da yetişen ve bu kıtadaki bir ülkeye adını veren ağaç Güney ispanya' ya özgü soğuk içilen domates, salatalık, biber ezme çorbası Güney doğu anadolu'da işkembe dolmasına verilen ad Güney fransa'da yetişen, bordeuax şaraplarında kullanılan bir çeşit kırmızı üzüm Güney anadolu’da yetişen,patatese ve yer elmasına benzer yumruları yiyecek olarak kullanılan otsu bir bitki Güney amerika’da yaşayan ve keseliler üst takımının bir familyasını oluştur Güney marmara bölgesinde gösterişe meraklı anlamında kullanınlan yöresel sözcük Güney fransa, italya ve ispanya 'da konuşulan bir latin dili Güney kore'de kent Güney doğu anadolu bölgesinde yetiştirilen bir koyun ırkı Güney mısır'da nil irmağı kıyısında bir kent Güney mısır'da bulunan antik tapınak Güney doğu anadolu'da dağ hisarı Güney amerika’da yaşayan, dünyanın en büyük tatlı su balıklarından biri Güney amerika’daki dağ sırası Güney asya'da yetişen, meyvesi yenebilen, sert odunu yapı işlerinde kullanılan ağaç Güney kore para birimi Güney doğu anadolu'da yetiştirilen halep ve kılkeçisinden melezlendirilmiş, çok uzun siyah kıllı bir keçi türü Güney doğu asya'da bir kıyı ülkesi Güney kutbunda yaşayan bir kuş Güney kutubunda bir deniz Güney kore'nin ikinci büyük kenti Güney amerika’da yaşayan ve patagonya tavşanı da denilen bir hayvan Güney israil ve necef çölü'nün en büyük şehri Güney asya kökenli din ve felsefe Güney fransa'da bir kent Güney italya'da küçük bir göl Güney asya’da hindu erkeklerinin geleneksel giysisi Güney kore'nin başkenti Güney rüzgârı Güneydoğu anadolu'ya özgü mırra adlı kahvenin kaynatıldığı bakır cezve Güneydoğu asya uluslar topluluğu Güney ve güneydoğu anadolu da halk arasında domatese verilen ad Güney-doğu asya'daki en uzun nehir Güney yeme'nin başkenti Güneydoğu asya ülkeleri ve çin'de yaygın olarak bulunan etnik grup Güney yarım kürede yetişen çiçekli bir bitki Güneydoğu anadolu’nun bazı yörelerinde yetiştirilen bir koyun cinsi Güney, güney rüzgarı, kaba yel Güneydoğu anadolu ile irak türk bölgesinde ezgiyle söylenen mani Güneydoğu anadolu'ya özgü acı kahve Güneydoğu afrika'da bir ülke Güneybatı afrika'da bir ülke Güney sakson krallığının kurucusu sayılan anglosakson hükümdarı Güneybatı bulgaristan'da sıradağ Güney sahrada doğudan veya kuzey doğudan esen bir rüzgar Güneybatı pakistan, güneybatı afganistan ve güneydoğu iran'ı kapsayan geniş bölge Güneydoğu anadolu'da, özellikle mardin yöresinde yaşayan bir topluluk Güney ve tropikal amerika'da yetişen bir ağaç Güneydoğu asya'da özellikle laos'ta kullanılan ağızlı org Güney Güneydoğu anadolu bölgesinde yetiştirilen bir koyun ırkı Güney yarımkürede bulunan parlak bir yıldız Güneydoğu asya'da yaşayan bir halk Güney yarımkürede bulunan parlak yıldız, yıldırak Güneydoğu anadolu'da zikir ayinlerinde kullanılan büyük tef Güney sibirya'da yaşayan altay türklerinin destanı Güney sibirya keçisinin kaba kılları alınmış derisi Güneydoğu asya uluslar birliği'nin simgesi Güney ve orta amerika'da yaşayan, postu benekli ve iri gövdeli bir hayvan Güneybatı rüzgarı Güneydoğu anadolu'da her işe karşı merakı olan anlamında kullanılan terim Güneydoğu anadolu'da yetiştirilen yerli koyun irkı Güneydoğu asya'da yetişen ve mobilya yapımında kullanılan bir cins kamış Güneydoğu asya'da konuşulan day dillerine bağlı dil Güneydoğu anadolu'da çocuk sahibi olamayan kadınların tedavisinde kullanılan, bele sarılarak kullanılan, yumurta ve sabun karıştırılarak hazırlanan ilaç Güneybatı fransa'da üretilen bir şarap Güneydoğu asya'da yetişen, hep yeşil, sapsız, ince uzun yapraklı ağaç Güneydoğu anadolu'ya özgü, çekilmiş mercimek, bulgur ve soğanla yapılan bir yemek Güneydoğu asya'da bir irmak Güneydoğu asya'da pirinç unundan yapılan galetaya verilen ad Güneyde yaz kış, yeşil olan yer, mera Güneydoğu asya'da yetişen bir orman ağacı Güneydoğu asya' da yaşayan kuyruklu bir maymun Güneydoğu asya'da yetişen ve meşeye benzeyen bir ağaç Güneydoğu anadolu bölgesi'nde, hakkari bölümünde dağ kütlesi Güneydoğu asya ülkeleri birliği Güneydoğu anadolu'da tahtadan yapılan ve rahle de denilen alçak oturak Güneydoğu anadolu'da çitlembik ağacına ve bu ağaçtan elde edilerek sabun yapımında kullanılan yağa verilen ad Güney sincan uygur özerk bölgesi'nde bir nehir Güneydoğu anadolu'da antik kent Güneydoğu asya'da bir yanardağ Güney slavlarında, özellikle orta ve yeni çağlarda gelişen ataerkil ve ortakçı kuruluş Güney vietnam'da bir akarsu Güney vietnam'da bir il Güneydoğu'dan esen rüzgar Gürcülerin kendilerine verdiği isim Güreşme, güreş Gürcistan'ın para birimi Güreş için yetiştirilmiş erkek deve Gürcülerin kavimsel boylarından biri Güneydoğu avusturya ve batı macaristan'da bulunan tuna'nın bir kolu olan nehir Günün başlangıcını belirleyen görüntü Gürcistanda yapılan peynirli pide Günümüzde kullanılmakta olan takvim türünün adı Gürcü kahraman Gürcü kökenli bir halk Gürcistan'da soylu kabul edilen kimselere verilen ad Güreşte rakibinin altına girerek onu sırtüstü getirmeyi amaçlayan bir oyun Günümüzde kolomb öncesi en ünlü kenti Günümüzde arizona eyaletini oluşturan topraklarda yaşamış kuzey amerika yerlileri Gürcü kayıtlarına göre altından, eli kılıçlı bir asker figürü Güneydoğu asya'daki en uzun nehir Gürcistan'da kent Gür erkek sesi Güreş boğası yetiştiren kimseye ait sığır sürüsü Gür kaynak Gürcistan'da nah dillerinden birini konuşan kuzey kafkas kökenli halk Güreşler için boğa yetiştiren kimse Günümüzde internet bağlantısı için en çok kullanılan bağlantı tekniği Güneydoğu fransa'da vaucluse idari çevresinin merkezi Gürcülerin bir kolu Gürcistan topraklarında bir kale Günümüze ulaşmış değerli taşlar içinde en uzun tarihi olan çok büyük elmas Günümüzden üç yüz milyon yıl önce ortaya çıkmış ve soyu tükenmiş kafadan bacaklılar gurubunun genel adı Gürgengillerden, kerestelik bir ağaç cinsi Günün başlangıcı Günlük okunan duaların bir bölümü Gürcistan'ın başkenti Güreşte yasaklanmış olan tehlikeli bir oyun Günümüzde de, geleneksel japon tiyatrosunda uygulanan 'gagaku' müziği eşliğinde saray dansı Günün yiğidi Günler, gündüzler' anlamında eski sözcük Güneydoğu asya'da,assam'dan vietnam'a kadar,bataklıklarda sürüler halinde yaşayan geyik Günlük yaşama ait küçük ve geçici belgeleri toplama şeklinde koleksiyonculuk Günümüzden yaklaşık iki milyon yıl önce, kaba işlenmiş çakıl taşlarından kesici aletlerin kullanıldığı kültür Günümüz modern toplumlarının genelinde görülmekte olan evlilik türü Gürcistan'ın tarihsel ve coğrafi bölgelerinden biri Günlük olayların yazıldığı defter Günler Güreşçi, pehlivan Gürebi' de denilen, küçük bir orak şeklinde kesici alet Güreş meydanı, karşılaşma yapılacak yer Günümüzde yaklaşık olarak konya ve karaman illerinin güneybatı;antalya'nın ise kuzeydoğu kesimlerini kapsayan bölgenin antik dönemlerdeki adı Gürcistan'ın en önemli limanlarından biri Gürcistan müziğine özgü bir tür kaval Günümüzde fransa sınırları içinde kalan, geçmişte bağımsız krallık ve dükalık olan bölge Günlük yiyecek Güneydoğu bulgaristan'da nehir Güneydoğu asya’da yetişen ve zeytine benzer meyveleri olan bir palmiye Gürcistan'ın tarihsel hereti bölgesinin doğu bölümüne verilen ad Güreş meydancısı Gürcistan'da bulunan dünyanın en derin mağarası Güreşte ayaktan yakalamak Gürcistan'da bir bölge Gürcistan'ın tarihsel-coğrafi bölgelerinden biri Gür bitki Gürgengillerden, dişi çiçekleri küçük ve sarımtırak, erkek çiçekleri püskül biçiminde olan, kerestesi kolay işlenebilir bir ağaç Günümüzde kuzeydoğu çin'de olan mançurya kökenli tunguz halkı Gürcistan'ın güneybatı ucunda özerk bir cumhuriyet Gürcistan'da bir kent Güreş donunun apışarası bölümü Gürcistan'ın batısında, tarihsel bölgelerden biri Güneydoğu iran'ın fars eyaleti'nde özellikle şiraz çevresinde yaşayan ve hala ağırlıklı olarak göçebe bir türk halkı Güneydoğu asyada yaşıyan bir halk Günlük yaşamda teknolojide maddelerin elektriksel kimyasal ya da mekanik yolla aşınması Gürcistan'da rion irmağının suladığı bölge Günümüzde yaklaşık olarak yozgat ilinin kapsadığı topraklarda, kurulmuş yönetim birimine verilen ad Günümüzde hatay ve gaziantep yörelerinde görülen, geleneksel türk güreşlerinden biri Güreş meydanları Güneydoğu asya’da yaşayan yabani öküz Günümüz ahtapot ve kalamarlarına akraba olan soyu tükenmiş kafadan ayaklılar cinsi Gürcülerin önemli bir bütününü oluşturan halk kütlesi Günün öğle akşam arasındaki bölümü Güreşte ayağı kapılan güreşçinin, rakibinin ayağını tutmasıyla ortaya çıkan geçersizlik durumu Güneydoğu asya'ya özgü, iki takım halinde oynanan, tenisi andıran eski spor Gürcü yahudileri tarafından konuşulan kafkasya dili Günümüz türkiye topraklarında yapımı tamamlanan ve kullanıma sunulan ilk buharlı gemi Gürcistan Gürgengillerin, kerestesinden yararlanılan beyaz kabuklu bir türü Güven, sevinçli, dayanak, yardım Güverte döşemesine bindirilen kemerelerin arasındaki kıza çıtalar Güve Güvercin palazı Güvenilir, sağlam karakterli kimse Gürültüölçer Güverte üstündeki borda kaplaması Güven mektubunu sunduğu devlet tarafından memnuniyetle karşılanan diplomasi temsilcisi için kullanılan terim Gürültüden ağır duyar olmak Güven mektubu Güvercin yakalamak için kullanılan bir çeşit ağ Güvercin cinsinden bir av kuşu Gürültü Güven duyma Güvercin Güvercin büyüklüğünde siyah bir kuş Güvey traşı Güve' de denilen böcek Gürültü patırtı Güvercinlik Güvenli, güvenilir Güvenilir, inanılır kimse Gürlükle ilgili, gür olan Güvercin sesi Gürleyen ve şimşek çakan Güvercinle yollanan mektup Güveretenin döşenebilmesi için posta uçlarını birleştiren, enine konan kısımlardır Güvenilir bir yere sığınma Güve ilacı Gürültü çıkaran ufak çocuk Güvercin kanadı Güvercine benzeyen bir çeşit orman kuşu Güvenilir olma Güverte Güvence Güvenilir, dürüst şair, halk şairi Güverteyi yağmur ve güneşten korumak için güverte üzeriene açılan branda veya başka bir malzememden yapılmış örtü Güvenilir, dost kişi Güvercin kuşu Güveçten daha küçük toprak kap Güvenilir Güvercin yavrusu Güvertedeki suyun denize akıtılabilmesi için yalı kütükleri üzerinden bordaya açılan oluklu delikler Güvercin büyüklüğünde, eti yenen bir kuş Gürültü, ayak sesine benzer ses Güvercinlerin bacak tüyü Güverte ve borda kaplama tahtalarının arasındaki çizgi Güverte borda kaplama tahtalarının yan yana gelmeleri sonucu aralarında oluşan çizgi Gürültü, patırtı, telaş, karmakarışık durum Güveler familyasından küçük bir kelebek Güverte locasının altındaki demir kol Güvenilir ve sadık insan Gürz, topuz Güvercinlerin yanaklarında bulunan zülüflere verilen ad Güvenliği sağlamakla görevli kişilerin içinde bulunduğu konut Güven Güvenlik Gürültü, bağrışma Gürültüye boğmak Güzel kadınlardan korkma Güz yağmuru Güveyin gelinin babasına verdiği para, ağırlık Güzel yüz Güzel el yazısı demek Güzel pembe çiçekli ağaç veya ağaççık Güzel kokulu bir tür küçük kavun Güveyfeneri Güzel kokular Güzel bir görünüş karşısında kendinden geçercesine sessiz bir coşkuya dalma Güzel koku veren,iri ve uzun taneli pirinç Güzel yemekler yedirme Güzel kız iole’nin babası Güz çimeni Güz ekinlerinin yeşerme zamanı Güzel konuşma yeteneği Güzel söyleme ve yazma yeteneği Güzel ve çevik at Güzel ve alçak sesle şarkı söyleme Güzel kokulu çiçekler açan bir ağaççık Güzel ses Güzel söz söyleme kolaylığı Güzel el yazısı Güzel konuşan kendini toplantılarda konuşmasıyla sevdiren kişi Güzel sanatlarda klasik