⛄ Mit Müsteşar Yardımcısı Kemal Eskintan
SayınMüsteşar Yardımcısı Ferda YILDIRIM ve Genel Müdürümüz Kemal ŞAMLIOĞLU, Eskişehir’de Özel Murat Yıldırım Okulları Eskişehir Kampüsünün açılışına katıldı. 3 Mayıs 2018 17:51 1512
Müsteşar sunumunu bitirdiğinde genelkurmay başkanı da başbakan yardımcısı da imkânı olsa şu an başka ve daha basit bir yaşamı sürüyor olmayı diliyorlardı. “Bilmek ama bir şey yapamamak” meslek yaşamlarında başlarına gelmemiş bir şey değildi ama şimdi karşı karşıya bulundukları bu tehlike tecrübeyle baş
Yenilenen web sayfasında MİT Müsteşarı Atasagun gençleri istihbarat mesleğine çağırıyor. 1914 tarihinde Enver Paşa Teşkilat-ı Mahsûsa isimli ilk istihbarat örgütünü kurdu
2012yılında açığa çıktı. 7 Şubat’ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Eski Müsteşar Emre Taner ve yardımcısı Afet Güneş, İstanbul Özel Yetkili Savcılığı tarafından şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı. Bu, yargı ve polis içine sızmış, FETÖ mensubu yapıların
MİT Müsteşar Yardımcısı Emre Taner'in MİT Müsteşarlığı'na atanması durumunda iki müsteşar yardımcılığı koltuğu boşalacak. MİT'in en önemli dairelerinin başında gelen
Yerine müsteşar yardımcısı Ali Kemal Aydın gidecek. Bir diğer Müsteşar Yardımcısı Murat Esenli Türkiye'nin yeni Roma Büyükelçisi. Müsteşar Yardımcısı Levent Murat Burhan da
GÜNDEM 15.05.2022, 20:43 15.05.2022, 23:58. Gazete Emek- Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, KRT TV’de “Semra Topçu ile Haftanın Panoraması” programına katıldı. Türkiye'nin demokratikleşmesi adına Selahattin Demirtaş'ın aydınlara gönderdiği mektubu önemsediğini belirten Öneş, "Tüm muhalefetin olumsuz
zmUCyJ. HABER MERKEZİ-MİT Kürdistan halklarının özgürlük istemi ve arayışına karşı sadece bir istihbarat örgütü olarak bilgi toplamakla yetinmemiştir. Bilgi toplamanın yanı sıra aynı zamanda bir katiller ordusu, bir kıyım makinesi işlevi görmüş, operasyonlara, katliamlara girişmiştir. Bu özeliği ile tarih boyunca ortaya çıkan tüm istihbarat örgütlerinden farklılaşmıştır. Hem bilgi toplayan bir istihbarat örgütü, hem de bunu saldırıya dönüştüren, sonuçlandıran bir güç olmuştur. “MİT’in Yeniden Yapılandırılması ve Soykırımda Üstlendiği Rol” adlı araştırma dosyamızın 2. Bölümde devrimcilere karşı yürüttüğü yıkıcı çalışmalar ve kötülüğü üretmedeki yaratıcılığı ve bütün çalışmalarının ortak noktası kişiliklerinin, ahlaki ve kültürel değerlerinin gelişmemiş olmalarını ortaya koyacağız. MİT Ulusal ve uluslararası alanda sürdürdüğü komplo-entrika ve provokasyonlarla kötülükte zirveleşmiştir. Bu anlamda MİT’in gelişim ve kurumsallaşma tarihçesi halklara, inanç gruplarına ve sola karşı köklü bir düşmanlığa dayanmaktadır. Yakın dönemde ise bu kirli tarihçeye Kürt soykırımını da eklemek istemektedir. Bu istem doğrultusunda MİT Kürt soykırımını gerçekleştirme amacı ile yeni baştan örgütlenmiştir. Bu temelde geçmişin işlevsizleşen Özel Harp Dairesi, kontr-terör dairesi ve JİTEM deneyimi güncellenerek-birleştirilmiş, hem istihbarat toplayan hem de operasyonel faaliyetler yürüten tarzda yeniden örgütlendirilmiştir. Bu katliam çalışmalarına hız veren MİT örgütlenme ağının tümü önemli olmakla birlikte, çalışmalarda esas olarak birkaç ünite ön plana çıkmaktadır. Buna göre; EBF Etnik Bölücü Faaliyetler Dairesi Bu ünite geçmişte Kürt’çülük dairesi olarak faaliyet yürütmüştür. Ahtapot misali her alana yayılan ve esas işi Özgürlük Hareketine karşı savaşmak olan MİT’in yeniden örgütlendirilmesi kapsamında bu bölüm de yeniden düzenlenmiştir. Kürt’çülük dairesi yerine, etnik bölücü faaliyetler dairesi ismini almıştır. EBF, Etnik Bölücü Faaliyetler Dairesinin kısaltılmış halidir. EBF hem yurt içinde hem de yurt dışında örgütlenmektedir. MİT bünyesinde faaliyetlerin ağırlıklı bölümü bu kapsamda yürütülmektedir. Tehdit sıralamasında bölücülük ilk sırada olduğu için MİT’in tüm imkanları bu alan için seferber edilmektedir. Amacı bölücülüğe’ karşı sözde etkin ve kararlı biçimde faaliyet yürütmektedir. Bu kapsamda Özgürlük hareketine saldırdığı gibi diğer örgütlere karşı da saldırı düzenlemektedir. Fakat diğer örgütlerin etkili bir aktiviteleri olmadığından çalışmalarının ağırlığı Özgürlük Hareketine yöneliktir. Hatta bu alanda angaje ettikleri diğer Kürdi yapıları Özgürlük Hareketine karşı istihbarat faaliyeti temelinde kullanmaktadırlar. Bu temelde özellikle Güney Kürdistan bölgesinde KDP istihbaratı olan Parastınla birlikte ortak çalışmalar yürütmektedir. Bu birim esas olarak PKK ve KCK konularında bilgi derlemek, haber toplamakla görevlidir. Bu amaçla kendisine bağlı bölge ünitelerine talimatlar çeker, gelen raporlardan değerlendirme-analizler oluşturmaktadır. Eylem emaresi içeren verileri dış makamlarla paylaşmaktadır. Kendisine bağlı haber elemanlarını sevk-idare etmektedir. Yurt içinde kolluk güçleriyle, yurtdışında ise yabancı servislerle bilgi paylaşmakta-koordinede bulunmaktadır. Haber elemanlarının oluşan hukuki sorunlarına merkezi düzeyde çözümler üretmektedir. Etnik Bölücü Faaliyetler Daire Başkanı an itibari ile Rize’li olan İlhan Kaya’dır. EBF’ye 3 Daire Başkanlığı bağlıdır. Bunlar sırasıyla, Operasyon, Koordinasyon ve Analiz Daire Başkanlığıdır. Bunların altında da ağ genişleyerek devam etmektedir. Ve bir çoğunun yasal zemini bulunmamaktadır. Bu birimin çalışmalarının iskeleti, Özgürlük Hareketine karşı her araç ve yöntemle saldırı düzenleme yetkisine sahip olmasıdır. Yine sağcısından-solcusuna, sömürgeci karşıtı olanından yandaş olana kadar Kürdistani tüm örgüt ve yapılar da bu yapının hedefindedir. Tümünün faaliyetleri takip edilmekte, izlenmekte ve kayıt altına alınmaktadır. EBF hem yurt içinde