çağ öncesinden kalan. eskil Güzel öten, güzel ötüşlü Güzel vücutlu, güzellik Güzel ve inandırıcı konuşma Güzel kokulu beyaz çiçekler açan ağaççık Güzel, hoş, nefis Güzel yazı sanatı Güz mevsiminden önce biten ot Güzel avrat otundan elde edilen ve hekimlikte yararlanılan zehirli bir madde Güzel ve beyaz deve Güzel koku yaymak Güveyin geline verdiği ağırlık, nikah akçesi, yüzgörümlüğü Güz ve bahar aylarında bahçelerdeki ağaç yaprakları ve çerçöpün bir yere toplanarak yakılması Güzel konuşan Güzel kokulu bir süs çiçeği Güzel kokulu, sarı renkte, uzunca bir kavun türü Güzel söz söyleyen, konuşkan Güzel, iyi ahlaklı - zeki, bilgili kadın Güzel ve iri çiçekli bir süs bitkisi Güzel kokulu, değişik renkli çiçekleri olan bir süs bitkisi Güzel, ince ,zarif kadın Güzel şiirler söyliyen şair Güzel sevgili Güzel giyimli, çok şık Güzel sanatlar evi Güzel ve alımlı kadın Güzel söz söyleme ve yazma kabiliyetleri Güzel olmayan renk, kötü, fena renk Güzel öten kuş Güzel kokan Güzel kokulu çiçekleri olan tırmanıcı bir bitki Güzel kokuları seven Güzel kokulu yaprakları yemeklere konan, nane ve yaban kekiğinin ortak adı Güzel, hoş, nef Güzel avrat otu Güzel, hoş Güzel sanatlarda çıplak çocuk ya da küçük aşk tanrısı figürü Güzel ahlak Güzel, hoş kadın Güzel kokulu bir ot Güzel kokunun yayılması Güzel kokulu bir kavun türü Güzel renkli bir akvaryum balığı Güveyotu Güzel sanat Güzel ve faydalı şeyler Güzel bir manzara görmesi için yerden yükseltilerek inşa edilen yapı Güzel ötüşlü bir kuş Güzel sanatlarda isa'nın çarmıha gerileceği tepeye tırmandığını gören meryem ananın geçirdiği baygınlık ve acıyı işleyen tablolara verilen ad Güzel kokulu Güzel avratotu Güzel yemek Güzel sanatlarda, hazreti isa çarmıha gerildiği sırada meryem'in üzüntüsünü işleyen yapıtlara verilen ad Güzel bir rastlantı olarak, ne mutlu Güzel, iyi kadın anlamında kullanılan bir sözcük Güzel koku Güzel, iyi, hoş Güzel kokulu boz renkte bir yayla çiçeğinin ismi Güzel sesli bir kuş Güzel söz söyleme sanatı Güz armudu Güzel çiçekleri için seralarda yetiştirilen orkide cinsi Güzel çiçekli bir süs bitkisi Güzel huy Güvey Güzel sanatlarda klasik çağ öncesinden kalan Habeş hükümdarlarına verilen unvan Haber yayma Güzel, latif, şirin Haber getiren Haberleşmeye yarayan bir tür süratli vapur Güzel, süslü, parlak Güzellik taşıyan Haber ajansı kısa Haberci Güzellik Habeş diyarında yaşadığı sanılan efsanevi bir kuş Güzelleşme Haberleşmeyi yürüten kalem Güzelleşmek için kadınların yüzlerine sürdükleri şey Güzey afrikalı zenci bir halk Güzin yağan yağmur Habaşistan'da şehir Güzel, sevimli insan Güzellikle ilgili Güzelduyu Güzel, nazik konuşan Güzellik, iyilik Güzelavrat otundan elde edilen ve hekimlikte yararlanılan zehirli bir madde Haber toplama ve yayma işiyle uğraşan kuruluş Güzelliği, zekâsı ve aşklarıyla ünlü mısır kraliçesi Haber, yazı,resim, sembol yada her çeşit bilginin tel, radyo, optik ve başk Güzelliğine hayran olunan kimseler, sevgililer Güzün ekilen kılçıksız buğday cinsi Güzel, parlak, aydınlık gönül Güzel,ince,zarif Güzel, temi, ince Haberci çocuk cinayetleri”, “refakatçi”, “iki genç kızın romanı” gibi roman perihan Haber ulaştıran, haber veren Güzelin ve güzel sanatların doğasını inceleyen felsefe dalı. güzelduyu Haber veren, haberci Güzel, şık el yazısı Haberci, ulaka Güzelliğini, tazeliğini uzun süre koruyan Habersiz, ansızın, birdenbire Haberci, ulak Haberli Haber ve yorumlardan kurulu bir yazı türü Güzel, şirin Güzellik ve olgunlukta akranlarından üstün olan Güzün ekilen ekin Haber alma, haber verme, haberleşme Güzellikle ilgili, güzelliğe ait Haberleşmede, yüksek frekanslı radyo dalgalarıyla bağlantı kurmaya yarayan sistem Güzellik ya da sağlık amaçlı kullanılan esnek iç giysisi Habercilik Güzelavratotu Güzeli en üstün, en yüce değer sayan kişi Haberin bazısını söyleyip bazısını gizlemek Haberleşme Haberle ilgili, haber veren Haber Haber vermek Güzellik vitamini Güzel Güzelliğini ateşin kırmızılığından alan Hacim Hafif sesle Habeşistan'da yaşayan vahşi köpek Hadım etme Hac sırasında kesilen kurban Hacıların ziyaret ettikleri yerler Hafif gürültü, hışırtı, tıkırtı Hafızadaki data errorlarını tespit etmek için kullanılan fazladan bir bitlik kod Hafif adam Haçlılar'ın suriye ve filistin'de yaptıkları en büyük kalelerden biri Hademe Hafif bir hamur tatlısı Hacet, ihtiyaç Hacıların mina'dan mekke'ye doğru gitmeleri Hafif aralık Habeşistan'ın kuzeyinde eski eyalet Hadis bilgini Hafakanlı, ikide bir yüreği oynıyan Hafif düğüm yaparak bağlamak Hacamat yapan Habeşistan'ın kuzeybatısında konuşulan zenci-afrika dili Hafif esen rüzgâr Hadisler Habeşistan’ın güney doğusunda uzun bir tektonik çukurda yer alan göl Habis urları inceleyen bilim dalı Hafif islaklık, rutubet Hafif bulutlu, sisli hava Hafif malzemelerden yapılan ve iki yüzü kontrplaka kaplanan levha Hacamat şişeleri Hafif duruma getirmek, hafifletmek Hac dolayısiyle padişah tarafından haremeyn'e gönderilen para Haç Hafif ışık Habeşistan’da kullanılan bakır para Hadis bilimiyle uğraşan kimse Hacca yalnız gitme Hafif giyecek Hafif meyilli Haddinden fazla yüklenme Hafif ateşte pişirilerek koyulaştırılmış koyun sütü Hafıza kaybına sebep olan zehirli madde veya beyine tesir eden travma Habeşistan kilisesinde aburadan sonra gelen en yüksek dereceli din adamı Haçı kutsal kabul eden isa'ya mensup, hıristiyan Hafız Haçlıların saldırılarını durduran ilk müslüman hükümdarlardan biri olan art Hafif mavimsi olan postu kürk yakası ve manto yapımında kullanılan memeli bir hayvan Hafif aydınlık Hafif kadifemsi bir görünüş kazandırılmış sığır derisi Habeşistan hükümdarlarına hz. muhammed tarafından verilen san Hafıza Hafif ses Hafıza kaybı Hafızasını kaybetmekten korkma Hac için hinduların toplandığı ganj'ın kaynak yeri Hafızanın kısmen veya tamamen kaybolması Haciz konmuş, haczettirilmiş Hafif bir terlik Hafif rüzgar Hadım Habeş piskoposlarına verilen ad Hafif esinti Habis, kötü huylu Hacıların ihramlarını sağ koltukları altından çıkarıp sol omuzlarına örtmeleri Hacamat şişesi Habeşistan'da bulunan büyük akrep Hacıların mina'da tıraş oldukları yer Hades'in lakabı Habeş soylusu Hac zamanı dışında kâbe ve diğer kutsal yerleri ziyaret etme Hacıların kabe'de giydikleri beyaz üstlük Habeş yahudi'si Hafif kalın yapılan bir tür ekmek Hadım etme, iğdiş etme Hacizli Hafif deve Hacim, oylum Hacılar ile birlikte giden, fakat, hac maksudu olmayan bezirgan Hafif sarhoşluk Hacettepe üniversitesi kurucularından olup uzun yıllar burada öğretim üyeli nusret Hafif alkollü, kekre tatlı bir italyan içkisi Hafif ipekli bir kumaş Hac ibadeti sırasında arafat'ın tepesinde bir süre durma Hadım etmek Hafif bulutlu,sisli hava Hadım edilmiş erkek Başı insan gövdesi yılan Edirne ilçeleri Çöz türkçe Hafif şiddetli rüzgâr Haiti kökenli, rumba ve çaça'ya benzeyen bir dans Hakaret Hafif yel Hafif ve ince yağan yağmur, çisinti Haiti plakası Hak ile batılı birbirinden ayıran Hafta Hafifçe kıvrık, yatay kulplu kupa Haiti ve diğer karaib adalarına özgü bir tarikat veya bu tarikat mensupları Hafif sis Hafif ve gözenekli bir çökelti taşı Hakanın mektuplarını türk yazısıyle yazan kimse Hafif uyku Hak edilmiş, yiyip içilerek bitirilmiş, bitirilen, tüketilen Haiti'de,bir avrupalı ile bir siyahın birleşmesinden doğan melez kimseye verilen ad Hakas türkleri'nin 1500 yıllık destanı Hafniyum simgesi Haiti'de bir yanardağ Hak ve tüzeye uygun olan, adil Hafifçe esen rüzgarın verdiği serinlik Hafifsemeye dayanan söz sanatı Hak ve hukuka uygunluk,adalet Hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi,mahkemelerde,devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı,korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimse Hafif üstlük Haiti'de bir dağ Hafifletme Hafif ve anlık ses Hafif zırha sahip, fırkateynden küçük, sahil devriye gemilerinden büyük savaş gemilerinin adı Haiti'nin başkenti Hafif şaşı Hakça Hafifletici Hainlik Hafif Haftanın cumartesi pazar gününe ilaveten cuma günündede tatil yapan kafkasyalı bir millet Hafif sopa Hafniyum'un simgesi Hak ve hukuk tanımayan, isteklerini kuvvet zoruyle kabul ettiren, zorba Hak ve adalete uygun olan Hafiye Hahnyum simgesi Hain, kötü insan Hafif yağan yağmur Haiti kökenli bir dans ve müzik Hafif ve hızlı yürüyüşlü bir cins hecin devesi Hafiflik Haiti'nin para birimi Haftalık Hak tarikatların reisleri, şahları Hafif yağmur, serpinti Haiti para birimi Hakem düdüğü Hafif yaralama Hak ve adalete uygunluk Hafif ve yavaş tempolu bir çeşit halk dansı Haksızlık etme, zarar verme Halatta kaymayı önleyen bir düğüm biçimi Hakkari'de çay içildikten sonra 'yeter' anlamına gelen bardağın devrilmesinden sonra içilen son çaya verilen ad Halatların çımalarına açılmayacak şekilde yuvarlak şekilde yapılan ve dikişle emniyete alınan yuvarlak büyük halkalar Hakkını arayan Hakkari yöresinde yetişen yemeği yapılan, maydanoza benzer bir ot Haksızlığa uğramış olan, mağdur Halat dikme işlemlerinde kullanılan sert bir ağaçtan yapılmış havuç şekline Halat sargısı Haldun taner in, türk edebiyatında futbolu konu alan en güzel yazılarından Hakkını istemek Halaylarda karşılıklı söylenen manilere verilen ad Halatların façunasında kullanılan, katranlı kendirden yapılmış, üç katlı ve sağa bükülmüş ip Hakim, hükümran Hakim, başat, başta gelen Halatların bağlı bulundukları yerlerden fora edilmesi için verilen kumanda Hakkı devretme Hala, teyze Hakkari yöresinde yetişen ve yemeği yapılan maydanoza benzer bir ot Halattan, hasırdan veya sentetik malzemeden yapılmış, içi doldurulmuş veya şişirilmiş bir usturmaça çeşidi Halatların ucuna tutabilmek için veya süs olarak yapılan bir cins düğüm şeklindeki işleme Hakim Hakkı yerine getirme Hakiki, gerçek, somut, simgesel olmayan Halat gibi örülmüş iplik çilesi Hakkâri ilinde, kaya resimleriyle ünlü bir vadi Hakkı olma, hak kazanma Hakkari'nin eski adı Halatın gevşetilmesi Halat veya zincirin kopması Halı dokuma tezgahı Halat volta etmek için ağaç veyaden yapılmış silindirik biçimde güverte veya rıhtıma bağlanmış bir eleman Hakkıyla kazanılmış ün Halat ve zincir ebadını ölçmek için kullanılan bir ölçü Haldun taner’in bir öykü kitabı Haklı, doğru Halat, elincesi veya yomaların uç kısmı Halep'te dokunan bir tür ipekli kumaş Halatların façunasında kullanılan ip Halatın üzerine sarılan kendir ve ip Haklarını kendi kullanmak için yasanın gösterdiği yaşa gelmiş olan Halat ucu Hakikatler, gerçekler Halen, şu anda Hakim huzurunda duruşma Hakkâri yöresine özgü, ateşte kaynayan ayran içine pirinç, dövülmüş buğday Haksız ve ezici davranışlar Hakkari ilinin eski adı Halatı meydana getiren incecik ipler Hakkâri ilinde, kayak merkezi olan bir yayla Halbuki, oysaki, haniya Hakimlerin giydiği bol kaftan Hal dilinde irmak ve göllerde buzlar çözüldükten sonra yüzen parçalara verilen ad Halı dokuma tezgahında bulunan, aralarına dokuma ipi geçirilen ağaç silindi Hakkari'nin şemdinli ilçesinde tarihi bir köprü Halatların, merkezden çevreye doğru tek kat olarak roda edilmiş şekli Hakkından kendi isteğiyle fazgeçme Haksızlık, kıygı Halatların dikişlerinde kullanılan demir veya ağaç kama Hakkari'de bir göl Halatların çımalarında kasa yapmakta kullanılan madeni halka biçimindeki malzeme Hakuran Haksız Hakkı olmadan hak isteyen anlamına yerel bir sözcük Haksız olarak alınan toprak, mal Halep'in 55 km güneybatısında