hem de yurt dışında örgütlenmektedir. Bölümün başkanlığına Şehit Sakine Cansız yoldaşın katliamında yer alan İlhan Kaya getirilmiştir. Çalışmanın kapsamı genişletilmiş ve MİT’in en önemli faaliyeti haline getirilmiştir. Yine buna bağlı birimlerin Kürdistan bir çok katliama imza atmıştır. Paris’te üç Kürt kadın devrimcinin katledilmesi bu birim tarafından gerçekleştirilmiştir. Operasyon Dairesi Geçmişte de var olan bu yapı yeni baştan düzenlenmiştir. Bütçesi, personel sayısı olağanüstü arttırılmıştır. Geçmişte ağırlıklı olarak yurtdışı olan faaliyet alanı Kürtlerin olduğu her alan biçiminde yeniden düzenlenmiştir. Paris katliamının yanı sıra Rojava, Başur ve Bakur’daki birçok operasyonda hayati roller üstlenmiştir. Örgütlenmenin sorumluluğunu M. Levent Türkücü yapmaktadır. Özel faaliyetler dairesi gibi yurt içinde-dışında operasyon yapma inisiyatifi bulunmaktadır. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra içerde operasyon yapma ve kişileri aylarca gizli sorgu evlerinde tutma sık başvurduğu yöntemlerdir. Lübnan Havalimanı’nda 8 Mart 2018’de gözaltına alındıktan sonra başına çuval geçirilerek Türkiyeli yetkililere teslim edilen ve özel bir uçakla Ankara’ya getirilen Ayten Öztürk, 6 ay boyunca Ankara’da kaba dayak, elektrik, cinsel ve psikolojik ağır işkencelere maruz kaldığı belgelerce kanıtlanmıştı. Bu tür faaliyetlerin Operasyon Dairesine bağlı ekiplerce yürütülmüştür. Yine bu daireye bünyesinde Almanya’da 200 kurum ve yüzlerce Alman vatandaşı hakkında istihbarat çalışması yürüttüğü bilinmektedir. Almanya ve daha bir çok ülkede izin olmadan istihbarat çalışması yürütmekte ve operasyonlar yapmaktadır. Alman vatandaşı birçok Kürt ve Türk muhalifin keyfi bir biçimde Türkiye’ye girişleri ve/veya çıkışlarına yönelik engellemeler oluşturmaktadır. Bu faaliyetleri yürüten kişilerin Türkiye Büyükelçiliklerinde çalıştırıldığı bilinmektedir. Özel Faaliyetler Dairesi Bu yapı yakın dönemde kurulmuştur. İçeriği ve yürüttüğü faaliyetler hakkında kimseye bilgi verilmez. Özel faaliyetler dairesi başkanlığı direkt Hakan Fidan’a bağlıdır. Başkanlığını müsteşar yardımcısı emekli Albay Kemal Eskintan yapmaktadır. Bu yapı kendi içinde Özel koruma ve özel faaliyetler başkanlığı olmak üzere iki ayrı bölümden oluşmaktadır. Özel faaliyetlerin sorumluluğunu Uğur Kaan Ayık üstlenmiştir. Uğur Kaan Ayık’a bağlı ise lojistik destek, İran-Irak ve Suriye daire başkanlıkları bulunmaktadır. MİT’in bu çalışmaları kendine özgüdür ve herhangi bir yasal zemini yoktur. Üzerinde hiçbir yasal denetim bulunmamaktadır. Faaliyetleri, elemanları ve eylemleri devlet sırrı kapsamındadır. MİT bünyesinde bile burada çalışanlar dışında kimse yürütülen faaliyetleri bilmemektedir. Geneli asker kökenli elemanlardan oluşmaktadır. Özel faaliyetler dairesi başkanlığı görünürde direk Hakan Fidan’a bağlı faaliyet yürütmektedir. Yasal durumu ve resmiyeti böyle olsa da kimi veriler bu yapının bizzat Recep Tayyip Erdoğan tarafından yönetildiğini ortaya koymaktadır. Bu yapının en önemli özelliği, her uygulaması ile kendine özgü olmasıdır. Üzerinde hiçbir yasal denetim bulunmamaktadır. Faaliyetleri, elemanları ve eylemleri devlet sırrı kapsamındadır. Başta Atatürk Orman Çiftliğinde olmak üzere tüm MİT bölge başkanlıklarında bu yapıya ait gizli ve yasadışı sorgu merkezleri bulunmaktadır. 2000’li yılların başında kapatılan bu sorgu merkezleri 15 Temmuz darbesinden sonra yeniden aktifleştirilmiştir. Özel faaliyetler dairesi tarafından buralara alınan kişiler aylarca kayıt dışı olarak elektrikli tabanca vb. yöntemlere dayanan işkenceli sorgulardan geçirilmekte, çoğu sorgu sonunda yok edilmektedir. Bu yapının açık resmi bütçesi dışında, örtülü ödenekten karşılanan ve hiçbir yasal denetime tabi olmayan yasadışı bir bütçesi de bulunmaktadır. Özel faaliyetler dairesi adlı bu örgütlenme başlangıçta ağırlıklı olarak Suriye ve Irak’ta ki iç savaşa müdahil olma temelinde örgütlendirilmiştir. Suriye’de savaşan başta Nusra Cephesi, Ahrar-Şam vb. olmak üzere çetelerin örgütlendirilmesi, eğitimi, silahlandırılmasını ve komuta edilmesi görevini üstlenmiştir. Daha sonra Irak’ta Türkmen cephesi, Haşti Vatani- Roj peşmergeleri gibi paramiliter yapıların örgütlendirilmesi, güçlendirilmesi ve sevk-idare edilmesi de bu çalışmanın kapsamına alınmıştır. İlerleyen zaman diliminde ise her türlü gayri meşru yöntem ve araçla Özgürlük Hareketine saldırmak bu örgütlenmenin temel misyonu halini almıştır. Bu örgütlenme kendine has uygulamaları ile zaman içinde adeta devlet içinde devlete dönüşmüştür. MİT bünyesindeki Özel faaliyetler ile operasyon daireleri örtülü-açık bütçeleri, son model teknolojisi, sınırsız imkânları, kendilerine özgü gizli-kayıt dışı sorgu evleri- denetlenmeyen uygulamaları ve faaliyetleri ile tipik bir kontrgerilla örgütlenmesi olarak Kürdistan Halkına karşı devreye konulmuşlardır. Bu yapı kuruluş ve kurumsallaşma misyonu gereği ilk günden itibaren halkımıza karşı akla gelebilecek her türlü yöntemle savaşmaya başlamıştır. Bu anlamda bugünün kontr-gerilla örgütlenmesi olmaktadırlar. Liderlik Birimi MİT bünyesinde Tuğtekin Özpınar’ın sorumluluğunda ayrıca özel olarak Özgürlük Hareketinin öncü kadrolarına karşı suikast-sabotaj ve imha amaçlı faaliyet yürüten Liderlik birimi’ oluşturulmuştur. TC yönetimi tarafından bu birimin önüne konulan temel görev, hareketin öncü kadrolarını takip ederek katletmektir. Bu uğurda özgürlük hareketine karşı tüm imkân ve olanaklar harekete geçirilmiştir. Özgürlük hareketinin örgütlü olduğu her alana yayılan bu faaliyetle hareketin öncü kadroları imha edilmek istenmektedir. Bu amaç doğrultusunda yurt içi-dışı denilmeden her alan Kürtlere karşı operasyon sahasına dönüştürülmüştür. Gerçekleştirilen Paris katliamına benzer birçok girişim, Rojava’daki iki teşebbüste olduğu gibi farklı nedenlerle akamete uğramıştır. Özet olarak bu tarzda yeniden yapılanan MİT, örgütlenmesini tamamladığı oranda Paris katliamı örneğinde olduğu gibi pratik uygulamaya geçmiş, Kürt soykırımını gerçekleştirmeye girişmiştir. 4 Ağustos 2017 tarihinde Süleymaniye’nin Dûkan ilçesinde yakalanan MİT yöneticileri Erhan Pekçetin ve Aydın Günel’inde bu temelde gönderildiği bilinmektedir. Güvenlik ve Koruma Daire Başkanlığı Müsteşar Korumalarından oluşan dairedir. Sadece Müsteşarı korurlar. Özel eğitimlidirler. Zaman zaman koruma eğitimi almak üzere yurtdışına kursa gitmektedirler. Teşkilat içinde yaya gezerken bile biri önünde biri arkasında uzun namlulu silah olduğu halde müsteşarın yakınındadırlar. 2010’dan bu yana Müsteşar Yardımcısı/Kurumsal İlişkiler Başkanlığını Hacı Ali Özel yürütmektedir. Sinyal İstihbarat Başkanlığı Eski GES komutanlığının MİT’e devredilmesinin ardından bu isim altında yeniden düzenlenmiştir. Halen bünyesinde askerler görev yapmaktadır. İçerisinde MİT’ten sadece Analiz Daire Başkanlığı vardır. 24 saat esasına göre çalışmaktadır. Yerleri Ankara/Gölbaşındadır. Sorumlusu ise bir tuğgeneraldir. Ağırlığı asker olan 700-800 dolayında personeli bulunmaktadır. Kısa ve uzun bant telsiz dinlemeleri, telsiz kestirmeleri, telsiz şifre çözümleme işlemlerini yapmaktadır. Ayrıca rapor ve analiz hazırlayarak ihtiyaç duyan kurumlara sunmaktadır. Sinyal İstihbaratı Başkanlığı devletlerin ve Özgürlük Hareketinin yapmış oldukları telsiz muhaberelerini ve yer kestirmelerini tespit etmektedir. Kürdistan’da kimi şehirlerde personeli bulunmaktadır. Gerilladan ele geçen şifre tabloları bu başkanlığa gönderilmektedir. Gerillanın yapmış olduğu telsiz muhabereleri ve RMS yazışmalarının tespiti ve çözümünü de bu ünite yapmaktadır. MİT Kurumsallaşması ve uygulamaları ile her türlü ahlaki temelden yoksundur. Her alanda ve her uygulamasında kapitalizmin azami kar kanununa dayanır. Bundan dolayı tüm uygulamaları anti insanidir, vicdandan yoksundur. Ortaya çıkışı, gelişimi, kurumsallaşması, uygulamaları ve yarattığı sonuçlar itibariyle insanlığın en kötü, çirkin, tahripkâr ve yüzkarası uygulamasıdır. Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
Bayram sonrası TV ekranlarından toplam trafik kaza raporunu dinlemeye alıştık. Kaç kişi öldü kaç kişi yaralandı, haber sunucuları üzüntülü jest ve mimiklerle nasıl olsa anlatacak. Keşke hiç kaza olmasın! Dua ve temennimiz odurki; ölü ve yaralılar listesinde tanıdıklarımız yer almasın. Bayram tatili nedeniyle başkent kulislerinden uzakta olmama rağmen sağolsun bazı dostlar sayesinde yeni gelişmeler, ajansların gündemine düşmeden benim bilgi havuzuma düşüyor. Bayram sonrası Türkiye sürpriz gelişmelere gebe. Uzun süredir Erbakan Vakfı’nın il ve ilçe temsilcileriyle istişare toplantıları düzenleyen vakfın Genel Başkanı Fatih Erbakan; Refah Partisinin kuruluşunu tamamladı. Yeni Refah Partisinin, Mart 2019’da yapılacak mahallî idareler seçimine yetişmesine çalışılıyor. Ak Parti’de İskenderpaşa kökenli bir huruç girdabına kimler kapılacak birlikte göreceğiz. Fatih Erbakan’ın Refah Partisi ile İskenderpaşa cemaatinin yeni siyasi zemin için hareketliliğini birlikte mi okumalıyız bilemiyorum? Diğer gelişmeler neler olabilir? Türkler için felaket tellallığı yapmayı görev edinen, Suudi Arabistan’da yayın yapan Suudi Kraliyet Ailesine yakınlığıyla bilinen Ukaz gazetesi “Türkiye’de darbe olabilir” manşeti attı ! Ahmet Avad imzasıyla yayınlanan yazıda Türkiye’deki ekonomik gidişatın kötü olduğu ve ülkenin ciddi bir ekonomik krizden geçtiği ve Türkiye’de bir darbe gerçekleşeceği ileri sürüldü. İyi Parti’de yaprak dökümü devam edecek. TSK Suriye’den sonra terör örgütünün ocağına incir ağacı dikmek için Kandil Sincar hattında operasyonları sıklaştıracak. CHPnin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Kemal Kılıçdaroğlu’nu koltuğundan indirmeyince rahat etmeyecek. MHPden İyi Partiye uzanan benzer sürecin İnce önderliğinde CHP de yaşanması bekleniyor. İnce’nin anne tarafından çok üst düzey bir akrabasının bu oluşuma maddi ve manevi destek verdiği sır olmaktan çıktı. Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiğinden günden itibaren Ankara’nın karanlık dehlizlerinde en çok merak edilen konulardan birisi de; MİT Başkanı Hakan Fidan’ın tamam mı devam mı diyeceği? Belki bundan olsa gerek, MİT Başkanı Hakan Fidan’ın bugünlerde en çok Mümin Sarıkaya’nın “-Ben yoruldum hayat gelme üstüme, Diz çöktüm dünyanın namert yüzüne, Gözümden gönlümden düşen düşene” türkü sözünü mırıldandığı söyleniyor. Bazende “-Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık” şarkısını terennüm ediyormuş. Neden acaba? Hakan Fidan’ın İstihbarat Teşkilatı’nın MİT, Milli İstihbarat Başkanlığı’na MİB dönüştürülme çalışmalarının tamamlanmasının ardından, “Çok yoruldum, artık ayrılmak istiyorum gibi…” ifadelerini kullanarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan affını istediği iddia edildi. Başkent kulislerinden hareketlendiren bu söylentiyle gözler Hakan Fidan sonrası MİT başkanını aramaya başladı. İkisi kurum içinden üçü TSK kadrolarından beş adaydan söz ediliyor. Kurum içinde Çelik soyadını taşıyan ikisi de Başbakanlık kökenli iki başkan yardımcısı istihbarattan sorumlu müsteşar yardımcılığına getirilen Cemalettin Çelik, TİB tasfiye olduktan sonra Ulaştırma Bakanlığı’nda danışman olarak görev yapmıştı. Eski TİB Başkanı olan Çelik, teşkilata dönerek TİMY’nin başına geçti. Ancak bahse konu başkan adayı; MİT Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu MİKK ve Müşterek İstihbarat Koordinasyon Merkezi’nden MİKM sorumlu müsteşar yardımcısı Yavuz Çelik. Teşkilata atanmadan önce; Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşar Yardımcısıydı. Yavuz Çelik, 1 Ocak 1975 Çorum Osmancık doğumlu. Lisans eğitimini 1997’de Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünde tamamlayan Çelik; 1999’da Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünde Başbakanlık Uzman Yardımcısı olarak göreve başladı. 