bulunan antik bir şehir Halatın aşınabilecek yerine sarılan bez, halat sargısı Halattan örülmüş ağ Hala Halatın örselenecek yerinde tel yada sicimle yapılan sargı Hakkari'nin bir ilçesi Hakkari’de bir akarsu Hakkâri ilinde bir buzyalağı gölü Halay türü bir halk oyunu Halat yumağı Halay Halatın veya bir yomanın sağa veya sola doğru kollarının bükülmesi Halat iplerinden saç gibi örülmüş ip Halı dokuma aygıtının tarağı Halayık Halat parçalarından yapılmış süpürge Hale Halis, hakiki Halk arasında 'şeytanboku' diye adlandırılan kötü kokulu bir çeşit zamk Halk arasında, herkesin söylediğini yapan, iltifat meraklısı kimseye verilen ad Halı, kilim, sofra bezi gibi şeyleri düzgünce sermek Halı, kilim veya bez dokunan tezgah Halı Halk dilinde avare, işe yaramaz Halk arasında 'kanlıca', 'elicek' ve 'ebişek' diye bilinen mantarın bir diğer adı Halıcılıkta iplik düğümlerini sıkıştırma topağı Halı kilim gibi şeylerde şekillerin dışında kalan kısım Halı ve kilim ipi Halı göbeğinin ortasındaki düz dokunmuş koyu kısım Halı, kilim ipi Halit ziya uşaklıgil’in bir romanı Halk dilinde atasözüne verilen ad Halı dokumada kullanılan büyük makas Halk dilinde acı pul biber Halk dilinde ,kuşun kursağında biriktirerek yavrusuna verdiği yeme verilen ad Halı dokunurken iplik düğümlerini sıkıştırma tarağı Halı ve jakar dokuma sanayinde çözgü ipliği Halk arasında eylül ayına verilen ad Halit ziya uşaklıgil’in “aşk-ı memnu” adlı romanının başkişisi Halk arasında gezen haberler Halifelerin genel ünvanı Haliçlerde, tuzlu bataklıklarda ve çamurlu kıyılarda sık ormanlar oluşturan Halının iki veya dört kenarını çeviren çerçeve Halk avcılığı Halı, kilim gibi örtülerin tozunu temizlemek veya şilte, pamuk gibi şeyleri kabartıp düzeltmek için üzerlerine değnekle vurmak Halk dilinde ayçiçeği Halı tezgâhında düğümlerin kırpılmasıyle oluşan kırpıntı Halk dilinde babanın kız kardeşi, hala Halk dilinde 'darısı başına' anlamında kullanılan sözcük Halı, çul gibi şeyleri dokumak için hazırlanmış ip destesi, çile Halk dilinde abla Halk dilinde ağabey Halı tezgâhı Halid bin velid'in kılıcı Halk avcısı Halk arasında hindiye verilen ad Halı, havlu gibi şeylerin kenarındaki iplik püskül Halk arasında arseniğe verilen ad Halk arasında ekini biçilip kaldırılmış tarlaya verilen ad Halk arasında diş eti çekilmesine verilen ad Halı ve seccade üzerindeki işleme Halk dilinde ayrana verilen ad Halk bilgisi Halı, kilim veya bez dokuma tezgahı Halk dilinde avuç Halı kilimi örgüsünün sökülmemesi için saçaklarından dip kısmında yapılan örgü Halı saha Halide edip adivar’ın bir romanı sonsuz Halı ve kilimlere yapılan, ellerini beline koymuş insan figürünü andıran bir tür motif Halk arasında 'kar maskesi' diye de bilinen başlık Halk bilimi ile ilgili Halı veya kilim dokunan tezgah Halk arasında yaban arısına verilen ad Halk dilinde ağıl Halı ve kilim dokuma aracı Halı dokumada kullanılan ip Halk dilinde mutfağa verilen ad Halk dilinde sazan Halk dilinde bardak ya da şişeye verilen ad Halk dilinde kardeş Halk dilinde mısıra verilen ad Halk dilinde salep otuna verilen ad Halk dilinde infilak Halk dilinde böğürtlen Halk dilinde nine anlamında kullanılan bir sözcük Halk dilinde pancara verilen ad Halk dilinde parıltı Halk dilinde hala Halk dilinde klitoris, bızır Halk dilinde mızıkçı, yaygaracı, gürültücü anlamında kullanılan sözcük Halk dilinde çay demliğine veya küçük güğüme verilen ad Halk dilinde çuvala verilen ad Halk dilinde dere yatağına verilen ad. irmak veya dere suyunun hızlı aktığı yer Halk dilinde salyangoz Halk dilinde bedavacı, asalak Halk dilinde pestil Halk dilinde nezleye verilen ad Halk dilinde gene, yine Halk dilinde otlak Halk dilinde mağaraya verilen ad Halk dilinde etek anlamında kullanılan sözcük Halk dilinde kemik veremi Halk dilinde bozulmuş turşuya verilen ad Halk dilinde mart ayına verilen ad Halk dilinde bilmece,bulmaca anlamında kullanılan sözcük Halk dilinde badem Halk dilinde çingene Halk dilinde oyuncu kadın Halk dilinde kasım ayına verilen ad Halk dilinde dikenlik anlamında kullanılan sözcük Halk dilinde ilkbahara verilen ad Halk dilinde kara kurbağasına verilen ad Halk dilinde kürek kemiğine verilen ad Halk dilinde çekül sözcüğünün aldığı biçim Halk dilinde klarnete verilen ad Halk dilinde çoban köpeği Halk dilinde kayısı ve zerdaliye verilen ad Halk dilinde huysuz,aptal anlamında kullanılan sözcük Halk dilinde mısır Halk dilinde çiy,nem anlamında kullanılan sözcük Halk dilinde çoban köpeklerinin boynuna takılan dikenli demir halka, tasma Halk dilinde idare Halk dilinde minnet Halk dilinde kertenkeleye verilen ad Halk dilinde kaplıca Halk dilinde etene Halk dilinde lodosa verilen ad Halk dilinde bir çeşit basmaya verilen ad Halk dilinde dar sokak,dar yol,patika anlamında kullanılan sözcük Halk dilinde köpek yavrusu Halk dilinde bulgur pilavına verilen ad Halk dilinde klitoris,bızır Halk dilinde kekeme Halk dilinde mürver ağacına verilen ad Halk dilinde baykuşa verilen ad Halk dilinde keser Halk dilinde kocaman Halk dilinde köylerde hekimlik yapan kimselere verilen ad Halk dilinde sansara verilen ad Halk dilinde domatese verilen ad Halk dilinde mercimek Halk dilinde saksağan. kestane kargası da denilen iri gövdeli bir kuş Halk dilinde bahane Halk dilinde haberci anlamında kullanılan sözcük Halk dilinde boşboğaz, söz taşıyan Halk dilinde gelincik çiçeğine verilen ad Halk dilinde büyük heybe Halk dilinde özleme, göreceği gelme, isteme Halk dilinde merdiven Halk dilinde nisan ayına verilen ad Halk dilinde balçık anlamında kullanılan sözcük Halk dilinde kır lalesine veya gelincik çiçeğine verilen ad Halk dilinde ekilmeden bırakılmış tarlaya verilen ad Halk dilinde gelin biçiminde yapılmış bez bebeğe verilen ad Halk dilinde garip sözler söyleyen, tuhaf hareketlerde bulunan kimse Halk dilinde küme, topluluk anlamında kullanılan sözcük Halk dilinde limona verilen ad Halk dilinde bacaklardaki varis hastalığı Halk dilinde doğru, gerçek Halk dilinde kayısıya verilen ad Halk dilinde ormandan açılmış tarlaya verilen ad Halk dilinde lor peynirine verilen ad Halk dilinde dilsiz Halk dilinde lahanaya verilen ad Halk dilinde benzer, eş Halk dilinde mezara verilen ad Halk edebiyatı ürünlerinin yazıldığı defterler Halk edebiyatının en yaygın şiir türü Halk edebiyatımızda dört dizelik kıtalardan meydana gelen nazım şekillerinin genel adı Halk edebiyatında mahlas anlamında kullanılan sözcük Halk dilinde sebze bahçesi Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizelere verilen ad Halk edebiyatında sekizlik hece ölçüsüyle yazılan şiir türü Halk dilinde yonga Halk dilinde tohum Halk dilinde, kıyma, kavurma Halk edebiyatında uyağa verilen ad Halk edebiyatında âşıkların karşılıklı şiir söylemesi Halk dilinde tahsildar Halk dilinde semizotuna verilen ad Halk dilinde yabani arpa Halk dilinde şarkı Halk hekimliğinde gaz söktürücü ve antiseptik olarak kullanılan, aynı zamanda kimi yiyeceklere de katılan bir cins ceviz Halk hekimliğinde çok yaygın bir kullanım alanı olan, keskin kokulu bir çal Halk dilinde yatak yorgan yüzü Halk dilinde şaka anlamında kullanılan sözcük Halk dilinde yeni doğum yapmış kadına verilen ad Halk dilinde şiir. ezgi,türkü,nağme Halk dilinde yanık, yırtık Halk dilinde sperm, meni Halk edebiyatına özgü, sekizli hece ölçüsüyle yazılan ve ilk dizesinde 'bre, be hey' gibi bir ünleme yer verilen şiir türü Halk edebiyatımızda bir ezgi türü Halk dilinde sığır sürüsü Halk dilinde yırtık ve eski püskü giysiye verilen ad Halk dilinde yabaya verilen ad Halk dilinde sincap Halk hekimliğinde iştah açıcı olarak kullanılan otsu bir bitki Halk dilinde temmuz ayı Halk dilinde serçe kuşuna verilen bir ad Halk dilinde şarbon hastalığına verilen ad Halk edebiyatının en yaygın bir şiir türü Halk dilinde yenge anlamında kullanılan sözcük Halk edebiyatında aruz ölçüsüyle yazılan şiir türlerinden biri Halk edebiyatında kan davaları veya aşk maceralarını konu alan tür Halk dilinde sazlık yer Halk hekimliğinde iştah açıcı ve mide ağrılarını giderici olarak kullanılan, 'kısa mahmut, kurduca' gibi adlar da verilen otsu bitki Halk dilinde serçeye verilen ad Halk dilinde sıcak havaya ya da sam yeline verilen ad Halk edebiyatında nakarata verilen ad Halk inanışına göre dünyanın etrafını çevreleyen dağ Halk dilinde termometreye verilen ad Halk dilinde semavere verilen ad Halk dilinde yumruk Halk dilinde yabani tereye verilen ad Halk efsanelerinde ve sonraki büyük dinlerde kötülüğün simgesi Halk edebiyatında bir koşma türü Halk dilinde taya verilen ad Halk edebiyatımızda hece sayısı 7 ve 8 olan şiirlerin genel adı Halk edebiyatında aşk, özlem gibi duygusal konuları işleyen şiir türü Halk dilinde tarladaki sebzeye verilen ad Halk dilinde yükü olmayan yayaya verilen ad Halk edebiyatında manzum bilmece Halk dilinde yer elmasına verilen ad Ham demiri basınçlı hava üfleyerek çeliğe dönüştürmekte kullanılan değiştirgeç Halvetiye tarikatına bağlı ahmediyenin bir kolu Ham ipek veya keten rengi, açık kahverengi Halklar, topluluklar, cemaatler Halkın kuyu veya irmak kenarında kalabalık meydana getirmesi Hallüsinasyon Halk otobüsü Hallaç yayı Halk müziğinde aşk şarkıları Halkın sadakalarıyla geçinen gezici katolik tarikatların üyelerine verilen Ham ipeği iplik ya da ibirişim durumuna getiren kimse Halka' denilen yuvarlak Ham incir meyvesi Halkın sadakalarıyla geçinen gezici katolik tarikatlarının üyelerine verilen ad Ham deri ve köseleden yapılan ayakkabı Halkavcısı Hallacın pamuk ve yükü atmak için tokmak yardımıyla kullandığı araç Ham ipeği iplik ve ibrişim durumuna getiren kimse Halvetilik tarikatının kurulmuş bir kolu Halkın kendiliğinden uyduğu gelenek Halk oyunlarından barda sıranın en sağında bulunan ve başı çeken kişi Halkın içine çıkma Halk, topluluk Halk yazısı Haller, olaylar Ham bez üzerine ajurlu işleme biçiminde yapılan bir rus elişi Ham incir Hâlsiz olma durumu, bitkinlik, dermansızlık, takatsizlik Halk öykülerinde, türkülerin okunup çalınış, sırasında türkü aralarına katı Halojenler ailesinden gaz halinde yalın cisim Halk şiiri nazım şekli Halkın alt tabakası Ham ipekten dokunmuş bürümceğe pamuk ipliği katılarak elde edilen kumaş Halkalı kapı demiri Ham ipekten dokunan ince bir bez Halka biçiminde taşsız yüzük Halkçılık Halter sporunda ağırlığı oluşturan kiloları birbirine bağlayan metal çubuk Halk şiirinde kafiye Halka nasihat verenler Ham iken hurması dökülen hurma ağacı Halveti tarikatının kollarından biri Halterde kaldırılması gereken alet Ham ipekten yapılmış astarlık kumaş Halkın istanbul’daki yabancılara özellikle fransızlara verdiği ad Halojenler grubunun en ağırı olan basit cisim Halkın kültür düzeyi düşük kesiminin zevklerine uygun olan Ham ile olgun arası Hallac-i mansur'u ölüme götüren, 'ben hakkım' anlamındaki tasavvuf sözü Halk müziğinde bağlama çalma tekniklerinden biri Halkın sesinin sembolü Halsiz, yaşlı davar Ham deriyi kösele veya vidala haline getirmek için uygulanan bir seri işlem Ham ipek Halkın ağzında gezen haber Halojenler ailesinin en hafif üyesi olan kimyasal element Halk şairi Hallaç Halkalar geçirilerek yapılmış veya zincirden örülmüş zırh Halk Ham beze, keten bezine ve pamuklu beze verilen ad Ham deriden yapılan köylü ayakkabısı Halk inanışında lohusalara musallat olarak onları öldürdüğüne inanılan cin Ham derinin çürümeye başlayarak