2003 yılına kadar bu görevi yürüten Çelik aynı yıl Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğüne Başbakanlık Uzmanı olarak atandı. 2009’da Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünde Genel Müdür Yardımcılığı görevine getirilen Çelik, 2011’de Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevine atandı. Stratejik Planlama Yürütme Kurulu ile İç Kontrol İzleme ve Yönlendirme Kurulu üyeliklerinde ve kriz yönetim merkezi çalışmalarında bulunan Yavuz Çelik, Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Süreci 2007, Bir Kamu Yönetimi Kurumu Olarak Başbakanlık Teşkilatı 2007, Türkiye’nin Demokratikleşme Süreci ve Karşılaşılan Sorunlar 2007, 1982 Anayasasına Göre Anayasanın Değiştirilmesi, Başbakanlık Uzmanlık Tezi 2002, Tüzel Kişilik Açısından Vakıflar ve Türkiye Diyanet Vakfı 1997, Türkiye’de Seçimler ve Propaganda Çalışmaları 1995 konularında da araştırmalar ve yayınlarda bulundu. Yavuz Çelik İngilizce biliyor, evli ve iki çocuk babası. Kurum içinden Teşkilat başkanlığına ismi geçen bir başka güçlü aday ise halen Özel Faaliyetler sorumlusu emekli albay Kemal Eskintan. Bir rivayete göre eski Kara Kuvvetleri Komutanlarından Orgeneral Aytaç Yalman’ın akrabası. Yurtkent Ankara Villaları Konut Yapı Kooperatifi’nin 17 Haziran 2015 tarihli toplantı tutanağında yönetim kurulu yedek üyesi Şubat 2014 tarihinde Ankara’da ölen, 57. Hükümet’in içişleri bakanı Rüştü Kazım Yücelen Eylül 2001’de Suriye İçişleri Bakanı Mohammed Harba ile “işbirliği anlaşması” ve “geri kabul anlaşması” imzaladığında kendisi ile Şam’a giden heyette istihbarat yüzbaşı Kemal Eskintan’da yer almıştı. İran istihbaratını yakından tanıyor. Teşkilata intisabı Hakan Fidan’ın önce müsteşar yardımcısı sonra müsteşar olduğu döneme rastlıyor. Teşkilat hiyararşisinde önce Koruma Daire Başkanı oldu. Hakan Fidan Erdoğan tarafından 2010’da istihbarat teşkilatının başına getirildiğinde Fidan’da Eskintan’ı seçkin ekibine dahil etti. Eskintan’ın ordudan sonra yeni görevi VİP derecesindeki stratejik makamlarda görev yapan üst düzey devlet memurlarının can ve mal güvenliğini sağlamaktı. TSKdan albay rütbesiyle emekli olmadan önce Ortadoğu masasına bakıyordu. İyi derecede İngilizce ve Arapça biliyor. Suriye’deki Arap aşiretlerle temaslarda onun emeği çok. Özellikle Şammar aşiretiyle güçlü bağlantıları var. PYD eski eşbaşkanı Salih Muslim’le Hakan Fidan’ı bir araya getirmesiyle tanınıyor. Eskintan’ın 2011’den bu yana Tunus ve Libya’dan Mısır ve Suriye’ye uzanan Arap Baharı devrimlerinde rolü çok büyük. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakınlığı nedeniyle kurum içindeki ulusalcı kanadın tenkitlerine aşina. Şuan 2. Kolordu Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı ve eşini sağ salim evine ulaştıran da Eskintan. Nasıl mı? 15 Temmuz darbe gecesinde Zekai Aksakallı’yı almaya gelen koruma aracına saldırı oldu ve ÖKK Komutanı ile araç buluşamadı. Bunun üzerine MİT’ten Kemal Eskintan’ı arayan Aksakallı, kışlayı darbecilerden temizlemek üzere giden arkadaşları için silah ve mühimmat talebinde bulundu. MİT, talebi Zekai Aksakallı, MİT yetkilisi Kemal Eskintan tarafından sağlanan zırhlı araç ile kışlaya gelerek emir-komutayı yeniden eline alabildi. TSK kadrolarından MİT başkanlığı için ismi geçen üç isim ise Tümgeneral Levent Ergün, Tümgeneral Mustafa Oğuz, TümgeneralAhmet Ercan Çorbacı. Kurum dışından MİT başkanlığına düşünülen Tümgeneral Levent Ergün kim? Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde PKK’ya yönelik olarak 14 Mart günü başlayan ve 81 gün süren iki tuğgeneralin yönettiği operasyonun ilk bölümünde, 60 şehit verilmesine rağmen terör örgütünün etkinliği nasılsa bir türlü kırılamamıştı. Bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın emri ile göreve Balyoz davasından 13 yıl hapse mahkum olan Tunceli 4. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Levent Ergün getirilmişti. Bölgedeki generaller ise, ’O Balyoz sanığı” diyerek bu görevlendirmeye karşı çıkmışlardı. Ancak Ergün, 21 günde ilçeyi teröristlerden temizledi, terör örgütünün bölgedeki etkisini kırdı attı. Ergün’e karşı çıkan generaller ise, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ’den tutuklandı. Ergün de Ankara’ya önemli bir göreve atandı ve Genelkurmay Harekat Planlama Daire Başkanı oldu. Balyoz davasından 13 yıl 4 ay hapse mahkum edilen ve ikinci kez yargılama sonucu beraat eden Tuğgeneral Levent Ergün, 2015 Yüksek Askeri Şura’da generalliğe terfi etmişti. Ergün, Albay rütbesinde ve KKTC’de 49. Alay Komutanıyken, Balyoz davasına adı karıştırılmış, plan seminerine katılmadığı halde yurda gelerek teslim olmuştu. Olası MİT başkanlığı için adaylardan Tümgeneral Mustafa Oğuz hakkında çok detaylı bilgi yok. İstihkam Kurmay Albay Mustafa Oğuz, 2004, tarihinden geçerli olarak Tuğgeneralliğe terfi İletişim Daire Başkanlığında bulundu. O dönemde Genelkurmay Başkanı Yasar Büyükanıt’ın ve sonrasında İlker Başbuğ’un yakın maiyetinde görev yapan Oğuz; Haziran 2007’de “Askerler Güneydoğu’ya yeterli eğitim almadan gidiyor o yüzden şehit oluyor” iddiaları üzerine, askerlerin nasıl bir eğitimden geçtiğini göstermek için Türkiye’nin önde gelen gazetecilerini ve televizyoncularını Eğirdir Dağ ve Komando Okulu ve Eğitim Merkezi’ne davet edilmesini organize etmişti. Genelkurmay İletişim Dairesi Başkanı Kurmay Albay Mustafa Oğuz Mart 2007’de medyaya sızdırılan ve Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Kurmay Albay Mustafa Oğuz tarafından hazırlanan, “Akredite Basın ve Yayın Organları Yeniden Değerlendirmesi” başlıklı rapor; ortalığı karıştırmış, Genelkurmayda köstebek avı başlatılmıştı. 2 Ağustos 2017 tarihli Milli Savunma Bakanlığı, Yüksek Askeri Şura YAŞ toplantısında kararı alınan, görev süresi 1 yıl uzatılan ve görevine devam eden general ve amiraller arasında Mustafa Oğuz’da yer almıştı. Oğuz; 3 Ağustos 2018’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Yüksek Askeri Şura YAŞ Toplantısı’nda alınan kararla, tuğgenerallikten tümgeneralliğe terfi etti. Tümgeneral Ahmet Ercan Çorbacı;Korgeneral Zekai Aksakallı, 2. Kolordu Komutanı olarak Çanakkale Gelibolu’ya atanmasının ardından boşalan Özel Kuvvetler Komutanlığına 2. Özel Kuvvet Tugay Komutanı Tuğgeneral Ahmet Ercan Çorbacı getirilmişti. Tuğgeneral Ahmet Ercan Çorbacı, 2014 YAŞ kararlarıyla Albaylıktan Tuğgeneralliğe terfi etmişti. Askerlik hayatı komando olarak geçen Ercan Çorbacı, ihtisas kurslarını başarı ile tamamladı. Ercan Çorbacı, Özel Kuvvetlerde uzun süredir görevini yürütüyor. Evreşe – Çanakkaleli. Babası Recai Çorbacı emekli öğretmen. Birkaç dönem CHP belediye meclisi üyeliği yanısıra Evreşe ve Yöresi Eğitim, Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’nin yöneticiliğinde bulundu. 2016’da CHP belediye meclis üyesi olan Recai Çorbacı’nın aracının lastikleri kesilmişti. Son söz “beş pehlivan çıktı meydane -hepsi birbirinden merdane- kavak ağacından odun, her ananın doğurduğu pehlivan olmaz.” Ömür Çelikdönmez Twitteroc32oc39
PKK’nın elindeki MİT’çiler El-Nusra ve IŞİD’e yapılan yardımları anlattı PKK tarafından Irak’ta yakalanan MİT üst düzey yöneticileri Aydın Günel ve Erhan Pekçetin, Türkiye’nin Suriye’deki El-Nusra gibi örgütlere nasıl silah gönderildiğini anlattı. PKK tarafından Kuzey Irak’ta operasyonla yakalanan MİT yöneticileri, Suriye’de El-Nusra ve IŞİD’e Milli İstihbarat Teşkilatı’na bağlı çetelere desteğin MİT tarafından organize edildiğini ve Özel Faaliyetler Başkanlığı Kemal Eskintan tarafından da icra edildiğini kaydetti. Örgüte yakınlığıyla bilinen ANF’de yer alan haberde, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yönetiminin, Suriye krizi sürecinde IŞİD, El Nusra ve Özgür Suriye Ordusu’na ÖSO yaptığı silah, lojistik, siyasi ve diplomatik yardımlar gündemdeki yerini koruyor. Suriye’de yüzbinlerce insanın öldüğü, milyonlarcasının göç ettiği, kentlerin yıkıldığı savaşta zaman zaman Türkiye’nin El Nusra ve IŞİD’e gönderdiği silah yardımları gündeme gelmişti. Türk devletinin bizzat Erdoğan’ın talimatı ile Milli İstihbarat Teşkilatı MİT eliyle, IŞİD ve El Nusra çetelerine TIR’larla silah ve patlayıcı sevkiyatları basına yansımıştı. Türkiye’de gazeteciler, siyasetçiler, uluslararası sivil toplum örgütleri, Rusya, ABD ve AB üyesi bazı devletler, hatta TC’nin savcıları ve mahkemeler MİT’in IŞİD, El Nusra gibi çetelere silah dolu TIR’larını gündeme taşımış, ancak Tayyip Erdoğan baskı politikaları ile bu gerçeğin üzerini örtmek istemişti. MÜHİMMAT TIRLARI ÖNCE MİT YERLEŞKESİ SONRA PURSAKLARDA KONUŞLANDIRILMIŞ PKK tarafından yakalanan MİT yöneticileri Erhan Pekçetin ve Aydın Günel, itiraflarında, IŞİD ve El Nusra için Hatay, Antep ve Urfa’da kamplar kurulduğunu anlatıyor. Yine MİT tırlarına benzer konteyner ve tırların önce MİT yerleşkesinde, daha sonra Pursaklar’da bir yerde konuşlandırıldığını aktarıyor. “Mülteci Kampı” adı altındaki bu yerlerde çetelerin eğitilip, örgütlendirildiğini ve Suriye’deki savaşa gönderildiklerini açıklayan MİT yöneticileri, IŞİD ve EL Nusra ile hangi MİT yöneticilerinin bizzat ilgilendiğini, MİT’in bu çetelere silah ve patlayıcı sevkiyatı yapmak için özel TIR’lar ve otobüsler satın aldığını da belirtiyorlar. Çetelerin örgütlendirilmesi için Antalya’da otellerde “özel toplantılar” da gerçekleştirdiğini itiraf eden MİT yöneticileri; IŞİD’li tetikçilerin MİT tarafından nasıl kullanıldığını, kayıt dışı gözaltılarla sorgu evlerinde başka ülkelere gönderildiklerini de örnekler vererek anlatıyorlar. BAŞKENTTEKİ KAYIPLARIN MİT’TE SORGULANDIĞI YERİ ANLATTILAR Özel Faaliyetler Başkanlığı Yerleşkesi’nde F..ö sorgularının yapıldığını da açıkça anlatıyor. Başkent Ankara’daki kayıplara ilişkin önemli bilgiler veren MİT’çiler Ayhan Oran’ın sorgusuna ilişkin, MİT tarafından işkence merkezi olarak kullanılan bölgelere dair de çarpıcı iddiaları gündeme getirdi. Sabah youtube konan videolar bir müddet sonra kullanılmaz hale geldi. Ancak ANF sitesinden ilgili anlatımlar izlenebiliyor. GÜNEL MİT TIR’LARLA SİLAHLARI EL NUSRA’YA GÖNDERDİ MİT’in üst düzey yöneticisi Aydın Günel, MİT’in TIR’larla silahları El Nusra ve diğer çetelere gönderildiğini söylüyor. Antalya’nın Kundu-Lara oteller bölgesinde çetelerle yapılan toplantıya MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da bizzat katıldığını belirten Günel, çetelerle MİT adına doğrudan ilişkide olan kişinin ise MİT Özel Faaliyetler Dairesi sorumlusu Kemal Eskintan olduğunu itiraf ediyor. MİT yöneticisi Aydın Günel’in verdiği bilgiler şöyle “El Nusra’ya gönderilen yardımlar var. Arap baharı başladıktan sonra benim hatırladığım 2011 ya da 2012 falandı. Antalya da bir otel kapatılarak toplantı yapılmıştı. Toplantıya da şu anda Özel Faaliyetler Müsteşar yardımcısı olan Kemal Eskintan o zaman Koruma Daire Başkanı müdürü gibi bir görevi vardı. Arap muhalefet liderleri