bozulmasına verilen ad Halka, evir Hallacın pamuk veya yünü atmak için tokmak yardımıyla kullandığı araç Ham ipekten dokunuş bürümceğe pamuk ipliği katılarak elde edilen kumaş Halojenler gurubunun dördüncü ametali olan yalın cisim Hallaç yayları Halk tarafından sevilme, tutulma Halka şeklinde zincirlenmiş bir sistem içeren hidrokarbonların genel adı Halk ozanlarının dini konuları içeren türkülerine verilen ad Halkbilim, folklor Halk şiirinde takma ad, mahlas Hallaç elinden geçmiş pamuk Halk şarkısı Halka biçiminde mercan adacığı Halk tahminine göre 9-18 mart arasında görülen kocakarı soğuğu Ham deri Ham ipek ibrişim Halk şairlerinin atışması Halkın yararlanması için yapılan okul, çeşme, hastane vb yapı Hallaç tokmağı Halk oylaması Halkesk. Halk öykülerinde giriş bölümüne verilen isim Halüsinasyon Ham demir madeninin eritildiği büyük ocak, fırın Hamamlarda dışarıya çıkıp giyinme yerine giderken kurulanmak üzere verilen havlu Ham kurşundan yapılan saçma Ham kavun Ham petrolün ilk damıtılmasında ayrılan çok uçucu, hafif akaryakıt Hamam Hamamlarda musluk altında bulunan ve su biriktirmek için kullanılan mermer Hamal ücreti Hamamböceği Hamamda kese yapan erkek Hamam ocağı Ham petrolün bitmiş ürünlere dönüştürüldüğü fabrika Ham Ham iplik Hamile hayvan Hamama girme, yıkanma Hamam tası Hamal semeri Ham meyva Hamağı yatırılabilir konuma getirmek için başucuna ve ayak ucuna konulan ağ Hamamlarda duvar içindeki sıcak hava ve dumanın dolaşımı için yapılmış özel künk düzeni Ham meyve Hamada kurulanmak için bele bağlanan geniş dokuma Hamamlarda tek kurnalı yıkanma yeri Hamam böceği Ham üzüm. henüz olgunlaşmamış ekşi üzüm Hamamotu Hamız Hamal küfeleri Hamd eden, şükreden, tanrı ileilgili Haman bütün bitki hücrelerinde bulunan çekirdek Hamd etme, şükür Ham petrolden çıkarılan ve 31 c'de eriyen bir tür mineral yağ Hamamlarda, terlemek için üzerine uzanılan mermer seki Ham kerpiş Hamd olsun' anlamına gelen ve ayinlerde kullanılan ibranice söz Ham petrolden elde edilen ve otomobillerde yakıt olarak kullanılan bir hidrokarbon Ham petrolden çıkartılan bir tür mineral yağ Hamam külhanı Hamam”, “harem suare”, “cahil periler”, “kutsal yürek” gibi filmleriyle tan ferzan Ham üzüm Ham mısır pamuğu Hamalların yük taşırken kullandıkları arka yastığı Hamam takımı Ham olarak yenilen badem, erik, kayısı gibi yemişler Hamam kurnası Hamak sarılan incelere denir Hamamları ısıtan ocak Hamamböceğine verilen bir başka ad Hamamda kurulanmak için bele bağlanan geniş dokuma Ham ve yeşil üzüm Hamamın külhanından gelen sıcaklıkla isınması için duvarların arasında bırakılan boşluk Hamamda elbiseleri bekleyen kimse Hamamlarda çok sıcak küçük yer Hamak Ham keten rengi Hamur açiminda kullanilan agaç alet, oklava Hamur parçası Hamur, merhem, boya gibi şeyleri ezip karıştırarak yoğurmak için kullanılan ve bir ucu ele alınacak biçimde saplı, öbür ucu yassı olan araç Hamurun fazla beklemiş hali Handel'in orotoryası Hamurdan yapılan bir yemek Hamur teknesini kazımaya yarayan yassı demir araç Hamilelik, gebelik Hamurlu bir yemek türü Hanedanının kökenini oluşturan konar göçer topluluk Hamursuz Hançere Hamile kadınlara gözkulak olan hipopotam tanrıça Hamur işi Hamurun tahtaya ya da oklavaya yapışmasını önlemek için serpilen un Hamur gibi yoğurulmuş, macun kıvamında Hamlet'in sevgilisinin adı Hamur işlerinde hamuru çevirmede kullanılan tahta araç Hamur, yufka, pekmez ile yapılan bir tatlı Hamur kesmeye yarayan demir araç Hamuru gevşek ve sulu tutma Hanay Hamur yoğrulan kaptaki hamuru hem pazılamak, hem de biten hamur artıklarını sıyırtmakta kullanılan demir alet Hamurdan çok ince açılarak sacda pişirilen bir tür yufka Hamur kıvamına getirilmiş madde Hamur açılırken tezgaha yapışmaması için serpilen un Hamile inek Hamut, eğer, semer ve küfelerin altına konulan keçe parçaları Hamsigillerden bir balık Han soyundan gelen Hançer Hamur eleği Hamur açma tahtası Hamsili bir yemek Hamur Hamurun, fırına verilmeden önce dinlenmesi için üzerinde bekletildiği tahta Hamilelikte fetüsü çevreleyen ince bir zar Hamile kadının sütünü vermesi Hamile sığır Hamuru saca yapıştırmak Hamsi balığı ve mısır unuyla yapılan bir ekmek Hamur tahtası Hamsi,sardalye gibi balıkları avlamakta kullanılan küçük gözlü ağ Hamuru ovalayarak yapılmış kırıntılarla pişirilen çorba Hamsi pilavı Hamur dökülen örtü Hamurun kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılan bir tür tatlı Hançerler Hamur kesmeye yarayan alet Hamur tahtası için deri ve brandadan yapılmış yaygı Hamurun fırına verilmeden önce dinlendirildiği, üzerinde bekletildiği tahta Hamur durumundaki ekmeklerin, fırına atılmadan önce, içine konulduğu oyuk g Hamur kızartması Hamurun üstüne örtülen örtü Hamur açılırken yapışmaması için un serpmek Hamurişlerinde tepsiye hamuru dizmeden önce tepsiyi unlamaya ne ad Hamur teknelerini kazımaya yarayan araç Hamur ile yapılan ve arasına et veya patates konularak yapılan bir yemek Hamile Hammadde işlenerek yapılan her türlü mal, yapım işleri Hamurun özlü ve ekmeğin iyi olması için buğday öğütülürken içine katılan bir tahıl çeşidi Hamle Hamur yada pirinç ilavesiyle sebzelerden yapılan koyu bir italyan çorbası Hamuru ovalayarak yapılmış kırıntılarla pişirilmiş çorba Hamur ayırmakta kullanılan, ucu geniş demir Hamur topağı Hamur açmağa elverişli özlü un Hamurla yapılan yağda kızartılan ekmek Hamur teknesi Hamlaç Han soyundan, hanla ilgili, han üzerine.. han=hakan Hamur ya da pirinç ilavesiyle sebzelerden yapılan koyu bir italyan çorbası Hamsili ekmek Hamur işi yağda pişen lokma Hamuru külün içinde pişirmek Hamurun yağda kızartılmasıyla yapılan yiyecek, bişi Handikaplı go oyunu Hamur, peynir ve patatesten yapılan pide Hammaddelerin içindeki bazı yararsız kısımları ayırmak için, kullanmadan önce hammaddeyi eriterek cam haline getirme işlemi Hamur ekmeği Hamurun ele yapışmaması için, hamur üstüne ve avuca serpilen un Han, kağan ve padişah çocuklarını eğitip yetiştiren kişilere verilen bir unvan Hamur kesmeye yarayan araç Hamur açarken serpilen un Hamur yoğrulan yer Hamsi, sargan gibi küçük balıkları tutmakta kullanılan balık ağı Hamur durumuna getirilmiş türlü bitkisel maddelerden yapılan, yazı yazmaya, Hamur topağı, pazı Hapishanelerosm. Harama helala dikkat etmeyen Harbde alınan mallar Hardal tanesi Hardal kokulu savaş gazı Haraplık, viranlık Hantal, kaba ve anlayışsız kimse Harami Hanigiller familyasından bir balık türü Hanların bağlı olduğu devlet başkanı, hakan, imparator Harçsız taş duvar Hanigillerden, akdeniz ve ege'de yaşayan lezzetli bir balık Haraç Harcamalarına dikkat eden Haram yollardan zengin olan kimse Hanım ozan Hanların bağlı olduğu devlet başkanı,hakan,imparator Harçla yapılmış sağlam bina Hanım, hanımefendi, hatun Harakete hazır, tetikte Harcayıp tüketme Hanımeligillerden, bir çok türü süs bitkisi olarak yetiştirilen, zeytinimsi Haramdan ve yaramaz işlerden sakınmak Haram yiyen, hırsız Harç karıştırma aracı Harap yapı Hantal kimse Hanene ay doğacak” 1993 yunus nadi öykü ödülü, “sarmaşık” roman, “neşel şebnem Hangi kişi' anlamında bir soru sözü Haramdan nefsini koruyanlar Hapishanede volta atılan alan ya da koridor Hansen basilinin sebep olduğu deri hastalığı Hap Harap olmuş kitap kapaklarının dört köşesine geçirilen meşin eklere verilen ad Hantal kadın Harcama, tüketme Hanzal otu tohumu Hararet ve sıtma tanrıçası Hanımlara mahsus yemekli, çalgılı ve oyunlu toplantı Harbe' de denilen küçük kılıç Hanların başı Hapishaneler Hapishane Hanım, hanımefendi Hapsedilmiş Harap olmuş bir dokunun kedini yenilemesi Hanım arkadaş Hanımeli Harakiri Harcırah Hapishane koğuşlarında temizlik, çay, kantin alışverişi gibi işleri gören kimse Harcama ve kullanmaya hazır taşınabilir mallar Hapşırma Hapishanede geçimini haraççıların hizmetini görerek sağlayan kimse Hanigillerden bir balık türü Hanım nine Haploit partenogenezle oluşan herhangi bir organizma Harekette düzenlilik Harem dairesi Harita yardımıyla yön bulmayı içeren, zamana karşı yapılan bir spor Harem dairesinin ve enderun'un dışında kalan bölüm Harman süpürgesi Haremdeki padişah kadını Hardallı üzüm şırası Hareketli, canı tez Harım yapmada kullanılan bir ucu yere çakılan ağaç Hareketin gerçekliğini, daha doğrusu uzayın nesnel gerçekliğini yadsıyan “u Harizm krallığının eski başkenti Harman arabası Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak, çöp ve samanla karışık tahıl taneleri Haritalık Harman döverken atların dizilerek kalın ve uzun iple bağlanması Harman sonu artığı Harekete hazır, tetikte Harf büyüklüklerinin tanımlandığı temel ölçü birimi Harfleri tersten sıralandığında yine aynı sözcük çıkan sözcükler Hareketi sağlayan organ bozukluklarını tedavi eden hekimlik dalı Harman makinesi Harman savurmakta kullanılan, çatal biçiminde, tahtadan tarım aracı Harman yerindeki tahılın taş ve toprakla karışık kalıntısı Hardware, software ve diğer yardımcı birimlerden oluşan ve bir ünite olarak çalışan grup Hardala benzer bir ot Harfler Hareketleriyle etrafı sıkan kimse Hareketlere dayalı sözsüz oyun Harman yerinde arta kalan tane Hariç Haritasını çıkarmak için bir araziyi üçgenlere bölme işi Hareket etme, kıpırdama Hardalgillerden, küçük, yeşil yumrular hâlinde olan, haşlanarak yemeği hazırlanan bir tür sebze Harman yerinde ki saman yığını Hareketsiz Hareket durumundaki bir cismin hızını ölçmeye yarayan alet Harita çıkarmaya yarayan bir aygıt Haritanın bir doğrultusunun, saat ibresi yönünde ölçülen ve izdüşüm ordinat ekseniyle yaptığı açı Harman yığını Hareketli resimlerle görüntü sanatı Haritada kullanılan özel işaretlerin ne anlama geldiğini gösteren bölüm Hariciliğin bir kolu Hareketli bir noktanın izlediği yol Hareketli yük boşaltma düzeni Harman yeri Haritası olan ünlü türk denizcisi Harman döveri Hariciliğin kollarından biri Hareket sisteminin yapı taşlarını, özellikle kemik, kıkırdak, lif ve eklemleri oluşturan protein Hariciler mezhebinden oluşan bir grup Harman aktarma ve sap yükleme işlerinde kullanılan tarım aracı Hareket etmeyen, kımıldamayan, sakin Haris Hareketleri göze hoş görünen Harekete gelme veya getirme Harman savurmakta kullanılan yaba Harfleri güzel biçimler vererek yazma sanatı, güzel yazı sanatı Haritacılık Harman sap yığınlarını yıkmak için kullanılan uzun saplı çengel Harf ve rakam düzeniyle kapanıp açılan kilit Harfleri ayrı ayrı dizip döken dizgi makinesi Harman yabası Hareketli ve eğlenceli bir konuya dayanan güldürü Harman zamanı fazla sap yüklemek için öküz ve at arabalarının iki tarafına Hardal Harman döküntüsü Harekat merkezi Harman bekçisi Harman yerinde kalan çok çöplü, taşlı buğday kümesi Harfler, kısaltmalar kümesi Hareket hazır Harflerin yanyana getirilmesiyle meydana gelen kelimelerin aralarına konula Haris, açgözlü, tamahkar, cimri Hareketsiz resimleri canlandırma, çizgi fim tekniği Hardal'ın ilmi adı Hareketin gerçekliğini,daha doğrusu uzayın nesnel gerçekliğini yadsıyan uçak ok, akhilleus ve kaplumbağa adlı paradokslarıyla tanınmış eski yunan filozofu Hare, bir yüzeyde renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık Hareketi ölçme sanatı veya şekli Harman yerinde ekin kalıntısı Haritacı Hareket halindeki geminin önceden saptanmış bir hat üzerinde gitmesini temin eden yardımcı teknik eleman Hareket etmeyen, kımıldamayan,sakin Hareket, duyu ve kas gücü bozuklukları görülen bir hastalık Hardal ve kuru üzümden yapılan bir cins kuru boya Harman zamanı çıkan buğdaydan çocuklara başhiş yerine verilen pay Harman yerlerindeki hububat döküntülerini toplayan kişi Harmanı toplayan öküzle çekilen alet Has ahırın en büyük yöneticisi Hasır dokuma tokmağı Harmancı Harmanın otunu kazımaya yarayan alet Harmanda sapları bir yerden başka bir yere atmaya yarayan,kürek boyutundaki çatala benzer alet Hasar görmüş direğin iki yanına bağlanan, bir tarafı içbükey bir tarafı dışbükey olan tahta parçası Hasır türü örgü Harp Harmandan samanlığa saman taşımaya yarayan bez ya da astartan yapılan büyük Has ekmek Harzemşahların ilk hükümdarı Haset edici , kıskanıcı Harran ovasında ünlü bir ören yeri Hasıl olma, vücuda gelme, yetişme Harp gemilerinde personel taşımakta kullanılan motorlu büyük filika Harp gemilerinin güvertelerindeki ağır top Harmanda, yağmur yemiş ve özlüğünü yitirmiş tahıl Harmanı dirgenle yarım aktarma Harran ovası'nda tanınmış bir ören yeri Hasır taklidi kağıt ya da kenevir ipinden yapılmış kanaviçe Has ahırdaki deve bakıcılarına verilen ad Hasat mevsimini başından sonuna kadar ücret karşılığı çalıştırılan işci Harmani Hasır out Harput yörelerinde görülen bir kötücül yaratık Harmandan arta kalan, toprakla karışmış iri saman Hasır sandalye ve hasır örmeye yarayan bir çeşit ot Harp gemilerinin sol taraflarındaki merasim merdiveni Harmanda samanı bir yere toplamaya ya da damlardan karı küremeye yarayan araç Hasım Hasan tahsin’in gerçek adı osman Hasat makinelerinde demetleri bağlayıp fırlatan makine Harmanda sapları yaymaya yarar uzun çatallı harmanda sapları yaymaya yarar uzun çatallı Hasır dokumasında kullanılan ip Hasattan sonra tarla veya bahçelerde kalan ürünleri toplama Harp ve ticari gemilerin direklerine gözcülerin nöbet tutmaları için yapılmış yer Hasat mevsimi festivali Harp gemilerinin yanına yaklaşıp malzeme, hediyelik eşya vs. satan seyyar satıcı tekneleri Hasan tahsin'in gerçek adı Harmanda, samanın kenarlarındaki ince toz haline verilen ad Harmanlarda sap,deste,demet atmak için kullanılan üç parmaklı alet Harmanda ürünü kirletmemesi için öküz ya da ineğin altına konularak dışkısı alınan kap Harman zamanı Harmanda kullanılan yaba Harmanda dövülen mahsülü bir yere yığmaya yarayan büyük tapan Hasır otu Harp gemilerinin ve bilumum beylik gemilerin grandi direklerine çekilen ensiz ve uzun şerit sancaklar Harman Has, mahsus Has toprak Harman zamanı fazla sap, saman yüklemek için öküz ve at arabalarının iki tarafına takılan parmaklıklı kanat Hasatlık erik kurusu Harmanda samanı savrulduktan bir araya toplanmış olan tahıl öbegi Hasankeyf ilçesini sular altında bırakacak olan baraj Harmanı sürecek döven Harpte düşmandan ele geçirilen mal Hastalık sebeplerini araştıran tıp dalı Hasis Hastalık nöbeti Hasta bakılan yer Hastalıkları su, ışık, hava, elektrik vb. fiziksel ve mekanik yöntemlerle t Hasta dinleme aleti Hastahane Hastalığın esas ve gelişimi Hasta, sakat, illetli' anlamında eski sözcük Hastalıkları topluca ele alarak inceleyen ve sınıflandıran tıp dalı Hasta eden Hasret bırakma Hastalıkların belirti ve işaretleriyle ilgilenen hekimlik dalı Hastaların ve çocukların yiyeceğe karşı olan hırsı, oburluğu Hastalık, sakat Hasırdan örülmüş kulplu saplı torba Hastalık derecesinde alışveriş yapma saplantısı Hassiyum simgesi Hastalığın yada bir durumun en zor anı Hassasiyet sonucu ortaya çıkan deri döküntüleri ve kaşıntı ile belirgin bir Hasırlar, ince kumaştan örülmüş hasırlar Hastalıklaresk. Hastalık derecesinde müzik sevme Hastalık, hastalık hali Hastalık meydana getiren Hasta olmama durumu, esenlik Hastalıkları iyileştirdiğine inanılan soluk Hastalık derecesinde yazma korkusu Hasırotu, saz, kamış Hastalıklar tanrıçası Hastalık oluşturan Hasta olamama durumu Hastalık Hastalıkların kimyasal maddelerle tedavi yöntemi Hastalığın başlangıcı ile iyileşmek safhası arasındaki devre Hasır ve kilim dokuma tezgâhı Hastalık geçtikten sonraki zayıflık Hastalığın başladığı ana kadar hiçbir bozukluk yaratmadan normal olarak organizmada bulunan mikropların neden olduğu enfeksiyona verilen ad Hastalıklar Hasretinden prangalar eskittim” adlı yapıtıyla tanınmış şairimiz ahmed Hastalık bilimi Hasta olmaktan korkma Hastalık belirtileri Hasret, birine ya dabir yere duyulan görme arzusu Hastalık nöbeti, kriz Hastalıkları kimyasal maddelerle tedavi yöntemi Hastalığın geri dönmesi, depreşmesi Hastalığa neden olan mikrobun organizmaya girdikten sonra geliştiği yer Hastalık ateşi Hastalık nedeni ile dokularda meydana gelen değişimleri inceleyen bilimle uğraşan kişi Hastalıklar eski dilde Hastalık veya sıkıntıları gidereceği inancıyla katlanıp üstte taşınan dua yazılı kağıt Hastalıklara sebep olan mikro organizmalar Hastalıklara neden olan mikroorganizmaları öldüren antiseptik ve dezenfektanların ortak adı Hastalığın ağır zamanı Hastada yatar durumda beliren, oturduğunda kaybolan nefes darlığı Hastalık derecesine varan alışkanlık Hastalık etkenlerini zararsız duruma getirmek için vücudun çıkardığı madde Hastalık derecesinde yalan söyleme eğilimi Hasta ve zayıf insan Hassiyum'un simgesi Hastalık sonucu kızarmaktan duyulan aşırı korku Hasse denilen bez Hastalık, illet Hastalık tekrarı Hasta olmaktan duyulan aşırı korku Hastalığın ya da bir durumun en zor anı Hastalıkla ilgili Hasta, yaralı ya da ölü taşınan ağaç sedye Hasta olamama durumu. hastalıktan sonraki iyileşme Hasta Hastalık, dert Hastalık belirtilerinin sönmesi Hasta ziyareti Hastalıkların kimyasal maddelerle tedavi yöntemi. ilaç tedavisi Hasrette kalan Hastalıklar bilimi Hasır ya da sepet içinde korunan büyük su şişe Hastalıkların nedenini araştıran bilim Hastalığın bedene yerleşmesi Hastalık derecesinde yalan söyleme eylemi Hasta ve yoksul kimse Hastalığın ve hastanın gelişmesine ve geçmişine ait kısa tarihçe Hastalık derecesinde yemek yeme isteği Hasırdan örülmüş kulplu torba Hasır Hastalık yapıcı özelliği olan mikroorganizma veya madde Haşlanmış meyve Haşarı, yaramaz çocuk Hastalıktan kurtulma Haşiye yazma, çıkma yapma Hastanın veya yakınlarının, onun daha önce geçirmiş olduğu hastalık ve sağl Hastalıklı, zayıf Haşlanmış ve kızarmış içli köfte Hastanın hastaneden çıktıktan sonra durumu hakkında verdiği bilgiler Hastalıktan korkma Hastanın ağzına dökülen ilaç Hastalıklı, sakat Haşhaşiye' de denilen bir tarikat Hastanın kendisine söylenen sözleri aynen tekrarlamasıpsik. Haşhaş sakızını kapsülden sıyırıp almaya yarayan ağaç dişli demir araç Hastanın ya da yakınlarının, onun daha önce geçirmiş olduğu hastalık duruml Hastanın sakinleştirilmesi Hastanelerden korkma Hastanın görüşme sırasında geçmişi hakkında verdiği hastalığıyla ile ilgili olabilecek bilgiler Haşlanmış etin salçalı, yağda pişirilmesi Hastane, daha çok akıl hastanesi Hastanelerde, yatacak hastaların kayıt ve kabul edildikleri yer Haşlanarak ya da ateşte biraz kızartılarak pişmiş olan şey Hastalıktan sonraki iyileşme Hastalıkların tanımlanması ve sınıflandırılması Hastalıkların teşhis ve tedavi edilmesinde elektrik işınlarının uygulanmasını öngören tıp dalı Hastanın taşındığı sedye Hastanelerde her hastanenin gündelik yemek ve ilacının yazıldığı kağıt Haşhaşın bir çeşidi Hastalıktan etkilenmiş, hastalıklı, patolojik Hastalıktan dolayı vücutta hasıl olan şişkinlik Haşiyeli kitap Haşlanmış mısır Hastanelerde perhizsiz hastalara etlisi tatlısıyla verilen tam yemek Haşlanıp süzüldükten sonra, tuzla ve soğan ekmekel tekrar haşlanan fasülye Haşhaşiliğin kurucusu hasan sabbah'ın karargâhı olan, iran'daki ünlü kale Haşlanmış buğday Hastanın çevresini doğru olarak kavramasına engel olacak düzeyde yönelim bo Haşhaşın kabuğu Hastanın kendisine söylenilen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması Haşhaş sütünü toplamakta kullanılan kaşık Haşhaş Hastayı sakinleştiren ilaç Hastanın hareketlerini, yapmak istediği işe uydurma imkansızlığı Hastalıklı Hastalıklıkların teşhisi amacıyla dışkı maddelerini inceleyen bilim dalı Hastanın klinik muayenesinde uygulanan bir yöntem Hastanın ateşinin düşmesi Haşlanmış hamur Haşlandıktan sonra veya doğrudan doğruya kızartılarak pişirilen, dilim dilim kesilen et Haşlanarak veya ateşte biraz kızartılarak pişmiş olan Haşarı Hastalıktan kurtulma, iyileşme Hastanın yemek yememesi Hastanın sağlamlaşması Haşlanmış ve dövülmüş buğday Haşlayarak pişirmek Hatırat Hat sanatında, kalemin kayması ve yazmayı kolaylaştırmak için kâğıdın üzerine sürülen sıvı Hatay yöresine özgü, çırpılmış yumurta ve ince doğranmış soğan,sarımsak ve maydanozla yapılan bir tür mücver Hatay yöresine özgü, kıyma ve soğanla yapılan bir çeşit börek Hatay yöresine özgü bir tür kıymalı börek Hatırdan çıkarma, unutma Hattatlar tarafından kullanılan yarı mat bir kağıt türü Hat sanatında, kalemin kayması ve yazıyı kolaylaştırmak için kağıdın üzerne Hatay ilinde, türkiye'nin en güney noktası olan köy Hatay'da incirden yapılan bir tür rakı Hat sanatında birkaç kağıdın, suları ters yönde olmak üzere üst üste yapışt Hatay’ın reyhanlı ilçesinde allah da denilen ünlü höyük Hatay ili ve çevrelerinde yaşayan bir türk topluluğuna eskiden verilen ad Hatalı çıkış anlamında kullanılan bir spor terimi Hatay ilinde incirden yapılan rakıya verilen ad Hatalı kısımların işaretlenmesi için kullanılan renkli etiketler Hattatlar tarafından kullanılan büyük boy yazı kâğıdına verilen ad eseri Hata, hatalı pul, bilgisayarın verdiği hata Hata, yanlışlıkla yapılan Hattatların kamış kalemi açmak için kullandıkları çakı Hatay yöresine özgü mantıya benzer bir yemek Hattatların kalem koymak için kullandıkları mahfaza Hattatların ve katiplerin kalem yontmak için kullandıkları kalemtıraş Hatay yöresine özgü kıyma ve soğanla yapılan bir börek Hattatlar tarafından kullanılan büyük boy yazı kâğıdı Hatay ilinde bir ırmak Hatırlayan Hatırı alınmış, gönlü yapılmış Hatay yöresine özgü,çırpılmış yumurta ve ince doğranmış soğan,sarımsak ve maydanozla yapılan bir tür mücver Hatır sorma Hatay’ın erzin ilçesinde bir kaplıca maden suyu Hatay yöresine özgü buğday ve etle yapılan bir yemek Hatırlanan, akla gelen Hatalı muhakeme Hatlar, dizeler, sıralar Hatay devletinin ilk ve tek cumhurbaşkanı olan türk devlet adamı tayfur Haşmetli, gösterişli Hattatların kamış kalemlerini koydukları kalem kutusu Hatay’ın yayladağ ilçesinde bir mağara Hatay yöresine özgü, yan yana tutturulmuş iki kamış düdükten yapılmış çifte kaval Hat sanatında bir tür küçük yazı biçimi Hatay'ın dörtyol ilçesinde, 'tabiatı koruma alanı' kapsamına alınan bir orman bölgesi Hatay ili reyhanlı ilçesinde arkeolojik höyük Hatay yöresine özgü, tarhana, nohut ve ayranla yapılan bir tür çorba Hatırlama Hatalı pul Hatadan uzaklık derecesi Hatay'da bir ova Hatay’ın reyhanlı ilçesinde tel açana da denilen ünlü höyük Hatırlamayı mümkün kılan organik bir iz Hattatların kullandıkları nitelikli kamış kalemlere verilen ad Hatır, gönül sayan, insaniyetli Hatay yöresinde yetişen, kara ya da beyaz, küçük taneli, pekmez üzümü Hatay ve gaziantep yöresine özgü bir tür su muhallebisi Hata eden Hatanın kendini aynada görür gibi bir sanrıya kapılması Hattatların yanlışlık kazımakta kullandıkları bir çeşit kalemtıraş Hatay'ın dörtyol ilçesinde, altı uygarlığı barındıran ünlü höyük Hattatların kullandığı bir alet Hatay yöresinde incirden elde edilen rakıya verilen ad Hattatların kağıt