toplanmıştı. Bir hafta yapılmıştı. Müsteşar Hakan Fidan da katıldı. Ondan sonra Arap muhalif liderler Suriye’ye geri gönderildi. Suriye’ye gönderilen TIR’lar El Nusra’ya gönderildi. Türkiye’nin silah yardımları El Nusra’ya, muhalif Arap gruplara ve ÖSO’ya yapılıyor. Musul konsolosluk binasına DAİŞ’in IŞİD girmesi ve içindekileri alması ile birlikte DAİŞ ile pazarlıklar yapılarak araya başka muhalif gruplar aracı olarak sokularak şahıslar serbest bırakıldı. O dönem Özel Faaliyetler Daire Başkanlığı tarafından yürütülen çalışma sonucunda serbest bırakıldılar.” Erhan Pekçetin de Aydın Günel’in verdiği bu bilgileri teyit ediyor ve IŞİD, El Nusra çetelerine yapılan yardımların nerede, nasıl olduğunu detayları ile anlatıyor. IŞİD ve EL Nusra çeteleri ile ÖSO gibi yapılara yardımların MİT Özel Faaliyetler Başkanlığı tarafından yürütüldüğünü söyleyen Pekçetin, MİT Özel Faaliyetler Başkanı Kemal Eskintan’ın şimdiki görevinin ise MİT Müsteşar Yardımcısı olduğuna dikkat çekiyor. MİT yöneticisi Erhan Pekçetin bu konu ile ilgili şunları söylüyor IŞİD VE EL NUSRA’YA YARDIMI MİT ÖZEL FAALİYETLER BAŞKANLIĞI YÜRÜTÜYOR MİT yöneticisi Erhan Pekçetin bu konu ile ilgili şu şekilde konuşuyor “Özel Faaliyetler Başkanlığı’nın kuruluşu ve faaliyetleri temasları hakkında bilgi vermek isterim. Özel Faaliyetler Başkanlığı Kemal Eskintan şu an Müsteşar Yardımcı seviyesinde. Koruma Daire Başkanıydı. Müsteşarın koruma daire başkanıydı. Emekli albaydır. Hakan Fidan geldikten sonra onu teşkilata getirdi. Onların temasları Kemal Eskintan’ın Suriye’deki Arap aşiretlerle temaslarıyla başladı. Koruma Daire Başkanı’yken başladı. Tam tarihini hatırlamıyorum ama ben Ankara’ya geldikten sonra oldu. 2013-14 olabilir. Özel Faaliyetler Daire Başkanlığı kuruldu. Kemal Eskintan da Daire Başkanlığı’na getirildi. Özel Faaliyetler Daire Başkanlığı içeriği, mensupları gizli tutulur. Faaliyetleri konuşulmaz. İçerisinde Özel Kuvvetler’den gelme çok sayıda asker var. Oradan birisi Genel İstihbarat Başkanlığı’na GİB tayin oldu. Geldiğinde sordum “Özel kuvvetlerden niye geldin.” “Abi, orada 80-90 tane asker var. Kafaları basmıyor. İstihbarattan anlamıyorlar. Çalışılacak yer değil” dedi. Oradan biliyorum. Çok sayıda özel kuvvetlerden gelme asker olduğunu. ÖSO faaliyetlerini tamamen Özel Faaliyet Daire Başkanlığı yürütüyor. El Nusra ile yani Suriye’deki faaliyetlerin çoğunu Özel Faaliyetler Başkanlığı yürütüyor. Aşiretlerle temaslar, ÖSO’cuların gidiş-gelişlerin organize edilmesi, eğitimleri içerdeki Özel Kuvvetler ya da oradan eğitim alan subaylar veriyor. Gidiş gelişlerini bizimkilerin yaptığını biliyorum.” MİT, IŞİD VE EL NUSRA İÇİN ÖZEL MERCEDES OTOBÜS VE TIR’LAR ALMIŞ MİT yöneticisi Erhan Pekçetin, El Nusra ve IŞİD’e giden çete üyeleri, silah ve patlayıcılar için MİT tarafından alınan özel beyaz Mercedes marka otobüsler ve TIR’lar alındığını da açıklıyor. Çeteler için alınan bu araçların MİT’in merkez karargahında tutulduğu bilgisini de veren MİT yöneticisi Pekçetin’in bu konuda verdiği bilgiler de oldukça dikkat çekici. “Biz de beyaz mercedes otobüsler var, onlar alındı. Teşkilatta yoktu, onlar alındı. Yedi sekiz tane vardı. Karargahta duruyorlardı çünkü. Daha sonra MİT TIR’ları gibi TIR’larla karargahta yan yana duruyordu. O malzeme taşıyan TIR’lar, silah taşıyan TIR’larda mühimmat taşıyan TIR’lar da karargahtaydı. Çünkü 2012’de geldiğimde oradaydı. Dolu halde gece yarısı giriş-çıkışlarını gördüm, dolu halde. Hatta gece yarısı karargahta merkez siteden çıkışı dikkat çekiciydi. MİT’in Yenimahalle Yerleşkesi öyle bağımsız bir yer değil. Binalar yan yana. TIR’ların hareket edebileceği bir yer değil. Binaların olduğu aralar var. TIR’ların çıkabileceği bir yer değil. Bir süre sonra o TIR’lar ve otobüsler karargahtan kalktı. Sözcü gazetesi o TIR’ları fotoğrafladı. Google’dan fotoğraflarını koyup “dikkat çekici görülüyor” denildi. TIR’lar, otobüsler dikkat çekiciydi. Her halde Pursaklar’da bir yer kiraladılar ya da satın aldılar. Bir arkadaşım bahsetti onlardan. Silah, mühimmatlar TIR’ların otobüslerin orada tutulduğunu düşünüyorum. Çünkü mantıklı. Orası havalimanına çok yakın. Pursaklar’la havalimanı arası 3-4 kilometre bir yer. Eğer malzeme geliyorsa, askeri malzeme yurtdışından uçakla geliyorsa silah geliyorsa, çok kısa bir sürede kimsenin dikkatini çekmeden sağlanabilecek bir durum.” ÇETELERE YARDIM EDEN ESKİNTAN HIZLA YÜKSELDİ! “MİT Özel Faaliyetler Başkanlığı, bu faaliyetler çerçevesini yürütüyor. Kemal Eskintan Daire Başkanı’ydı daha sonra, Özel Faaliyetler Başkanlık seviyesine çıkartıldı. Kemal Eskintan başkan oldu. Bir sene sonra da Özel Faaliyetler Müsteşar Yardımcılığı seviyesine çıkartıldı. Özel Faaliyetler Müsteşar Yardımcısı Kemal Eskintan’dır. Özel Faaliyetler Başkanı da Uğur Kaan Ayık’tır. Bir daire başkanlığının iki sene içinde müsteşar yardımcılığına çıkması çok dikkat çekici. Çok hızlı büyüyor demek ki, çok fazla personel aldılar. Bu sene de çok fazla personel alacaklarını söylemişlerdi. Ama ne kadar tayin oldu nereden ne kadar aldı onu bilmiyorum.” MİT’İN EL NUSRA İLE YOĞUN TEMASLARI VARDI “Suriye’deki olayların, aşiretlerin, gidiş gelişlerin silah mühimmatlarının ÖSO kuvvetlerinin savaş alanlarına aktarımına kadar. Hatta bir koruma arkadaşım vardı. Özel kuvvetler daire başkanlığına gitmiştim. Birini gördüm “bu tipsiz kim?” dedim. “ÖSO’cu” dedi. “Bunlar ne arıyor burada?” dedim. “Bunlar mı savaşıyor, şekilsiz adam.” Bunlar gidiyor, yedi gün savaşma süreleri var. Bir ekibi götürüyorsunuz. Sonra tekrar geri getiriyorsunuz. Üçüncü dördüncü gün “değişim diye yalvarıyorlar” dedi. Türkiye’den geliş gidişleri itiraf ediyorlar. Hatta “harcadıkları silahın, mühimmatın haddi hesabı yok” diyordu. Muhtemelen çok fazla mermi harcıyor, öylesine harcıyor olabilir. Onu duymuştum o arkadaştan. MİT Özel Faaliyetler Başkanlığı bunları organize ediyor. Onun haricinde El Nusra ile temasları onların sağladığını düşünüyorum. Çünkü Suriye’de bir dönem teşkilatın MİT’in El Nusra ile yoğun temasları vardı.” MİT’Çİ AYHAN ORAN’I MİT KAÇIRDI VE SORGULADI! MİT’e bağlı Ankara başta olmak üzere birçok yerde özel sorgu evlerinin olduğu bilgisini veren MİT yöneticisi Erhan Pekçetin, MİT’de F.. Dairesi’nin oluşturulduğunu da anlatıyor. “Özel Faaliyetler Sorgu Yerleşkesini biz de kullandık. GİB Güvenlik İstihbarat Başkanlığ başkanlığı olarak. Bir gün sonra F..