cilalamakta kullandıkları özel bir bileşim Hatay yöresine özgü, bulgurlu ve nar ekşili top köfte Hatıl ağacı Hattatların çok ince yazı yazmak için kullandıkları kalem Hatay'ın reyhanlı ilçesinde tel açana'da denilen ünlü höyük Hatay yöresine özgü, et ve patlıcanla yapılan bir tür pilav Hatay iline özgü, bir tür yoğurtlu pilav Hatay iline özgü bir tür çifte kaval Hatay yöresine özgü kıymalı bir börek Hatırlamak için yazılan kısa yazı Hatay yöresine özgü cevizli bir hamur tatlısı Hatay yöresine özgü, bir tür yoğurtlu pilav Hattatların kullandıkları küçük kaşık Hatay ilinde şelaleleriyle ünlü mesire yeri Hatay'da bir akarsu Hatıra, yadigar Hatıra Hatay yöresine özgü,cevizli bir hamur tatlısı Hattatlıkta satırları doğru yazabilmek için gerekli çizgileri çizen araç Havada on milyonda bir oranında bulunan bir asal gaz Havadan etkilenmeyen susuz potasyum sülfat Hava basıncını ve dolayısıyla bir yerin yüksekliğini ölçen alet, basınç ölçer Hava korkusu Havadan harita çıkarmaya yarayan fotogrametri aleti Hava bulutlu olduğundan ayın görünmemesi Havadaki serbest azotu özümseyebilen bakterilerin etkisiyle kimi bitkilerin, özellikle baklagillerin kökünde oluşan şişkinlik Havadaki toz taneciklerini ölçmeye yarayan araç Havale nöbeti Hava alanlarında ya da uçak motoru test atölyelerinde motorun çalıştırılarak test edildiği alanlar Havacı bülteni Hava basıncının ölçülmesinde kullanılan bir birimin kısaltması Havada çark gibi dönerek atılan takla Havadan hafif taşıt Havada, yüksek ısıda işlenen metal parçaların yüzeyinde oluşan oksit katman Hava taşıtlarında kanatçık ve yatay dümen görevi yapan, özellikle kuyruksuz uçaklarda kullanılan dümen Havadan elde edilerek aydınlatma araçlarında kullanılan bir gaz Hava veya serbest oksijen olmadan gelişen mikroorganizmalar Hava araştırmaları bilimi Hava ve gaz akımları oluşturmakta kullanılan aygıt Havadaki serbest silis tozlarının, uzun süre solunması sonucunda ortaya çıkan kronik akciğer hastalığı Hava tanrısı Havada yüzde bir oranında bulunan,rengi kokusu ve tadı olmayan bir element Hattatların, kalemin ucundaki kılları almada kullandıkları âlet Havada kolayca yükseltgenen, 12,3 yoğunluğunda, 2500 santigrat derecede eriyen, platin gurubundan bir element Hava Havada oksitlenmeyen bir element Havale edilen borcu, havaleyi ödeyecek kimseden almamın imkansızlaşması Havale Hava perspektifi Hava alanlarında bulunan ve çevredeki uçuşları denetlemeye yarayan sistem Havacıva otu Hava kirliliği Hava ya da gaz akımı oluşturmakta kullanılan aygıt Havada oniki milyonda bir oranında bulunan, renksiz ve kokusuz, asal bir gaz Havadar Hava durumu Havai Havaalanlarında bulunan ve çevredeki uçuşları denetlemeye yarayan sistem Havalandırma Havada ya da serbest oksijen bulunan yerlerde üreyebilen mikroorganizma Hatti tanrılarından biri Hava değişimi Hava yutma Havadaki soygazlara verilen ad Havacılıkta, kaldırma kuvvetini azaltmak için, bir kanadın sırtına yerleştirilen flap Havacılıkta aletli iniş sistemine verilen ad Hava ya da suyun hızla dönüp sütun biçiminde yükselmesiyle oluşan, alanı dar bir siklon çeşidi Havai kimse Hava basınç birimi Hava gazı lambasının ucu Havada yüzde bir oranında bulunan, rengi kokusu ve tadı olmayan bir element Havagazı lambasının ucu Hava akımlarından yararlanarak uçan, motorsuz hava taşıtı Hava basınçları eşit olan yeryüzü noktaları Havlunun dokuma makinesinden çıktığı haldeki durumu Hawaii adaları’na özgü, üzeri rengârenk çiçekli bir tür yazlık gömlek Havuç biçiminde yer elmasına benzeyen bir tür meyve Hayat boyu herşeyin bol olsun Havyarı çok değerli olan bir mersinbalığı türü Haya derisi Havucun rengini veren madde Havan eli Havan tokmağı Havuzun dibinde olan balçık Hayalgücü Havlu takımı Havalı Hawai adalarına özgü gitara benzer dört telli çalgı Hawai'de bir yanardağ Havanın açılması Havarileriyle birlikte yediği son yemekte isa peygamberin kullandığı tas Havuza alınan ya da karaya çekilen geminin devrilmesini önlemek için iki yanına düşey destekler yerleştirmek işine verilen isim Havan Havuz, göl, akarsu, deniz, okyanus gibi sulara ait ekosistemlerin herhangi bir derinliğindeki su tabakalarında, su hareketiyle sürüklenen veya yavaş olarak yüzen, hayvan ve bitkilerden oluşan mikroskobik büyüklükteki organizmalar Hawai'de çok yaygın olan ötücü bir kuş Hawai adası'nın kuzeydoğusunda hawai ilinde çağlayan Havuzlama ve kurutma işlemlerinden sonra, liflerini çıkarmak amacıyla keten ve kenevir saplarını dövmede kullanılan alet Hawaiililerin açık havada gerçekleştirdikleri eğlenceli şenlik Hawai’de bir çağlayan Havaya fırlatılan bir plakanın vurulması ilkesine dayanan atıcılık dalı Havasız kalmak Havuz dibinde kalan balçıklı bulanık su Havuz dibinde olan döşeme Havası bunaltıcı, sıkıcı yer Havlayan geyik Havuz ortası Haya Hawaii adaları'nda yaşayan, ispinoza benzer bir kuş Havanın nemini ölçmeye yarayan aygıt Hawaii'den tüm dünyaya yayılmış bir masaj yöntemi Havanın bulutlu olması Havlama Hayal Havuz dibi Hawai inanışında savaş tanrısı Hayasızlığın, ölçüsüzlüğün sembolü Havaya verilmiş, uçurulmuş Havuz dibinde olan balçıklı su Hawai mitolojisinde volkan tanrıçası Havari Hayal gücüyle yaratılmış olan şey Hayalet Havuzun çevresine yapılan lüle ve oluk Havuzla kuyu arasına dökülen su Havanın azotunu alarak bitkiye yararlı bir hale getiren ve özellikle baklag Hayalet uçak' olarak tanınan uçak modeli Hawai adalarına özgü, üzeri rengarenk çiçekli bir tür yazlık gömlek Hawai adalarında yaşayan, ispinoza benzer bir kuş Havuçla yapılan, lokuma benzer bir tatlı Havuz, su biriken yer Havlu asılacak yer Havaya çıkması için duvarlar içine yapılan künk borulara ve ince hava deliklerine verilen ad Havlu Havva'nın batı dillerindeki adı Hawai’de karşılama veya uğurlama anısı olarak verilen, çiçekten yapılmış ko Hawai’de karşılama ya da uğurlama anısı olarak verilen, çiçeklerden yapılmış kolye Havanda cevizleri dövmeye yarayan taş parçası Hayali karate Havlamak Havuca renk veren madde Havanın titreşmesiyle ses veren çalgıların oluşturduğu sınıfın adı Havuzun içini sıvamak Hawaii kökenli,üzeri rengarenk çiçekli bir çeşit yazlık gömlek Hayal, hülya Havanın nemli olması, yarı islak Havlamadan isırmaya çalışan köpek Hayalci Havuz Hayalara inmiş fıtık Havuç şeklinde büyük japon turpu Hawai'de yetişen bir tür kereste Havuz veya plajda yüzme bilmeyenleri uyaran ve tehlike anında onları kurtaran kimse Havuca özel rengini veren pigment Hayaletlerden korkma Hayal gücüyle yaratılan, hayal edilen Hawaii takımadalarında, başkent honolulu ve pearl harbor deniz üssünün de bulunduğu ada Hayvan bilimci Hayret edilecek derecede uydurma haber Hayatın başlangıcını, ilk tohumun başka dünyalardan geldiğini öne sürerek açıklayan teori Haysiyet Hayvan derisinden yapılmış kırbaç Haydut Hayvan ağzından akan su Hayvan çulu Hayır için dağıtılan içme suyu Hayvan ayağı Hayat ipliğini büken tanrıça Hayır yemeği Hayatlarını denizlerde geçiren, üremek için tatlı sulara göç eden Hayvan ağılı Hayvan dışkı ve sidığinin karışımından oluşan pislik Hayattaki her olaya şakayla yaklaşan, kendini karamsarlığa kaptırmayan kişi Hayvan akciğeri Hayta Haylaz, serseri Hayvan bitki hücrelerinin çekirdeğinde bulunan, ağ şeklindeki ipliksi yapı Hayırla, iyilikle ilgili Hayret edilecek şey Hayırsız mal ve eşya için söylenir Hayatın saçma olduğunu savunan felsefi düşünce akımı Hayır için verilen yardım Hayvan boyunduruğu Haydutluk, soygunculuk Hayvan boynuzu Hayr'la, iyilikle ilgili Hayvan bağlanan ip Haydutları izleyen ücretli asker kıtası Hayranlık uyandıran Hayvan aksırığı Hayvan bağlanan büyük kazık Hayranlık hali Haydut, eşkıya Haykırma Hayvan bağlanan yer Hayriyye” ve “hayrâbâd” adlı mesnevileriyle tanınmış xvii. yüzyıl divan şai Haydut çetesi Hayvan birki hücrelerinin çekirdeğinde bulunan, ağ şeklindeki ipliksi yapı Hayvan davranışlarını inceleyen bilim dalı Hayır eden, hayır sahibi Hayret, şaşma Hayvan barınağı Hayırlı Hayvan damı Hayvan dışkılarından yapılan ve yakıt Hayvan bağlamak için yere çakılan kazık Hayvan bağı Hayır kuruluşları Hayatın sonunu, ölüm sonrası hayatın niteliğini inceleyen bilgi dalı Hayat Hayvan böbreği Hayvan ahırı Hayıt dallarından örülmüş küfe Hayır sahibi, daima gülen Hayırsız kişi Hayat hikayesi Hayır, sevap kazanan Hayvan postundan başlık Hayvan sulamak için yapılmış, yağmur suyu ile dolan orta büyüklükteki havuz Hayvan memesi Hayvan tepmesi Hayvan pazarı Hayvan sürücüsü Hayvan kemiğinden elde edilen saydam, kokusuz madde Hayvan tırnağı Hayvan otlağı Hayvan korkusu Hayvan pisliği Hayvan yeminin yendikten sonra kalan kısmı Hayvanı kıç üstü çökertmek Hayvan yükünün bir tarafa sarkması Hayvanda kalçanın arkasındaki et Hayvan geminin damaklı ve demirden bölümü Hayvan ölüsü ile beslenen hayvan Hayvana sarılan odun yükü Hayvan hırsızı Hayvan dışkısının doğal haliyle kurumuş hali Hayvan dışkısının biriktirildiği yer Hayvan postlarını kullanılabilecek duruma getirmek amacıyla değişik kimyasal maddelerle işlemek Hayvana su vermek, su içirmek Hayvan yemleme yeri Hayvan ve bitki topluluklarının ekolojisi Hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki Hayvan, balık, sebze, meyve gibi yiyecekleri, yerinden getirerek toptan satan kimse Hayvan yavrusu Hayvan ve bitkilerden, kurutularak yada özel metotlarla toplanarak elde edi Hayvan pisliğini taşımaya yarıyan tahta alet Hayvan gübresinin ahırdan dışarı atılması için yapılmış delik Hayvan kıranı Hayvan yiyeceği konulan samanlık Hayvan doğurduktan sonra gelen süt Hayvan vebası Hayvan sürülerinin korunmasında yaygın olarak kullanılan, iri rus çoban köpeği Hayvan koşularak döndürülen değirmen Hayvanı avcılığa alıştırma Hayvan yiyeceğinin üzerinde doğrandığı odun parçası Hayvan hekimi Hayvan kıllarını kesmede kullanilan bir çesit makas türü Hayvana yem verilen kap Hayvan ile döndürülen değirmen Hayvana bir defada verilen yem Hayvan dışkısı Hayvan postunu kullanılacak duruma getirme işleminin yapıldığı yer Hayvan, manda yavrususu Hayvan dışkısından yapılan yakacak Hayvan ya da insan gücüyle yürütülen, küçük demiryolu Hayvan masalları derlemesi “kelile ve dimne” adlı kitabın yazarı olduğuna i Hayvan gübresini atmaya yarayan demir aygıt Hayvan sulamaya yarayan yer Hayvan, balık, sebze, meyve gibi yiyecekleri, yerinden getirterek toptan satan kimse Hayvan yiyeceği artığı Hayvan sürüsü Hayvanı hızlı hızlı ara vermeden sağma Hayvan gübresi Hayvan gübresinin biriktirildiği yer Hayvan otlatmak Hayvan yiyeceği Hayvan ölüsü Hayvan sırtında taşınabilen küçük top Hayvan yemliği Hayvan dışkısı taşınan ağaç tekne Hayvan ve bitkilerden,kurutularak yada özel metotlarla toplanarak elde edilen, eczacılık ve kısmen sanayide kullanılan ham yada yarı hammadde. ilaç Hayvan kesilen yerler Hayvan ve insan suretlerinin sık kullanıldığı yapı üslubu Hayvan sürülerinin sulandığı yer Hayvan yemi Hayvan leşi Hayvan masallarıyla ünlü eski bir yunanlı yazar Hayvan temi olarak kullanılan bir bitki Hayvandan insana tatarcık sineğinin ısırmasıyla geçen kronik enfeksiyon has Hayvan ve bitkilerın ayrışımından oluşan mineral Hayvan nezlesi Hayvan yemi olarak kullanılan meşe ağacı Hayvan yarası Hayvan sulama yeri Hayvan üzerinde buğday sapı taşımak için kullanılan ve sahra denilen bir aletin çatallı parçası Hayvandan dökülen tüyler Hayvan tersi Hayvana binerken basmak için kullanılan, semerin iki yanına sarkmış urgan turası Hayvan organlarının fosilleri Hayvan yemi olarak kullanılan bir çeşit tahıl Hayvan gübresinden yapılan yakacak Hayvanca duygu Hayvan sürüsünün yaz boyunca bulunduğu otlak Hayvan ve bitki dokularını yakan, aşındıran Hayvan yetiştirilecek ahır Hayvanın iç organı, baş ve ayakları Hayvanı otlatmak Hayvanlar üstünde yapılan bir çeşit iştiraki kira sözleşmesi Hayvanlar için hamur ve yağdan yapılan top şeklinde yem Hayvanın semerini ya da eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan Hayvanın mahmuz tırnağı Hayvanlar otlakta sereserpe otlamak Hayvanın bel kemiğini çökerten bir çeşit hastalık Hayvanın nalına çakılan çivilerin fazla sıkmasıyle olan topallık Hayvanlara yedirilen bir çayır bitkisi, bir tür sümbül Hayvanlara saman vermek veya üzüm taşımak için kullanılan askılı büyük sepet Hayvanın iki ayağını iple bağlayarak yapılan köstek Hayvanın kalın bağırsağı Hayvanın boynuna asılan çıngırak Hayvanın dışarıdan çıplak gözle muayenesi, dışarıdan gözden geçirme, gözle muayene Hayvanın kara et kısmı Hayvanın eski nallarını yada çivilerini yenilemek,onarmak Hayvanlar için saklanan kışlık yiyecek, yem Hayvanlara yedirmek için toplanan fındık, kayın, kestane gibi ağaçların yaprakları Hayvanlara tuz verilen yer Hayvanın sırtına eyerin altına konulan belleme Hayvanlar üstünde yaptığı diseksiyonlarla anatomide önemli buluşlar yapması Hayvanlara yedirilen bir çayır bitkisi Hayvanın semerini veya eyerini bağlamak için karnın altından geçerek bağlanan kayış Hayvanın kulağını delerek yapılan işaret Hayvanlar için yerin altına yapılmış ahırlar Hayvanlar için yaprak demeti Hayvanlara yedirilen bir çeşit ot Hayvanın ürkerek attığı çifte Hayvanın yemek artığı Hayvanı sikkeye bağlayan zincir Hayvanın gebelik zamanı Hayvanlara vurulan damga Hayvanın vücuduna eklemle bağlı kol, bacak gibi bir uzuv veya benzer bir uzantıyı içeriye veya bir diğer kısma çekmeye yarayan kas Hayvanlara işaret koymak amacıyla kulaklarını kesmek ya da boynuzunu kertme Hayvanlara karşı aşırı düşkünlükle belirlenen hafif bir duygulanım bozukluğu Hayvanın eskiyen nallarını onarma Hayvanın kıırlan ayağının sakat kalması Hayvanın kulağını delerek yapılan işaret kirlangiç Hayvanın bir yanındaki yük Hayvanlara verilen doğal yemler Hayvanlara vurulan damga ve nişan Hayvanlar üzerinden alınan vergi Hayvanlara vurulan işaret Hayvanı otlaması için bir yere bağlamak Hayvanlara bağlanan ip ya da zincir Hayvanlar veya hayvan yaşamı ile ilgili yunanca öntakı Hayvanlar tarafından çekilen su çarkları sayesinde sulanan tarım alanları Hayvanlar nallanırken ayaklarındaki fazlalıkların kesilmesinde kullanılan bir araç Hayvanlar tarafından salgılanan ve diğer hayvanların davranışlarını etkiley Hayvani metabolizma için gerekli olan ve organizmaya besin ya da ilaç olarak dışarıdan sağlanan biyokatalizör madde Hayvanın islami kurallara göre öldürülmesi Hayvanlara takıla küçük çan Hayvanın başına takılan yuların ipi Hayvanın derisine ya da tüyüne dokunmaktan duyulan güçlü korku Hayvanların boynuna asılan küçük çan Hayvanları kumanda etmede kullanılan kısa boyda, ucu çivili sopa Hayvanların çeşitli durumlarda çıkardıklar seslerin incelenmesi Hayvanlardan alınan vergi Hayvanların doku ve salgılarından yararlanılarak insanda eksik olan maddelerin tamamlanması şeklindeki tedavi Hayvanları sürmek için uzun ya da kısa bir değnek ucuna geçirilen başsız çi Hayvanların kemik ve kıkırdak gibi dokularından elde edilen saydam ve renks Hayvanları ağıra bağlamak için kullanılan ip Hayvanların bir arada olup su içtikleri kuyu, su birikintisi Hayvanların ahırda yediği otların dipte kalan kaba kısmı Hayvanlara yiyecek hazırlanan kap Hayvanların kasaplar tarafından kesildiği yer, salhane Hayvanlarda görülen bel hastalığı Hayvanlarda yüzün çıkıntılı ve az çok sivri olan bölümü Hayvanları çayıra bağlamaya yarayan kalın ip, hayvan bağlanan ip Hayvanların boynuna bağlanan kısa ip Hayvanların kanını emen asalak böcek Hayvanların baldırındaki et Hayvanları sağma ücreti yerine verilen süt, yağ ya da peynir Hayvanların hastalık, soğuk gibi sebeplerle ölmesi Hayvanların alnından boynuna doğru uzanan beyazlık Hayvanların çayıra salmasında kullanılan yular Hayvanları eskiyen nallarını çivilerini değiştirme Hayvanlarda görülen bulaşıcı bir hastalık Hayvanları dürtmek, harekete geçirmek için kullanılan, ucu çivili uzun değnek Hayvanların altına serilen gürgen kestane yaprakları Hayvanları nallarken isırmaması için dudaklarını kıstırmaya yarayan kıskaç Hayvanları bağlamaya yarayan kalın ip ya da zincir Hayvanların bilhassa atın ayaklarında çıkan yumurta iriliğindeki şişler Hayvanların dölyatağı Hayvanların derisi altın yaşayan asalak Hayvanların çiftleşmesi Hayvanların bir arada sıklıkla bulundukları yer Hayvanları tımar etmek için kullanılan, sacdan yapılmış dişli araç Hayvanları nallayan kimse Hayvanlarda burun ucu Hayvanları eneyen kişi Hayvanların barındığı yer, ahır, tavla Hayvanların beğenmeyerek yemedikleri iri kalbur üstü taneler Hayvanların boynuna takılan büyük çan Hayvanlarda derinin alt tabakasına verilen ad Hayvanlarda besinlerle alınan karbonhidratların karaciğer ve kaslardaki depo şekli Hayvanları yakalamak için kullanılan,ucu ilmikli,kaygan uzun ip Hayvanların bağlandığı gölgelik Hayvanları bağlamak için toprağa çakılan ağaç ya da demir kazık Hayvanların alnındaki beyaz nokta Hayvanların beslendiği sulak yer Hayvanların bazılarındaki çatal tırnaklar, toynaklar Hayvanlarda görülen ve insana bulaçabilen hastalık Hayvanların eskiyen nallarını çivilerini değiştirme işlemi Hayvanları bağlamak için kullanılan ip Hayvanların kemik ve kıkırdak gibi dokularından yada bitkisel yosunlardan elde edilen saydam ve renksiz bir madde Hayvanları yakalamak amacı ile elde tuz vermek için kullanılan bir tür kap Hayvanların diz kapağı Hayvanların ahırlarının önüne çeper çekilerek yapılan üstü kapalı yanları açık hayvanların bekleme yeri Hayvanların bir gök cisminin konumuna bağlı olarak yer değiştirme tepkisi Hayvanlara yüklenen yükün iki tarafı Hayvanların ısırmaması için burnuna takılan demir halka Hayvanları sokan sinekten büyük böcek Hayvanların ayak tırnakları Hayvanların burun ucu Hayvanların davranışlarını kendi doğal çevrelerinde ve deney düzeneğine sok Hayvanlarda derinin alt tabakası Hayvanların çok aç olmadıkça yemedikleri bir ot cinsi Hayvanları bağlamak için yere çakılan demir ya da ağaç kazık Hayvanlarda boyun altından sarkan deri Hayvanların ayak ve ağzında iltihaba neden olan sap hastalığı Hayvanların boynuna takılan ağaçtan yular Hayvanların girmesini önlemek için tarla ya da bahçelerin çevresine çalı çırpıdan yapılan çit Hayvanların ayak tırnaklarına verilen ad Hayvanların ısırmaması için burunlarına takılan demir halka Hayvanların boynuna takılan çember Hayvanları ayaklarından bağlamada kullanılan demir kelepçe Hayvanları bağlamak için boğazına geçirilen 'u' şeklinde ağaç Hayvanlardan korkma Hayvanları bağlamak için ağaçtan yapılmış boyun bağı Hayvanlarda görülen bulaşıcı hastalık, şap Hayvanları yakalamak için kullanılan, ucu ilmikli, kaygan uzun ip Hayvanların alınlarının ortasında bulunan beyaz akıtma Hayvanları çayıra bağlamaya yarayan kalın ip Hayvanların içinden su içtiği yalak Hayvanların ahırda bağlandığı yer Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi Hayvanların alnındaki beyazlık Hayvanlara yedirmek için vaktinden önce biçilen ot Hayvanların yemlerinin hazırlandığı yer Hayvanların,özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke Hayvanların, saman, ot, yem ve benzeri yiyeceklerini yemeleri için, beton v Hazar denizi'yle ural dağları arasındaki bozkırlarda yaşayan antilop Hayvanların kulaklarının kesilmesi ile yapılan işaret Hayvanların severek yedikleri bir ot Hazar denizi'nde, 1916-1917 yıllarında ruslar tarafından kafkas cephesinde esir alınan türklerin götürüldüğü küçük bir ada Hayvansal yağ içeren Hayvanların sırtına deri altına yerleşen bir tür asalak Hayvanların üzerine yük yüklemek için demir veya tahtadan iki tarafı bir birine eşit yapılan sepete benzer alet Hayvansal besinlerle beslenen canlılar Haz alma yetsini kaybetmek Hayvanların yem yediği kap Hayvanların yürürken bir ayağını öbürüne sürterek yaralnmasına verilen ad Hayvanların kış uykusu Hayvanların yemlerinden yemeyip ayırdıkları iri saman parçaları Hayvanların kürek kemiğinin üst kısmı Hayvanların kıllarına ve insanların giysilerine takılan bir bitki tohumu Hazar denizi'nin batı kıyılarında pers imparatorluğu'na bağlı bölge Hayvanların tehlike yaratması bile varlığına ya da yalnızca düşünülmesine b Hayvansal besinler ile beslenen canlılar Hayvanların kışlık yiyeceği Hayvanların yem yediği yer Hazcı Hayvanların yemeyip bıraktıkları iri saman Hazar denizi´ne verilen bir isim Hazar denizine verilen adlardan biri Hayvanların sırtında olan yara Hayvanların saman, ot, mısır sapı gibi kışlık yiyeceği Hayvanların kürek kemiğini ateşe tuttuktan sonra üzerinde beliren şekilleri yorumlayarak bakılan fal Hayvansal ya da bitkisel bir maddenin değişik yapıdaki eriticilerle ya da f Hayvanların yular, tasma ve palanlarına dizilen boncuklar Hayvanların su içtiği yalak Hazır cevap, konuşkan Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke Hayvanların yem yediği içi oyulmuş ağaç Hayvanların sineklerden rahatsızlaşıp huysuzlaşması Hayvanların tahılları çok yemesi nedeniyle oluşan hastalık Hazcılık Hazar denizi kıyısında yaşayan iran soyundan gelen bir topluluk Hayvanların toz ve güneş banyosu yaptığı yere verilen isim Hayvanların saman yediği yer Hazar gölü'nün ötesinde yaşayan bir türkmen oymağı Hayvanların kulağına yapılan işaret Hayvanların yediği ağaç diplerinde yetişen ot Hayvanların su içtikleri taştan ya da ağaçtan oyma kap Hayvanların yazın konulduğu etrafı çevrili alan Hayvanların yeme yeri Hazır bulunanlar, mevcut olanlar Hayvanların su içtikleri taş veya ağaçtan oyma kap Hayvanların salyasını akıtan otlar Hayvanların kuyruk veya karın bölgelerine yapışan yuvarlak, sert dışkı Hayvanların otladığı yer, otlak Hazır elemanlar veya bileşenlerle yapı kurma Hayvanların yem yedikleri yere çakılan uzunca çanak Hayvanların ön ayaklarının birbirine iple bağlanması Hazar denizi'nin batısındaki dağlık bölgenin tarihi adı Hayvanların önünden artan iri saman Hayvansal ve bitkisel asalakların bitkilerde oluşturduğu ur Hece ve aruz ölçüleriyle şiirler yazmış halk şairi Hekimlikte iştah açıcı olarak kullanılan bir bitki Hedefi vurma Haziran Hekimlik, tıp bilgisi Hazreti muhammed tarafından söylenmiş,kuran hükümlerine dayanan sözlere verilen ad Hazır, tetikte Hazreti muhammed’e ve onun soyundan gelenlere saygı bildirmek için okunan dua Hece ve aruz ölçüsüyle şiirler yazmış xix. yüzyıl halk şairi Hedeften şaşmak, yol değiştirmek Hekimlere veya tıbba inanmama Hazreti muhammed’in dış görünüşünü, davranışlarını anlatan edebi yapıtlara Hekimlikte kullanılan, sütleğengillerden bir bitkinin verdiği zamk ve özsu Hazreti isa'nın, öleceğini haber verdiğine inanılan son akşam yemeği Hedef hücrelerdeki sitosolik östrojen almaçlarını yarışmalı olarak bloke ederek etkiyen antiöstrojen bir ilaç Hekimlerin akciğeri dinlerken duyduğu ses Hekimlikte iç sürdürücü olarak kullanılan hardal türlerinden biri Hazreti muhammed'in hayatını anlatan kitap Hazır olmayış, yokluk Hazreti muhammed'in aile