ö dairesi erkek bir şahsı getirdi. Zaten küçük bir yer. Üç dört hücresi var. Bir de koruma yeri var. O geldikten sonra GİB Başkanı telefon açtı dedi ki; “sesinizi çıkarmayın sesinizi yükseltmeyin. Bir de kameraları kapatın” dedi. Hücreleri gösteren kameralar var. Tahmin ettim ki bu teşkilat mensubu birisidir. “Bizim sesimizi duymaması ve bizi görmemesi gereken birisidir” dedim. Biz de onu görmeyelim diye kameralar kapatıldı. Ama ben onu gördüm. Çünkü işte Uğur Kaan Ayık ve Oğuz Yüret ile Paris katliamını organize eden Ayhan Oran’dı. Çünkü Ayhan Oran’ın bacakları futbol oynadığı için çarpık dışa doğru açık. Sonra da basına düştü zaten. “Ayhan Oran nerede?” diye.’’ MİT’İN SORGU EVLERİ MİT yöneticisi Erhan Pekçetin, MİT’in illegal gözaltı operasyonu yaptığını, MİT’in İstanbul, Van, Diyarbakır’da özel sorgu evleri olduğunu da söylüyor “Orası 99’dan beri kullanılmıyordu. Temizlik, hazırlık vb. çalışmalar yapıldı. Orayı açtırdık. Van’da İstanbul’da, Diyarbakır’da karargahta da sorgu evleri vardır. Bizim gözaltına alma yetkimiz yok. İKK başkanlığında faaliyetler gösterenler gözaltı yetkileri var. Siz alırsanız illegaldir. Bunu her hangi bir şekilde hissettirmeden, kamuoyu duymadan alır ve serbest bırakırsınız. Artık elemanlık mı teklif edersiniz veya alacağınız sorgular ve cevaplar kendi dairesi karar verir. Genelde eleman yapmak için görev teklifinde bulunmak için alınır. Özel Faaliyetler Daire başkanlığı yerini kullandık, yerleşke bütçe, otobüs şu an için söyleyeceğim bunlar.” IŞİD’LİLER MİT SORGUEVLERİNDE… FİDAN, İRANLI IŞİDLİ’Yİ NEDEN TESLİM ETTİ? MİT yöneticisi Erhan Pekçetin, IŞİD’lileri özel sorgu evlerinde sorgulanıp, Türk devletinin isteğine göre kullandıklarını da örnekler vererek anlatıyor “Özel faaliyetler başkanlığının yerleşkesi Yenimahalle yerleşkesi dışında Anadolu Bulvarı dışında daha önce Çiftlik olarak ifade ediliyordu. Onların gözaltı yetkileri yok. MİT’te İKK Başkanlığı haricinde diğer hiçbir dairenin dışında gözaltı yetkisi yok. İKK Başkanlığı da ajan suçlaması ile alıp fezleke hazırlama yetkisi var. Diğer hiçbir başkanlığın gözaltı yetkisi yok. O dönemde Özel Faaliyetler Başkanlığı’nın da yetkisi yok. Ancak illegal adam alıp sorgulayıp serbest bırakıyorlar. Onların tesisatları daha donanımlıydı. Orada genç bir DAİŞ’liyi gördüm. Dedi “bunu Suriye’deyken biz aldık. DAİŞ mensubu dedi.” Genç bir çocuk, 25-26 yaşında bir gençti. İranlı bir çocuk. Uçakla Kars’a götürdüler oradan Doğubeyazıt sınırına götürüp İran’a teslim edilecekti. Ama İran’a ne karşılığı verildi. Neye göre verildi. Hakan Fidan, İran’a jest olsun diye mi yaptı onu bilemiyorum. İranlı DAİŞ IŞİD mensubunun teslim edildiğini bilemiyorum. Özel Faaliyetler Daire Başkanlığı, onu savaş ortamında mı aldı. Çünkü onun haricinde de adam aldığını biliyorum. Hatay’ın bir kaynağını almışlardı. Kaynak olduğu anlaşılınca serbest bırakıldı.” HATAY, ANTEP, URFA’DAKİ KAMPLARDA EL NUSRA VE IŞİD’LİLER EĞİTİLİYOR MİT yöneticisi Erhan Pekçetin, IŞİD , El Nusra ve ÖSO gibi çetelere silah, eleman, mühimmat, eğitim yardımı yapan MİT Özel Faaliyetler Başkanlığı’nın bütçesinin de yüksek olduğuna dikkat çekiyor. “Onların bütçeleri de çok yüksek. Onların faaliyetleri çok özel olduğu için bütçeleri de çok yüksek. Otobüsler, TIR’lar, silahlar gidiş-gelişler ÖSO mensuplarının gidiş gelişleri kamplardan oluyor. Hatay, Urfa, Antep’teki kamplar basına çok yansımıştı. Milletvekillerinin sokulmadığı kamplar var, onlardan olabilir diye düşünüyorum. Bizimkiler MİT organize ediyor gidiş-gelişleri. Bizimkiler MİT onu organize ediyor, Özel Faaliyetler organize ediyor. O kadar TIR’ı hiçbir teşkilat mensubu servis aracı olarak kullanmadı. O beyaz Mercedesleri, yerleşkede olmasına rağmen o otobüsler kullanılmadı. Onları biliyorum. Özel faaliyetler bütçesinin de bu nedenle çok yüksek olduğunu biliyorum.” IŞİD, EL NUSRA VE ÖSO’YA YARDIM NEDENİYLE MİT’İN BÜTÇESİ ARTIRILDI MİT’in bütçesinin IŞİD, El Nusra ve ÖSO çetelerine yardımları nedeniyle artırıldığının bilgisini veren MİT yöneticisi Pekçetin şunları söylüyor “Hakan Fidan geldiğinde MİT’in bütçesi 410 milyon dolar civarındaydı. Şu an MİT’in bütçesi 1 milyar yüz bin dolar civarında olduğunu biliyorum. Bu çok ciddi bir artış dört beş yıl içinde. Bunun da özel faaliyetler dairesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Tabi yeni yerleşke yapılıyor. Yenimahalle dışında bir yerleşke yapılıyor o da bütçeye dahil mi onu bilemiyorum.” IŞİD’LE İŞBİRLİĞİ YAPAN MİT YÖNETİCİLERİ HÜSEYİN ŞİRİN VE KEMAL ESKİNTAN IŞİD ile Türk devletinin danışıklı Musul operasyonu hakkında da önemli bilgiler veren MİT yöneticisi Erhan Pekçetin’in şu ifadeleri de dikkat çekici “Onun haricinde Özel Faaliyetlerin, El Nusra ve ÖSO temaslarının yanı sıra DAİŞ’in IŞİD Musul konsolosluğu baskını ve Musul konsolosluğundaki görevlilerin rehin alınması olayında. Araya girerek IŞİD ile temas kurup Musul konsolosluğundaki rehinelerin kurtarılmasında rol