üyelerine verilen ad Hazine arazileri üzerinde izinsiz ve yetkisizce çok kısa sürede yapılan derme çatma kaçak yapılar Hazineler Hekimlik tanrısı Heceleme Hece Hazreti muhammed'in miraca çıkarken bindiği efsanevi hayvan Hediye etme vesilesiyle yazılan yazı Hekimlik Heceyi vezine uydurmak için uzun okuma Hece ölçüsüyle ya da aruzun özel bir kalıbıyla yazılan şiir Hediye etme Hazmı kolay Hediye verme, cömert davranma Hekimlikte kullanılan, beyaz yada yarı saydam, kolaylıkla parçalanan, çok ı Hekim Hediye verilen levha Hecelerin uzunluk ve kısalık, kapalılık yada açıklık değerlerine göre türlü ses kalıplarından oluşan divan edebiyatı nazım ölçüsü Heceleri çeke çeke yavaş konuşma hastalığı Hazine geliri Hazinedar Hazır parça halinde yerine konulmak üzere bir fabrikada önceden dökülerek kalıplanmış, kolon, kiriş, duvar parçası gibi beton Hazırlık niteliğinde olan, hazırlayıcı Hecenin kısa okunması Hekimlerin boğazı görebilmek için dili bastırdıkları araç Hediye, ödül Heceleri kesik kesik, yeknesak ve ağır söyleme Hazır Hekimlikte kullanılan bir ravent türü Hazreti muhammed’e yardım eden ve islamiyet’in yayılmasına hizmet eden kims Hediye, armağan Hazine Hekimlikte kullanılan, büyük yapraklı bir bitki Hekimlik taslayan kimse Hekimlikte de kullanılan, cıva bileşiklerinden zehirli bir madde Hazine arazisini ekip biçenlerin ödediği vergi Hekim bıçağı Hediye, bahşiş Hekimlik taslama Hekim, otacı Hedef Hazırcevap olan Hazreti muhammed’i övmek için yazılan şiirler Hazır giyim eşyası Hazreti muhammed'in siyah renkli sancağının adı Hediye, armağan, bahşiş Hazinede saklanan şey Hekimlikte kullanılan, sarı çiçekli, acı köklü, küçük bir bitki Hazırlama, hazır etme Hazırlanmış, hazır hale getirilmiş Hazırlanmış hamurun altına konan ince, genişçe tahta Hekimlikte kullanılan zehirli bir madde Hazreti muhammed’in ailesi Hazreti ebubekir'in lakabı Hekate’nin, insanları korkutmak için yarattığı bir canavar Hazır giysi takımısatan kimse Hediye olarak takilan ziynet esya Hazır ve peşin para Hazreti süleyman ile saba melikesi belkıs'ın efsanevi oğlu Hazreti muhammed'in miraç'a çıkarken bindiği bineklerden biri Hazreti muhammed'in soyundan olan kimse Hellen tiyatrosonda sahnenin iki yanındaki kanatlara verilen ad Hektar Helikopter yakıtı Hem kuş hem sürüngen özellikleri gösteren bir hayvan fosili Hemen arkasından, hemencecik, derhal Hekimlikte ve koku yapımında kullanılan bir tür reçine Helva Hem erkek hem dişi gametleri bulunan birey Hellen evinde, üç ya da dört dikitle avluya açılan, hemen hemen bir duvardan karşı duvara kadar enlemesine uzanan odalara verilen ad Hellen tapınağının herhangi bir yanındaki sütun sırası Hem büyüklüğü hem de doğrultusu ve yönü bulunan nicelik Hekimlikte uyuza karşı kullanılan çiçekli bir bitki Hem islamlıktan önce hem de peygamberliği sırasında yaşayan ama onu göremeyen müslümanlara verilen ad Helyum, neon, argon, kripton, ksenon gazlarına verilen genel ad Hematolojide kanama zamanını incelikle ölçme yöntemi Hela aralığı Helyum simgesi Hellenistik dönemin en önemli felsefe öğretisi Hemen tüm ülkelerin kabul ettiği;dökme yük ve genel denizcilik kuralları ile tehlikeli mallar hakkında tavsiye kararı alan forum'un kısa adı Hem et hem ot ile beslenen canlı Hellen kentlerinin mitolojik kurucularına verilen ad Hem müziği, hem şiiri lirik olan bir tür şarkı Hem yolcu hem de yük taşımakta kullanılan, minibüse benzer motorlu taşıt Helal rızık Hem denizde, hem tatlı sularda yaşayan, eti beğenilen, irice bir balık Hem erkek, hem dişi gametleri bulunan birey,erselik Helva küreği Hem ruhtan hem de organizmadan ayrı olan ve tüm organik etkinliklerin temel Hem suyun içinde, hem karada yaşayabilen, amfibi Hem erkek hem dişi gametleri bulunan birey, er dişi Helyum,neon,argon,kripton,ksenon gazlarına verilen genel ad Helâk etme Helen tapınaklarında arka odalarına verilen ad Hem ısıtmaya, hem de üzerinde yemek pişirmeye yarayan büyük mutfak sobası Helen kavimleri gelmeden önce ana vatanları olan kuzey ve orta yunanistan'da girit ve ege adalarında yaşayan bir halkın adı Helis biçiminde eğri yüzey Hem bitki,hem hayvan özelliği gösteren tek hücreli canlıların oluşturduğu cins Hem yelken, hem kürekle yol alan, özellikle akdeniz'de kullanılmış bir savaş gemisi Helsinki yaz olimpiyatlarında erkekler atletizm birinci gelen jamaika'lı sporcu Hem türkiye'nin anadolu topraklarının, hem de asya'nın en batı noktası Hektar’ın kısaltması Hem astar hem de şemsiye yapımında kullanılan yarı ipekli, yarı yünlü kumaş cinsi Hellen evlerinde erkekler için ayrımış bölüme verilen ad Helva, şeker, pekmez Hem erkekliği hem dişiliği olan bir hayvan Hellim veya nor peyniri kullanılarak yapılan bir tür börek Helvacı kabağı Hemen öfkelenen,bağırıp çağıran Hele, özellikle Helisel, helezoni Hem iran yahudileri'nin konuştuğu lehçeye hem de ibranice harflerle yazılmış yahudi-farsça metinlere verilen ad Helâk olmak Hemen bütün bitki hücrelerinde bulunan çekirdek Helva kazanı Hellen evlerinde sadece kadınlar için ayrılmış bölüme verilen ad Hem yatırım fonu almak hem de istenildiği anda nakit olarak kullanmak amacıyla oluşturulan fon türü Hem binek hem çeki hayvanı olarak kullanılan yarım kan at cinsi Hem ot hem et ile beslenen canlı Henüz memeden kesilmemiş buzağı Henüz çiçek açan salatalık Her çeşit teknenin, özellikle de bir yelkenlinin baştan demirleyerek ya da şamandıraya bağlanarak, kıçtan da palamarlanarak yatması Her ieş karışan Hepyek” adı da verilen bir tür tavla oyunu Henüz yeni renk almış olan hurma Her dizenin ilk harfi yukarıdan aşağıya doğru okununca ortaya bir ad ya da söz çıkacak biçimde düzenlenmiş şiir Henüz olgunlaşmamış mısır Her iki küreği bir kişi tarafından çekilen ve birden üç çifteye kadar küreği bulunan savaş gemisi filikası Her hangi bir organın yetersiz veya dengesiz görev yapması Henüz olgunlaşmamış ekşi üzüm Hep birlikte yüksek sesle okunan dua Her iki kol ve bacakların felci Hemfikir Her inceleme ve eleştirinin dışında tutulan ve değişmez olduğu varsayılan kavram Hep birlikte kürek çekmek için verilen komuta Hemen yemek üzere, harman zamanından önce biçilip savrulan ekin Henüz evlenmemiş kız Her bir Her istediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kimse Her dizeden sonra yinelenen bestesi değişmeyen bölüm, nakarat Hentbola benzeyen arjantin kökenli binicilik sporu Hep birden, cümbür cemaat Her iki küreği bir kişi tarafından çekilen birden üç çifteye kadar savaş gemisi sandalı Her hangi bir biçimde elde deline deneyimlerin ve bilgilerin toplamı Her canlı varlığın bir başka canlıdan doğduğunu öne süren kuram Her işe karışan Her bölümü beş dizeden meydana gelen şiir türü Henüz mayalanmamış üzüm suyu Her çubuğu ayrı ayrı beş renkte olan bir çeşit yollu kumaş Her lafa karışan geveze Her çeşit sıvıyı aşırı derecede ve sürekli olarak içme gereksinimi Her iki tarafa ait olan, iki taraflı Her iki er bezinin veya yalnız birinin veya apparatus spermatikus'un bir bölümünün olmaması durumu Henüz, şu anda Henüz olgunlaşmamış meyve için kullanılan sözcük Her hangi bir durumu gösterebilme niteliği Her ayın yedinci ve sekizinci günü Her hangi bir organın normal bulunması gereken yerde değilde, vücudun başka Hepatit b virüsü protein tabanlı antikor Her çeşit el kremine verilen ad Her biri başka perdede bir sıra kamış boğumundan yapılmış düdük Henüz yumurtlamayan küçük tavuk, piliç Henri matisse'in tanınmış bir tablosu Henüz bitirilmemiş olan ödeme Henüz daha yedirilmemiş olan çayır Hephaistos’un üstadı Henüz doğmamışçocukları besleyen tanrıça Her işe burnunu sokup da yapamayan Hephaistos ile letafet tanrıçalarından en genci, agaia’nın oğlu Her bireyde, bedenin fizyolojik eğilimleriyle ruhi davranışı arasında kurulabilecek karşı¬lıklı bağıntıları araştıran bilim Her biri başka perdede bir sıra kamış düdük, musikar Her çeşit hububat satıcısı, zahireci Her biri bir yerden gelmiş olan bir bölük cemaat Her bölümü on dizeden meydana gelen şiir türü Her halde, ne olursa olsun, ne yapıp yapıp, mutlaka anlamında kullanılan bir zarf Her çeşit japon çömleğine verilen ad Her dizesi birbiriyle uyaklı rubai türü Hemşire Her kovanda bir tane bulunan ana arı Her kasidede olmayan, kaside içinde yer alan gazel Her ayın ilk ve son günü Hep bir durumda ve hiç değişmeden kalan Hepsinden iyi olan, en iyi' anlamında eski bir sözcük Her ayın son günü Her musevi'nin evinin giriş kapısının sağ pervazına yerleştirdiği ve içinde tevrat'tan pasajlar bulunan kutucuk Hentbol Her gördüğü kimseyle dost olan Her milletin dili Henüz olgunlaşmamış üzüm salkımı Hemşin folklorunda karabasan; geceleyin uyumakta olan insanların göğsüne oturarak nefes almalarını engellediğine inanılan görünmez yaratığın adı Her hangi bir öğretinin ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olan kimse Henüz ava alıştırılmamış doğan yavrusu Henry ile june”, “venüs üçgeni”, “yeni duyarlılık” gibi erotik yapıtlarıyla Hepsi, tümü Her çiftçinin tarlası kenarında ayırdığı gübreli, arpa ekmeğe mahsus yer Henüz olmamış meyve Her hangi bir renge boyanan bez Hendek Henüz açılmamış çiçek Hemen, derhal, arkası sıra Her gece bodrum”, “cehennem kraliçesi”, “kırık deniz kabukları” gibi romanl selim Hep birlikte Her ayın ilk üç gecesi Her gün giyilen kaftan, günlük elbise
Bulmacada Kullanışı kolay bulmaca cevabı nedir, Kare, Çengel, Gazetelerin tüm bulmaca cevapları, arama bölümünden ulaşabilirsiniz. Bulmacada Kolay korkan REMENDE - ÜRKEK - KORKAK Bulmacada Kolay eski ASAN Bulmacada Kolay anlaşılır BASİT - SADE - MAYUKAL - AÇIK - AÇIKÇA Bulmacada Kolay ASAN - AVSAL - AYFAL - ARZAN - ASAN - MAN - SEHL - SEHİ Bulmacada Eski dilde kolay ASAN Bulmacada kolay olma durumu, Bulmacada kolay zahmetsiz, Bulmacada kolay anlaşılır, Bulmacada yapılması ve anlaşılması kolay olan, Bulmacada kolay, Bulmacada kolay inanan, Bulmacada kolay karşıtı, Bulmacada Kolaylıkla aldatılabilen, Bulmacada kolayca anlaşılır, Bulmacada Kolay okunabilen, Bulmacada Kolay kırılır duruma gelmek, Bulmacada Kolay anlaşır biçimde, Bulmacada kolay kırılır hale gelmek, Bulmacada eski dilde kolay, Bulmacada kullanışı kolay olan, Soru Kullanışı kolay Bulmacada Kullanışı kolay nedir, Kullanışı kolay bulmaca cevabı, Kullanışı kolay bulmaca anlamı açıklaması nedir, Bulmacada Kullanışı kolay ne demek - Yayın Tarihi 1 yıl önce - 3 Kullanışı kolay Kullanışı kolay bulmaca, sitemizde tüm resimli çengel bulmaca, kare bulmaca ve diğer bulmaca sorularını bulabilir ve arama bölümünden bulmaca cevapları ulaşabilirsiniz bulmaca çözerken bilmediğiniz cevaplara ulaşarak bunları öğrenebilir ve kendinizi geliştirebilirsiniz ayrıca bulmaca çözmek Alzheimer riskinizi azaltır, Stresi azaltır, Sözlü becerileri geliştirir, Sosyalleşmenizi sağlar. bulmaca cevapları, kelime bulmaca, çengel bulmaca, kare bulmaca, halka bulmaca, bulmaca oyunları, cevapları, cevabı, eş anlamlısı, halk dilinde, halk ağzı, ne denir, parası, para birimi, mecaz, gazetesi, eski dil, eski dilde, bulmaca sözlüğü, mecazen, simgesi, imi, bir tür, tersi, karşıtı, kısa, bir, resimdeki, artist, yazar, oyuncu, sanatçı, mecazi, bulmaca, bulmacada, sözlüğü, anlamı, nedir, 2 3 4 5 6 7 8 9 harfli, ocak, şubat, mart, nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos, eylül, ekim, kasım, aralık, kim milyoner olmak ister soruları ve cevapları,
kolay kırılır duruma gelmek bulmaca