oynadığını anladım. Çünkü Kemal Eskintan’a bir Üstün Başarı belgesi verildi. Oradaydım. Hüseyin Şirin ile ona verildi. Hüseyin Şirin DOB’da Dış Operasyonlar Başkanlığı Irak Daire Başkanı’ymış o zaman. Geri dönüp önümüzden geçerken Levent Müdür, “Oğlum ne yaptın yine kime takla attın da sana bunu verdiler?” dedi. “Yok, abi” dedi. “Bu, Musul operasyonundan bu” dedi. Oradan duydum onun ağzından, Musul konsolosluğundaki rehinelerin kurtarılması olayında Hüseyin Şirin ile Kemal Eskintan’ın görev aldığını, bundan dolayı ya da direk olarak DAİŞ ile bir şekilde pazarlık kuruldu. Konsolostaki rehinelerin kurtarıldığı anlaşıldı. DAİŞ mensuplarına yönelik onların temaslarının bunlar olduğunu düşünüyorum.” DEVLET 4 MİT’Çİ’NİN ÖLÜMÜNÜ GİZLEDİ! MİT’in IŞİD çeteleri ile Musul’daki Türk Konsolosluğu görevlileri için görüşmeler yaptığını da söyleyen MİT yöneticisi, Afrin’e gönderildiği bir otobüsteki patlamada 4 MİT görevlisinin öldüğünü, ancak devletin bu olayı gizlediği bilgisini de veriyor “Bunların yanı sıra Musul DAİŞ’in Musul Konsolosluğu’nun baskınında buraya birkaç ilave yapmak istiyorum. Özel Faaliyetler Başkanlığı’nın ÖSO nakliyeleri sırasındaki faaliyetleri esnasında basında çok yer bulmadı ama. İnternette çok yer almıştı. Efrin’e Afrin ÖSO mensuplarını götüren Mercedes otobüsümüze yönelik bir canlı bomba saldırısı oldu. Onda da benim duyduğum, İzmirli bir arkadaşım şehit oldu, severdim. Uzun boylu yakışıklı bir çocuktu. Bizim bir şoför ve iki korumamız üç ya da dört kişi şehit oldu. Otobüsü görüyor. Arkadaşın elinde bir liste var. DAİŞ mensubu canlı bomba da binmek istiyor. “Listede senin adın yok” diyor. Bindirmiyor. “Otobüse bindirmeyeceğim” diyor daha o otobüsün kapısında patlatıyor kendisini. Binemeden patlıyor. Binse zayiatı çok daha büyük olur. Üç dört kişi şehit oldu. ÖSO’culardan da birkaç kişi gidiyor. Hatta ben fotosunu da gördüm bagaj kapıları açılmış yan kısımda. Yandan çekilmiş bir foto. İçerde patlasa camlar tuz buz olurdu. Dışarıda patladığı belli. Özel faaliyetlerden de, biz teşkilat olarak çok fazla şehit vermeyiz. Ama bir seferde üç dört şehidin verdiği nadir olaylardan biridir.” Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girmesinin ardından ortadan kaybolmasına ve olayın diplomatik boyutuna ilişkin değerlendirmede bulundu. Kaşıkçı vakasının Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman açısından olumsuz sonuçlar doğuracağını ifade eden Öneş, "Bir başkonsoloslukta böylesine bir öldürülme olayının sonuçlarını tahmin edememek büyük bir zafiyet. Prens Salman'ın Suudi Arabistan'daki hayatı bitmiştir” ifadesini kullandı. Öneş, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el Uteybi'nin ülkesine dönmesine ilişkin olarak "İngiltere ya da ABD'de böyle bir olay yaşansa, ülkelerdeki Suudi konsoloslar ülkelerine dönemezdi" yorumunda bulundu. RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programına konuk olan eski Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, sözlerine “2 Ekim tarihinden itibaren sinema filmi gibi Kaşıkçı olayını izlemekteyiz. Bunun birkaç serserinin işi olmadığı açık. Bizim aklımızla dalga geçmesinler" diyerek başladı. Kaşıkçı vakasının bir istihbarat operasyonu olmadığını belirten Öneş, "İktidar hırsı ile, akıl dışı yöntemlerle çok kirli siyasilerin gerçekleştirdikleri bir olaydır. Bu olayın farklı bir boyutu var. Yorumlanması dahi çok zor. Siyasi bir mekanizma tarafından araç olarak kullanılmış cinayet ekiplerinin gerçekleştirdikleri bir olaydır. Benim hatırladığım böyle bir olay daha önce yok" dedi. “Prens Salman'ın Suudi Arabistan'daki hayatı bitmiştir” Öneş, Kaşıkçı vakasının Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman açısından olumsuz sonuçlar doğuracağını ifade ederek, "Bir başkonsoloslukta böylesine bir öldürülme olayının sonuçlarını tahmin edememek büyük bir zafiyet. Prens Salman'ın Suudi Arabistan'daki hayatı bitmiştir" diye konuştu. Cemal Kaşıkçı'nın öldürüldüğünün kesinleşmesi halinde Türkiye'nin bağımsız yargısının olayı takip etmesi gerektiğine vurgu yapan Öneş, "Türkiye'nin çıkarlarını koruması lazım ama böylesine insanlık dışı bir olayın takibini Türkiye'nin kendi bağımsız tarafsız yargısıyla takip etmesi gerekir. Bir cinayeti kapatan otoriter devletin hoyrat uygulamaları karşısında meseleyi kapatıcı değil aydınlatıcı şekilde hareket etmesi lazım." ifadelerini kullandı. “Resmi açıklama yapılmaması eksikliktir” "Türkiye'de resmi açıklama yapılmadı. Kamuoyu bilgilendirmesi yapılması gerekirdi. Yapılmaması eksikliktir." diyen Öneş, Kaşıkçı'nın evlilik belgesi için önce ABD'deki ardından da İngiltere'deki Suudi diplomatik makamlarına başvuru yapması ve eli boş dönerek Türkiye'ye yönlendirilmesine ilişkin şunları söyledi “ABD ya da İngiltere yerine Türkiye'de olayın daha kolay olacağı…” "Veliaht Prens Selman'ın, Kaşıkçı'nın ABD ya da İngiltere yerine Türkiye'ye yöneltilerek meselenin kapatılmasının daha kolay olacağı yönünde bir düşüncesi olabilir mi bilmiyorum." “O konsolos ülkesine dönemezdi” Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el Uteybi'nin olaya ilişkin şaibeler sürerken ülkesine gidişine izin verilmesine de değinen Öneş, "İngiltere ya da ABD'de böyle bir olay yaşansa, ülkelerdeki Suudi konsoloslar ülkelerine dönemezdi." dedi. “Türkiye'ye giriş yapan ekibin dikkat çekmesi gerekirdi” Öneş, Cemal Kaşıkçı'nın infazı için Türkiye'ye gelip, 24 saat sonra ülkeden ayrılan 15 kişilik ekibin de dikkat çekmesi gerektiğini ifade ederek, "Uçakla gelen ekiplerin mutlaka dikkat çekmesi gerekirdi. Cinayet sonrası dönüşleri de zorunlu olarak takip edilmeliydi." diye konuştu.
mit müsteşar yardımcısı kemal eskintan